İç gündemin yine iç karartıcı irtica ve laiklik tartışmalarıyla, cemaatlere yönelik suçlama ve karalama kampanyalarıyla bulandırılmak istendiği bir ortamda, hafta başında, küresel çapta bütün hızıyla devam eden nuranî fütuhatın yeni bir tezahürüne şahit olmanın mutluluk ve ferahlığını yaşadık.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfının 19-20 Kasım günlerinde tertiplediği “Risale-i Nur’a göre kötülük kavramı ve haşir akidesi” konulu toplantıya dünyanın çeşitli ülkelerinden katılan akademisyenler, toplantı bitiminde düzenlenen yemekte, nur hizmetine gönül vermiş geniş bir davetli topluluğuyla buluştular.
ABD’den, İngiltere’den, Hollanda’dan, Filipinler’den, Libya’dan, İran’dan, Kanada’dan.. gelen ilim ve fikir adamları, teker teker kürsüye çıkarak yaptıkları selâmlama konuşmalarında önemli ve ilginç mesajlar verdiler.
Zaman yazarı Kerim Balcı’nın tercümesiyle dinleyicilere aktarılan bu mesajlarda en çok dikkat çeken noktalardan biri, Said Nursî’nin eserlerinde ortaya koyduğu fikirlerin, gerek Müslümanlar, gerek Hıristiyanlar, gerekse Musevîler için buluşma zemini olduğu idi.
İranlı akademisyen bu noktaya “Şiî-Sünnî” boyutuyla dikkat çekerken, Amerika’dan ve Avrupa’dan gelen Hıristiyan katılımcılar hadiseyi üç semavî dinin mensupları bağlamında ele alan değerlendirmeler yaptılar.
Bunlar önemli tesbitler, ama çok söylendikleri için bizim açımızdan artık orijinal bir tarafları kalmamış olabilir. Ne var ki, İslâm dünyasının da, bütün insanlığın da bu mesajlardan haberdar olması için alınması gereken daha çok mesafe olduğu da bir vâkıa.
Yapılan kısa konuşmalarda, bunların dışında son derece farklı ve özgün anekdotlar da vardı.
Ve bunların en dikkat çekici olanlarından biri, Risale-i Nur’un manevî yara ve hastalıkları tedavi edici özelliğinin hem Libyalı uzman, hem de Amerika’da görev yapan Alman profesör tarafından ayrı ayrı vurgulanmış olmasıydı.
Bir başka konuşmacı, “bir Hıristiyan olarak” Risale-i Nur’dan aldığı “Allah’ı tanıma ve Ona kulluk dersi”nin altını önemle çizerken, bir diğeri yine “Hıristiyan kimliğiyle,” barış ve huzura yönelik hizmetleri için Nur talebelerine özel teşekkürlerini dile getirdi.
Porto Ricolu bir profesör Said Nursî’de en çok dikkatini çeken özelliğin, onun din ve özgürlükler için verdiği kararlı mücadele ve çektiği çile olduğunu ifade ederek, Hıristiyan azizi St. Paul’ün hayatıyla paralellikler kurdu.
Bir Amerikalı profesörün, Sözler’den, kedilerin “Yâ Rahîm, yâ Rahîm” zikrinin anlatıldığı bahsi okuyarak yaptığı nükteli ve düşündürücü yorumlarla, toplantının kapanış duasını yine Cevşen’den okuyan Vatikan temsilcisi Maroviç’in heyecanlı konuşması da, toplantıya damgasını vuran unutulmaz enstantanelerdendi.
Keza bir başka Hıristiyan Amerikalının, sözü Irak tezkeresinin reddi bahsine getirerek teşekkürlerini bildirmesinin aldığı alkışlar da.
Sonuç: Küresel boyutlar kazanan nur sohbetlerinin küçük bir nümunesi olarak gerçekleşen toplantı, hoş izler bırakarak kapandı.
Vesile olanlara ve emeği geçenlere tebrikler ve teşekkürler....
26.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|