28 Şubat’tan yedi yıl sonra yapılabilen 17. Millî Eğitim Şûrâsı ile ilgili tartışmalar hâlâ devam ederken, YÖK’ün “vurdumduymazlığı” da sürüyor. Türkiye, Şûrâ’nın yanında TBMM Plân Bütçe komisyonunda başkanı olduğu kurumun bütçesi görüşülürken, Meclis’e dahi gelmeyen bir YÖK Başkanı ile karşı karşıya.
YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Şûrâ kararlarına uymayacağını açıkladı. Yani, 800 kişiyle -içlerinde iki YÖK üyesinin bulunduğu-Millî Eğitim Şûrâsı toplansa da, kararlar alınsa da “biz bunu takmıyoruz” diyerek rest çekebiliyor.
Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda 2007 yılı bütçe müzakereleri çerçevesinde YÖK, 68 üniversite ile bağlı kurumların bütçelerinin ele alındığı sırada, Komisyon Başkanı Sait Açba, YÖK Başkanı’nın yaklaşık 3 yıldır komisyonu “kaale almadığı”nı söyledi. Teziç Meclis’e başvekilini göndermişti, o da konuşturulmadı. Teziç bu durum için “mazeret” belirtme gereği dahi duymadı…
YÖK Başkanının Şûrâ’ya niye katılmadığı konusundaki açıklaması üzerinde yorum yapılması ve düşünülmesi gereken nitelikte: “Bu toplantıya katılmamamızın nedeni çok açık. Elimize gelen belgeler, dokümanlar incelendiğinde, bu toplantının amacının ne olduğu ortaya çıkmıştır. Bu amaç, meslek liseleri katsayısı, dolayısıyla asıl önemlisi, imam hatip liselerine üniversiteye doğrudan geçiş yolunu açmaktır. Bir amaca hizmet ederken, o aracın içinde bulunmayı doğru bulmadık…”
Teziç neye ortak olmak istememişti acaba? Meslek liselerine 1999 yılından beri uygulanan katsayı adaletsizliğine… Bu nasıl bir anlayıştır, anlamak mümkün değil. Sanki imam hatipler bu ülkenin okulları, oralarda okuyanlar da bu ülkenin çocukları değil.
Artık bu kararlar tavsiye kararı olarak tozlu raflarda kalmamalı, ortaya çıkan görüşler dikkate alınıp yürürlüğe konulmalı…
Hükümet son bir yılında YÖK’le ilgili kalıcı bir çözüm bulmazsa, bu tartışmalar artarak, hatta sertleşerek devam edecektir.
***
Çokça tartışılan, tartışılırken amacından saptırılan Millî Eğitim Şûrâsı’ndan sonra 30 Ekim Perşembe günü başka bir şûrâ daha toplanacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanacak olan şûrâ, Yüksek Askerî Şûrâsı… Orgeneral Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı olarak ilk kez Şûrâ’ya katılacak.
YAŞ öncesi bazı fırtınalar koparılmak isteniyor. Yeni Genelkurmay Başkanı’nın göreve geldiği günden bu yana sergilediği görüş ve duruşu göz önüne alınarak şimdiden Şûrâ’da olacaklar yazılıyor. Tabiî burada niyetler başka… Niyet okuyucular, burada da karşımıza çıkıyor. Haberler âdeta yönlendirme niteliği taşıyor.
Habere göre, Yüksek Askerî Şûrâ’da, ordudaki “kökten dinci hareketler” ile “çetecilik” gibi suçlara karıştıkları belirtilen askerlerle ilgili “ayrıntılı dosyaların” gündeme geleceği iddia edildi…” Sanki, bugüne kadarki şûrâlarda ayrıntılı dosyalar gündeme getirilmiyormuş gibi… Habere bir de şu “iddia” eklenmiş, bu yıl TSK’dan ihraç edilecek olan askerî personel sayısı da yüksek olacak…
Peki yılda iki kez toplanan YAŞ’ın görevleri neler diye baktığımızda, “Askerî stratejik konsepti belirlemek, gerekirse revize etmek, TSK’nın hedefleri ve ana programı üzerine görüşleri ifade etmek, TSK’yla ilgili yasa, tüzük ve yönetmelikleri değerlendirmek ve görüş bildirmek, kurmay kadrosu ve savunma bakanlarına TSK’yla ilgili konularda görüşlerinin alınmasına zemin oluşturmak ve diğer kanunlarla verilen görevler yapmak” olarak görünüyor. Demek ki, “ayrıntılı dosyaları incelemek” diğer görevlere giriyor…
Yürürlükteki Anayasaya göre, YAŞ kararlarının denetime açılması mümkün değil. Ordudan “disiplinsizlik” sebebiyle atılan subay ve astsubaylar da haklarını mahkemelerde arayamıyor. Yani bu kararlara karşı yargı yolu da kapalı…
Hükümet, bu kararlara yargı yolunu açacak çalışma dahi yapmıyor. Sadece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, YAŞ’lardaki ihraçlara, “mahkeme kararı” bulunmadığı için şerh koyuyorlardı. Şerhe rağmen kararlar “çoğunlukla” alındığı için uygulanıyor… Bu yıl da böyle yaparlar mı bilemeyiz, ama millet artık bu durumun düzeltilmesini bekliyor.
28 Şubat süreciyle başlayan ve günümüze kadar devam eden süreçte birçok subay ve astsubay mağdur edildi. Bu antidemokratik süreçten bu yana binin üzerinde insan Silâhlı Kuvvetlerden uzaklaştırıldı. Ordudan atılan bu insanlar, her fırsatta daha çok mağdur edilmeye çalışıldı. Peki bu insanların “disiplinsizlikleri” eşlerinin başlarının örtülü olması mı, namaz kılmaları mı? Yoksa içki içmemeleri mi? Bu sorulara yıllardır cevap verilmiyor.
Artık millet, yıllardır binlerce kişiyi mağdur eden bu durumun düzeltilmesini ve YAŞ kararlarına yargı yolunun açılmasını bekliyor. İlgililere duyurulur…
26.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|