Baskıcı rejimler her zaman toplumları geri bırakmıştır. Batı bugün kalkınmasını özgür düşünceye verdiği ağırlıkla başarabildi.
Fikre kilit vurmak, düşünceye set çekmek geri kalmaya mahkûm olmak demektir. İnsanlar düşündükçe, alternatifleri ortaya attıkça doğrularla yanlışlar ortaya çıkar ve doğrulara sahip çıkılır. Tartışmaların olmadığı yerde gerçekler gizli kalır ve gerçeklerin bilinmediği yerde de gelişme olmaz.
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla’nın maruz kaldıklarına bakınca bazılarının tartışmaktan hiç de hoşlanmadıklarını görüyoruz.
AB’ye girme konusunda adımlar atan AKP’nin bu konuda sessizliğini, İzmir AKP Gençlik Kollarında ilim adamını konuşturan AKP’lilerin geri adım atmalarını da anlayamıyoruz.
Prof. Dr. Yayla’yı ise tebrik ediyoruz. Çalıştığı üniversitede ders vermesi askıya alındığı halde moralini bozmuyor, kendisine linç uygulamaya kalkanlara karşı geri adım atmıyor, “Hodri meydan” diyor. “Gelin tartışalım!”
Haklı ve doğru fikri olanlar tartışmadan hiç kaçarlar mı? Prof. Dr. Atilla Yayla ise düşüncelerinde—arkadaşımız Kemal Benek’le yaptığı röportajda da görüldüğü gibi—samîmî ve rahat. “Bana ‘Kemalizmle ilgili şu tesbitlerin yanlış’ demiyorlar. ‘Hayır, öyle değildir’ diyemiyorlar. Ya da, ‘Kemalizmi nasıl eleştirirsin?’ diyorlar. Bunlar, ‘Argüman değildir, saldırıdır. Beni fikir alanının dışında bir yerde vurmaya çalışıyorlar. Ama ben fikir alanında kalmak istiyorum. Fikir alanındaki tartışmaya katılmaya her zaman hazırım. Fikir alanında galip gelemeyeceklerini bildikleri için bu çeşit belden aşağı vurma olayını gerçekleştiriyorlar.’”
Allah’a şükür ki Türkiye’nin modern ülkelerle yarışa girme azminde olan hür kalemler Prof. Yayla’ya sahip çıktılar.
Kraldan fazla kralcıların Prof. Dr. Yayla’yı yargısız infaza girmelerini nasıl karşılamalı? Hasan Cemal, olayı, “Önce hain damgası yiyor. Sonra da üniversitede ders verme yetkisi askıya alınıyor. Şimdi de haklarında bir ceza dâvâsı geliyor…” diye değerlendirirken, “Kemalizm bu mu? Eğer buysa…” demekten kendini alamıyor.
Hem kalkacak bangır bangır, “Atatürk, ‘Fikri hür, vicdanı hür’ nesiller istiyor” diyeceksiniz, sonra da daha kalkıp fikrini açıklamasına meydan vermeden bir ilim adamını damgalayacaksınız. “Kemalizm bu mu?” demezler mi?
AB böyle bir Türkiye’yi yanına alır mı?
25.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|