Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Hakikatın ve misafirin hakkı



Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu dolaylı olarak Papa’nın Regensburg’daki tezine cevap teşkil eden konuşmasını izah ederken şunları söyledi: “Misafirimizle hakikat arasında denge kurmak gerekiyordu. Aziz misafiri en iyi şekilde ağırlamaya gayret ederken, ziyafette (misafirperverlik) kusur etmezken öbür taraftan da ali olan hakkın hatırının hakkını da ihmal etmeyerek; iki makam arasında bir denge kurmaya çalıştık. Misafir için hakikatı da kurban edemezdik.”

Evet, Papa jestleriyle ince Vatikan diplomasisinin maharetini sergilerken Bardakoğlu ve Türkiye de Osmanlı misafirperverliğini gösterdi. Gerçekten de misafir ile hakikat arasında ince bir ayar yapmak gerekiyordu. Aristo’nun da dediği gibi dost ile hakikat ayrı düştüklerinde yapılacak şey hakikatın dostluğuna sarılmaktır. Tarihi Regensburg konuşmasında hak ile dostluk ayrı vadilere düşmüşlerdi. Bundan dolayı Papa 16’ıncı Benediktus’u ağırlayan Bardakoğlu ikisi arasında ince bir ayar yapmıştır. Dost ile hakikat ayrıldıklarında dosta sadakat değil, hakikata sadakat daha evladır. Misafir ile hakikat da ayrı düştüklerinde misafire karşı nezaket ve hürmet hakikata ise sadakat ve bağlılık yaraşır. Misafirlik, dostluk dairesinde, diyalog da hakikat dairesinde olmalıdır. Papa’nın ziyaretinde de böyle olmuştur. Nezaket gösterilirken onur ve izzet ayaklar altına alınmamalıdır. Bu bağlamda, Altınoluk dergisinin Kasım (2006) sayısında bir konuşması yayınlanan Hamid Algar diyalog bağlamında onur ve izzetin korunması gerektiğinden söz etmektedir. Bizim İslâmi camia Papalığın diyaloğu bir araç olarak kullandığından yola çıkarak diyaloğun araç değil de amaç olması gerektiğini vazediyorlar. Halbuki diyalog bir araçtır ve bunu amaç haline getirdiğinizde vesile olmaktan çıkar din haline gelir. Önemli olan bizim de bunu bir araç olarak görmemizdir. Hem bir tanışma hem de bir tebliğ aracı.

***

Bunu yaparken de bazı hususlara dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan birisi kurumsal temsiliyet yeterliliğidir. İkincisi, ilmi yeterliliktir. Eskiden mübareze veya er meydanlarında karşılaşmaya aynı siklette insanlar çıkardı. Sikleti yetmeyen mindere çıkmasın. Üçüncü olarak da, diyalog zemininde Müslümanların şahsiyet ve onur çizgisini korumaktır. Bardakoğlu misafirle hakikat arasındaki mesafeyi gözeterek kurumsal ve kollektif onurun gereğini yapmıştır. Bardakoğlu’nun konuşması bu bağlamda, tarih ötesinde Aristo-Eflatun ile hakikatın ayrışmasına ve bu bağlamda makamın neyi gerektirdiğine ve onun icrasına dair bir göndermedir. Asrımızda bu modeli yansıtan başka örnekler de vardır. Bunlardan birisi Hama kahramanı ve imamı Şeyh Muhammed Mahmud Hamid ile Mustafa Sıbai arasındaki ilişkinin türü ve mahiyetidir. Her ikisi de arkadaş, arkadaş olmanın ötesinde İhvan-ı Müslimin’in Suriye koluna mensupturlar. Mustafa Sıbai daha evrensel ve küreseldir. Bu bazen yerel ve kendi zeminine zarar da verebilir. Yazmış olduğu ‘İştirakiyetü’l İslam’ kitabı ortalığı tozu dumana katar. Bir sürü toz kaldırır. Hama kahramanı olan Şeyh Hamid bunun üzerine Mustafa Sıbai’ye yönelik bir reddiye ve eleştiri kaleme alır. Mustafa Sıbai bu tür eleştirileri beklemektedir ve bunları geniş yüreklilikle karşılar. Sünnet konusunda muhafazakâr olan Sıbai çağdaş kavramlar konusunda eteğini yele vermiştir. Mustafa Sıbai’nin ‘İştirakiyetü’l İslam/İslam sosyalizmi’ kitabına ‘Nazarat fi kitabi İştirakiyetü’l İslam’ kitabıyla cevap verir. Bu cevap Irak ulemasından sosyalizm karşıtlığından dolayı idam edilen Abdulaziz Bedri’nin yaklaşımını temsil eder. Onun yaklaşımını yansıtır. O da İhvan çizgisindendir. Şeyh Hamid bu cevabında sadece Allah rızasını ve hakikatı gözetir. Sıbai ise ‘Cevabını bekliyorum ve bunu yayın yönetmeni olduğum Hadaretü’l İslam dergisinde bizzat kendim yayınlayacağım. Dostluğumuz baki’ diye karşılık vermiştir. Farklı zeminler veya farklı kavramlar bizi farklı noktalara taşıyabilir. Coğrafi veya zamani farklar ve bunların yol açtığı ihtilaflar reddedilemez. Ancak bu eskilerin dediği gibi ihtilafu tenevvü olmalı yoksa ihtilafı tezad değil. Maksut bir olmalı, uslup ise farklı olabilir.

***

Bu noktadan Papa ziyaretine baktığımızda Bardakoğlu’nun yaklaşımı hem hakkın ali olan hatırının hakkını hem de misafirin hakkını vermiştir. Buna mukabil, şunu da kabul etmeliyiz ki Papa Ankara ve İstanbul’da hepimizi şaşırttı. Evsahiplerini jeste boğdu. Regensburg konuşmasının ana hatlarını II. Manuel Paleologos’dan alıntılar ve bu alıntılardaki Ankara ve İstanbul vurguları oluşturuyordu. Oysaki ziyaretteki fiili durum, ziyaretin gerçek amacını gölgelemiş ve İslâm-Hıristiyanlık münasebetlerini hapsolduğu Refensburg parantesinden kurtarmıştır. Bununla birlikte dostumuz Lütfullah Göktaş, Regensburg-İstanbul hattında uslup farkı olduğunu kabul etmekle birlikte öz veya muhteva farkını reddetmiştir. Onun gibi düşünen başkaları da var. Bu noktada, ‘Refensburg ile İstanbul hattında hiç mi fark yok?’ sorusuna nasıl cevap vermeliyiz? Kanal 7 İskele Sancak programında söylediklerimi burada da tekrar edeyim: “Regensburg’daki atıflar geçmişin ve orta çağın izlerini taşıyordu. Bu mânâda, ‘İslâmiyet, sahte bir dindir’ anlayışının bir devamı ve tezahürü niteliğinde görünüyordu. Bu çerçevede, İslam kılıçla yayılmış bir din, Allah tasavvuru da aşkın ve akılla bağdaşmaz bir anlayış olarak takdim ve tasvir edilmişti. Ankara ve İstanbul’da ise ortak bir zemin olarak İbrahimî gelenek modeline geri dönüldü ve Papa’nın ziyaretinden önce bunun bir sinyalini de Thomas Michel, Yeni Asya gazetesine yaptığı açıklamada vermişti. Bununla birlikte, muhteva aynı olmasa bile uslup değişmiştir. Uslup değişikliği, her şey değilse de hiçbir şey değil de denemez. Zamanla özü etkiler ve onu dönüştürür. Sosyolojik bir kaidedir ki: İnsan inandığı gibi yaşar ve yaşadığı gibi inanmaya başlar. Bu da uslubun zamanla özü değiştireceğini gösterir. Papa İstanbul’da ister takiyye, isterse diplomasi yapsın ama bu uslup zamanla öze ve çekirdeğe etkisini gösterecektir...”

Diplomasinin veya jestin ötesinde spontane ve kendiliğinden gelişmiş sahneler de vardı. Papa’nın Sultan Ahmet’i ziyareti ve burada kıyama durması da böyle bir sahnedir. Refakatçilerinden Sedat Bornovalı’nın dediği gibi Papa’nın Sultan Ahmed’de kıyama durması jestin ötesine geçen onu aşan ruhi bir boyuttur. Pratik ve fiili durum ve onun ötesinde verdiği mesajlarla Regensburg sürecini şimdilik aşmıştır. Tabii ki bu iyileşme süreci elbetteki izlenmeye alınacaktır.

Bu sembolizmi ve sembolik dönüşümü bir de Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Tefvizname’deki diliyle değerlendirelim: Hak şerleri hayreyler/ Zannetme ki gayreyler/ Ârif onu seyreyler/ Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler.

03.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.12.2006) - Yeni kateşizm

  (30.11.2006) - Jestler ve gerçekler

  (29.11.2006) - Hazreti Ömer ve Papa

  (28.11.2006) - Bir darbe, üç savaş

  (27.11.2006) - Türko'lardan Osmani'lere...

  (26.11.2006) - Osmanlı’nın son sefirleri

  (24.11.2006) - Cenaze hesaplaşmaları

  (23.11.2006) - İkinci Hariri suikastı

  (22.11.2006) - Şefkat evinde, vahşet

  (21.11.2006) - İngilizlerin teşeyyü politikası

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004