İfsat şebekelerinin her türlü plan ve tuzağına rağmen, İslâma koşanlar çoğalıyor. Bilhassa 11 Eylül ‘İkiz Kule’ saldırıları sonrasında başlatılan; ‘İslâmı doğrudan ya da dolaylı olarak karalama kampanyası’na rağmen İslâm ve Kur’ân kitleleri cezbediyor.
Kâinatın Efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ‘karikatür’lerle saldırılan Danimarka’da da İslâm ve Kur’ân’a ilgi her geçen gün artıyormuş. “Karikatür krizi”ne imza atanların maksadı, insanları dinden, İslâmdan ve Kur’ân’dan uzaklaştırmaktı. Ancak, şukürler olsun ki; tuzakları kuranlar, kurdukları tuzağa düşmektedir. Bu, Danimarka’da olduğu gibi, bütün dünyada da böyle.
Kur’ân mealinin, Danimarka’da ‘en makbul noel hediyesi’ olduğunu duymak ve öğrenmek başka nasıl izah edilebilir. İlgili haber şöyle: “Danimarka’da Kur’ân-ı Kerim’e giderek artan ilgi olduğu ve Danimarka diline yapılan çevirilerinin en çok aranan Noel hediyelerinin başında geldiği bildirildi. Hıristiyan Kristelig Dagbladet gazetesindeki haberde, Kur’ân’ın Danimarka diline yapılan 5 bin adet çevirisinin 1 ay içinde tükendiği ve en iyi satışlar listesinde de ikinci sıraya yerleştiği belirtildi. İslâm dini uzmanı Jörgen Baek Simonsen, okurların Kur’ân’a ilgisinin artışını, krize yol açan karikatürlerin yayımlanmasından sonra İslâm dininin gündeme taşınmasına bağlıyor. Danimarkalı araştırmacı, karikatür krizinden sonraki dönemde İslâm ya da Müslümanlara değinmeden ne bir haber okunabildiğini, ne de dinlenebildiğini de belirterek, ‘Bu da Kur’ân’da ne yazdığını bilme arzusunu açıklıyor’ diyor. Danimarka gazetesi Jyllands-Posten’de Eylül 2005’te yayınlanan karikatürler daha sonra Avrupa’daki diğer gazeteler tarafından da yayınlanmıştı. Karikatürler, İslâm ülkelerinin tepkisini çekmiş, Danimarka’ya karşı protestoları ve boykotları da beraberinde getirmişti. (Yeni Asya, 21 Aralık 2006)
Danimarka gibi bir ülkede, Kur’ân mealinin ‘en çok satanlar listesi’nde yer alması ve en makbul ‘yılbaşı hediyesi’ olması müjdelerin en büyüğü değil midir? Bahsettiğimiz ülke, halkının Müslüman olduğu bir ülke değil. Üstelik, bir yıl önce Kur’ân, İslâm ve Hz. Muhammed (asm) aleyhinde kampanyaların açıldığı bir ülke. Daha önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi, bu tuzakları kuranların maksadının tam aksiyle insanlar Kur’ân’a, İslâma ve dine yönelmeye başlamış.
Aynı şey, Amerika’da da yaşanmadı mı? “İfsat şebekeleri” İslâm aleyhinde yayınlar yapıp, tuzaklar kurdukça, insanlar İslâma daha fazla ilgi gösterdi. Aslında Türkiye’de de yaşanan aynı şey. Her türlü ihtilâl ve ‘süreç’lere rağmen, insanlar daha fazla dine sarıldı, şuurlandı.
Ümit edelim de ‘tuzak kuranlar’ da bunu görüp insafa gelsin.
*
‘Gerici’ diyenler utansın
Müjdeli bir haber de Rusya’dan duyuldu. Rus Pravda gazetesi, Müslümanlarca gerçekleştirilip vazgeçilmez hale gelen ‘keşif ve icatlar’a yer vermiş. Pravda’nın sıraladığı icadlardan bir kısmı şunlar:
* Paraşüt: Endülüslü Abbas Kasım İbn Firnas’ın asıl amacı uçan bir cihaz icat etmekti. İcadı sadece yere çakılmasını engelledi.
* Sabun: Mısır ve Romalılar bazı materyalleri temizlik için kullansa da bitkisel yağları sodyum hidroksit ile birleştirip ilk sabunu yapan Araplardı.
* Çelik yelek: İlk kez ok geçirmeyen giysiler yapanlar Müslümanlar. Hıristiyanlar bunu Haçlı Seferleri sırasında öğrendi.
* Ameliyat: Ebu’l- Kasım El Zehravi’nin, 10’uncu yüzyılda bulduğu ameliyat yöntemleri ve 200 alet hâlâ kullanılıyor.
* Roket: Çinlilerin gösteri amaçlı roketlerinin içine potasyum nitrat katarak askeri amaçlı kullananlar Araplar oldu. (Sabah, 21 Aralık 2006)
“Bizi İslâm geri bıraktı” diyenlerin kulakları çınlasın!
23.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|