Atilla Yayla… Bu günlerde sıkça gerek yazılı basında, gerekse sözel ve görsel basında ismi geçen bir ilim adamı...
Bir "lâf" etti, hayatı değişti.
Ne dedi?
Şunu:
"Bu adam!"
Kime?
Atatürk'e…
Başka?
"Kemalizm gerilemeye tekabül eder."
Vay sen misin bunu diyen? Vur abalıya!
Hürriyet gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan da bu konuyu köşesine taşıdı. Yayla'nın kendisini aradığını ve aralarındaki konuşmayı "kendine yontarak" sütununa taşıdı.
Çünkü, Yayla Çölaşan'ı bir televizyon kanalında tartışmaya çağırıyor ve "hodri meydan" diyor.
Çölaşan ne yapıyor? Vazifesini…
Yayla'nın bir de teklifi var Çölaşan'a:
"Sizin köşenizde bir gün ben yazayım, bir gün siz yazın."
"Karşıma isterseniz 8/10 kişi çıkın. Benim yaptığım şövalyeliktir. Geçin karşıma. Kolaysa beni perişan edin."
Çölaşan'ın böyle bir teklifi kabul etmesi zaten mümkün değil.
Çünkü, jakoben zihniyetin kalan son temsilcilerinden…
Çünkü bu memlekette ifade özgürlüğüne tahammül edemeyecek kadar tahammülsüz. … Mümkün olsa yağlı ilmekle asacaklar ya… Ne yazık ki(!) özlemle andıkları o devirler geride kaldı.
KÜÇÜK PAZAR!
Gerçi daha önce de benzer haberler yapıldı. Ama bu tür haberler sık sık verilmeli. Millete teşhir edilmeli.
İstanbul'un bilinen mekânlarından Sulukule'de çocuk yaştaki kızların, fuhuş yaptığı söylenmiş, görüntülenmişti. Polis baskınlarından sonra dağıtılmıştı. Yıllar sonra, bu "problem" gizliden gizliye birikti… Demek, yine benzer rezaletler gün yüzüne çıktı.
Haber Özel yine toplumsal bir sorun olan "Fuhuş" sorununa el atmış. Görüntüler korkunç. Anne ve kızı muhataplarıyla adeta "pazarlık" yapıyor.
Mesele şu;
Toplumu içten içe kemiren bu "yara" nasıl bu hale geldi veya getirildi?
Haber Özel'i (Show TV) kutluyorum.
Ancak bir "yara" daha var ki, bazı anneler çocuklarını meşhur edebilmek için kendi elleriyle bataklığa itiyor. Çocukları film ajanslarına veriyorlar. Yahut genç kızlarını manken ajanslarına vererek, geleceğini karartıyorlar.
Bunun için gizli kameraya filan da gerek yok. Her şey aleni oluyor.
Toplum mühendisleri "milleti" cetvelle yönetmeye kalkarken, maneviyat yönünü özellikle ihmal etti.
Ortaya çıkan tablo onları memnun etti mi bilemeyiz.
Ama manzara dehşet verici boyutlara ulaştı.
Sosyal açıdan ne hale geldiğimizi görmek için son bir ay içinde gelişen olaylara bile bakmak yeterli.
Bizi bu hâle getirenler utansın!
25.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|