Ankara’nın gündemini cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yapılacak erken seçim ve sine-i millet tartışmaları belirliyor. Bu tartışmalar yapılırken “siyaset dışı formüller” zorlanıyor.
Yazılarımızın hafta sonu çıkması dolayısıyla, bazen gündemdeki konuları bir-iki gün de olsa geç yazmak zorunda kalabiliyoruz. Ancak şahit olduğumuz, intibalar edindiğimiz, diğer gazetelere yansımayan, gözden kaçan notları ve düşünceleri burada yansıtmak istiyorum.
Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri yapılıyor, adeta kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa sine-i millet, erken seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimleri… Ankara şimdi bunları konuşuyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmasına kalan 143 gün daha bu konular kamuoyunun gündeminde olacak. “Olağanüstü” bir şey olmazsa tabiî… Şu önceden görülebiliyor; Çankaya yolu hayli çetin geçecek…
Ankara’da her gün yeni senaryolar yazılıyor. “Erken seçimi isteyenler ne kadar samîmî?”, “Sine-i milleti savunanlar ne kadar akılcı?” tartışmaları yapılıyor.
***
Geçen Salı günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sheraton otelinde gazetelerin ve televizyonların Ankara temsilci ve yöneticilerinin katıldığı bir “sohbet toplantısı” düzenledi. Bizim de katıldığımız toplantıda Bahçeli’nin söylediği sözlerin birçoğu haberlere yansıdı. Bu konudaki görüşlerimi şimdi aktarmak istiyorum.
Her şeyden önce söyleyelim, Bahçeli’nin yaklaşık 1.5 saat süren toplantısında ara rejim tartışmalarının yapıldığı, ulusalcıların sokaklara indiği şu günlerde demokrasinin yanında yer alması, sağduyulu bir yaklaşım sergilemesi demokrasi adına sevindirici... Bahçeli, siyasetin meselelere meşru ve demokratik zeminde çözüm bulmasını istiyor. Sokak kültürüyle bir yere varılmayacağını kabul ediyor.
Bahçeli ara seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sorulara uzun cevaplar verdi.
Peki ne diyor Bahçeli? “Cumhurbaşkanlığı seçimi artık tartışılır hale geldi. Bunu aşmanın yolu erken seçim…” O halde, ne zaman erken seçim yapılmalı? 11 Mart 2007… Bunun kararı ne zamana kadar verilmeli? Aralık sonuna kadar… Meclis şu anda yoğun bir şekilde bütçe ile çalışıyor. Böyle bir karar alınabilir mi? Çok zor… Bayramdan sonra bir karar alınsa, 16 Nisan’da başlayacak olan cumhurbaşkanlığı seçim sürecine yetişir mi? Hayır... O zaman bu tartışmalar nedir? Tabana selâm, yola devam…
Hatırlanacağı üzere, Bahçeli 2002 tarihinde de erken seçim tarihini ilk ortaya atan siyasetçiydi. O zaman erken seçim için vakit vardı ve yapıldı. Şartlar farklıydı. Ancak, şimdi erken seçimin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önceye yetişmesi hayli zor görünüyor.
Bahçeli’nin sesinin yükselmesine sebep olan soru ise, “başörtüsü” konusunda oldu. Bilindiği gibi, 1999 seçimlerinde MHP başörtüsü sorununu çözme konusunda “erkek sözü” vermiş, iktidarda da bu meseleyi kendi “çözme” formülleri ile halletmişlerdi… Bu “çözme” tavrı hem tabanı, hem de vatandaşlar tarafından hep tartışılmıştı. Belki de bu yüzden olacak, biraz da sinirlenerek, “Erkekçe verdiğimiz sözde, yine erkekçe durmaktayız” diye cevapladı. Bu sorunu çözmek için ise, “tek başına iktidar” şartını koştu.
“Tek başına iktidar şansı verin, başörtüsü sorununun nasıl çözüldüğünü görün…” diyerek…
Bahçeli’nin “Milletimizden desteği sağladığımız takdirde, geçmişte yapılan tüm yanlışlıkları yapanlardan anayasal zeminde hesap sormanın yollarını ararız. Yanlışlıkla bir yerlere gelenleri indiririz” sözü hâlâ tartışılmaya devam ediliyor, daha da tartışılacağa benziyor. Bahçeli basın toplantısında bunun çok tartışılacağını bildiği içindir ki, “İndirme derken, demokratik indirmeden bahsediyoruz” deme gereği de duydu.
***
Sine-i millet konusuna gelince, partiler bu konuda topu diğerini artıyor. Bu konu adeta ortada kaldı. Gözler Meclis’te ikinci parti konumunda olan ve 154 milletvekili bulunan anamuhalefet partisi CHP’ye çevrildi. Peki, CHP sine-i millete gitme formülünü deneyebilir mi? Bence hayır. Bunun sebeplerinden birincisi CHP’li vekiller istifa etseler bile, bunu AKP’nin kabul etmesi gerekiyor, bu olmaz. İkincisi, sine-i millete dönmek ara rejimi çağrıştıracağı için, Baykal bunu göze alamaz. Bir de sine-i millet derken, sille-i millet korkusu da bunun cabası… Gelişmelere bakıldığında, sine-i millet konusu senaryo olmaktan öteye gidemeyecek.
Bugüne kadar sine-i millete dönen tek milletvekili olan Murat Sökmenoğlu bu konuda şunu söylüyor: “Cumhurbaşkanlığı seçimi milletin umurunda değil. Millet aş ve iş derdinde. Millete rağmen sine-i millet olmaz…” (Bugün, 20 Aralık 2006) İşin özünde de bu yatıyor. Millete rağmen hiçbir şey olmayacağını, artık herkes kabul etmelidir.
Önümüzdeki günlerde bu senaryolara yenileri eklenecektir. Tâ ki cumhurbaşkanlığı seçilme takviminin başlayacağı 16 Nisan’a kadar… “Ara rejim sevenler ve bağımlıları” bu konuda her türlü antidemokratik adım yolunu deneyeceklerdir. Ama burada önemli olan demokrasinin kazanmasıdır. Umarız böyle olur…
23.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|