Düşünceyi ifade özgürlüğünün önünde engel olarak görülen Türk Ceza Kanununun 301. maddesinin değiştirilmesi ya da kaldırılması yolunda kamuoyu ve Avrupa Birliği cephesinden yoğun talep gelirken hükümetin madde üzerindeki kafa karışıklığı hâlâ devam ediyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da aralarında TÜSİAD, TOBB, İKV, TİSK, TZOB, Hak-iş, Memur-Sen gibi sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı toplantıdan sonra “öneri getirin” teklifinden henüz bir sonuç alınamadı. Bu kuruluşlardan bazıları maddenin değiştirilmesini isterken, kaldırılmasını isteyen tek bir örgütün olmadığı dikkat çekiyor.
Bu kuruluşlar maddenin karmaşık ve muğlak olduğunda hemfikirler. Uygulamacıların bu maddeden farklı yorumlar çıkardığını söylüyorlar. Maddenin değiştirilmesini savunuyorlar, ama aralarında bu konuda bir konsensüse de varamadılar.
***
Mazlumder, İnsan Hakları Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi tarafından oluşturulan İnsan Hakları Ortak Plâtformu (İHOP), düşünceye özgürlük kampanyası çerçevesinde bu konuda “duyarlı,” bunu kendisine “dert” edinmiş gazetecilerle bir istişare toplantısı düzenledi.
Ankara Haber Müdürümüz Kemal Benek’le katıldığımız toplantıda, ortaya çıkan görüş, maddelerin değiştirilmesi veya kaldırılması ile düşünceyi ifade özgürlüğünün genişlemeyeceği şeklindeydi.
İHOP yetkilileri, Başbakanın İstanbul’da “sivil toplum kuruluşları” ile yaptığı toplantıda tarafların eksikliğinden de yakınıyorlar. Bu toplantıda insan hakları ve barolar gibi örgütlerin de olması, toplantının daha geniş bir yelpazede yapılması gerektiğini vurguladılar.
Yaptığı bir konuşmadan dolayı 301. maddeden dâvâ açılan Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, sorunun sadece 301. maddede olmadığının altını çiziyor. Anayasa, yönetmelikler ve mevzuatlarda da sorun olduğunu düşünüyor. Bilgen, 301. madde dâvâlarının yazan, çizen insanlarla ilgili olmasına rağmen gazetelerde yer bulamadığını vurguluyor. Bilgen bir de şu tesbitte bulunuyor: “301. maddenin değiştirilmesi yetmiyor, kaldırılması gerekiyor. Şimdi makyaj niteliğinde orta bir yerde buluşuldu.”
Bazı gazeteciler, ülkenin başka sorunları varken, bu maddenin bir iki kişi ile özdeşleştirilmesinin halka iyi anlatılamadığını söylediler. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Levent Korkut, bu duruma hak vermekle beraber aslında 301. maddenin herkesi ilgilendirdiğini, her kesimden insana dâvâ açıldığını dile getirdi.
Toplantıda, Türkiye’nin 9 Nisan 2002 de imzaladığı Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan kaldırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Uluslararası Sözleşmesi hatırlatılırken, 301. maddesinde yer verilen “Türklük” ibaresinin, doğrudan ırka yönelik bir referans verdiğinden ve maddenin koruma alanına başka ırk ve etnik grupların girmemesi dikkate alındığında söz konusu maddenin Irkçılığa Karşı Sözleşmeye aykırı olduğu vurgulandı.
301. maddenin kalkmasını isteyenlerin bu maddelerin Avrupa’da olduğu eleştirilerine toplantıda cevap verilirken, hükümetinde bu duruma sarıldığını, kurtuluşu burada aradığı belirtildi. Hükümet buna dayanarak maddenin değiştirilmesini istiyor ancak bu madde meselâ İtalya’da son 30 yılda sadece bir kez kullanılmış. Bir de bu ülkelerde “Türklük” gibi, “Alman”, “İngiliz”, “İtalyan”, “Fransız” şeklinde ibarelerin olmadığı belirtildi.
***
Akşamın ilerleyen saatlerine kadar süren toplantının sonunda ortaya özetle şu sonuç çıktı: 301 tamamen kaldırılmalı…
Ancak sadece 301. maddeyi kaldırılmakla sorun çözülmüyor. Eskiden 141, 142, 163 vardı, kaldırıldı, yerine 159, 312 getirildi. 301 kaldırılır, yerine 401, 501 gelir…
Sorun böyle madde kaldırmakla çözülecek gibi durmuyor, sorun anayasanın özgürlükçü bir şekilde değiştirilmesi ve zihniyetin yasakçılıktan arındırılması ile çözülecek gibi görünüyor.
Özetle, kanun değiştirmek veya kaldırmakla sorun çözülmeyecek, sorun zihniyet değişikliği ile çözülecek. Bu da şimdilik zor gibi görünüyor…
Ancak, her şeye rağmen fikre linçlerin uygulanmadığı, düşünceyi ifadenin özgür olduğu günlerin geleceğine de ümitvârız…
25.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|