Tam da Erdoğan’ın AKP kongresinde “Atatürk ilkeleri mutabakat zemini olmalı” diyerek Çankaya yolunda yeni bir imaj oluşturmaya çalıştığı, Millî Eğitim Bakanı Çelik başta olmak üzere bakanlarının buna katkıda bulunma seferberliğine giriştiği ve bu meyanda Bayındırlık Bakanının dahi “Atatürkçülük daha çok yol, hastane, köprü yapmaktır” nutukları attığı bir ortamda....
AKP İzmir Teşkilâtının düzenlediği bir panelden “bir çuval inciri berbat eden” aykırı ve farklı bir ses yükseldi. Liberal Düşünce Topluluğunun önde gelen isimlerinden Atilla Yayla, Kemalizm eleştirileriyle hem yürüyen tekere çomak sokma, hem de ezber bozma “cür’et”inde bulundu.
Aynı zamanda Gazi Üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof. Yayla’nın “İlerlemeden çok gerilemeye tekabül eden Kemalizm medeniyet çözücü bir süreçtir” deyip AB sürecinde muhatap olacağımız suallerden birinin “Neden her yerde Atatürk’ün heykel ve resimleri var?” olacağını söylemesi, anlaşılıyor ki, birilerini fena halde kızdırmış.
Bu öfkenin işaretlerini, Yayla’yı manşetten hain ilân eden yerel gazetenin ardından, “en iri kartel”in yayın organlarındaki gecikmeli tepki haberlerinde görebiliyoruz.
Yayla başına gelecekleri önceden kestirmiş olmalı ki, “Tezime karşı bir tez bekliyorum. Ancak umutlu değilim” demiş ve ardından “Önemli olan bu tartışılsın, ama kavga ortamı doğmasın” diye de eklemiş.
Ve maalesef görünen o ki, iş yine kavga ortamına çekilmek isteniyor ve Yayla sözleri sebebiyle adeta “linç”e tâbi tutuluyor.
Fikre fikirle, teze tezle karşılık vermekten âciz olanların işi hemen kavgaya çevirme noktasındaki sabıkalarını çok iyi bildiğimiz için bu linç kampanyasına pek şaşırmıyoruz.
Ancak burada AKP’lilerin tavrı son derece yakışıksız. Paneli yöneten İzmir Milletvekili Zekeriya Akçam konuyla ilgili beyanlarına yarım ağızla “Yayla’nın konuşması fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli” lâfını sıkıştırsa da, diğer sözlerinin tamamı linççilerin değirmenine su taşır nitelikte.
İl Başkanı Ali Aşlık da partisinin Atatürk ilke ve inkılâplarına ne kadar bağlı olduğundan dem vurup, “haddini aşan sözler söylemek”le suçladığı Yayla’nın konuşmasına tepki olarak salonu terk ettiğini anlatıyor.
İl yönetiminin, daha önce İzmir’e bağlı ilçe yöneticilerinden biri gazinoda bir şarkıcı için 40 şişe şampanya açtırdığında böyle bir tehevvür gösterdiğini hatırlamıyoruz.
Demek ki, o davranışı Atatürk ilke ve inkılâpları açısından sakıncalı görmediler.
Netice: AKP İzmir İl Yönetimi, paneline davet edip konuşturduğu bir akademisyenin fikir ve ifade özgürlüğünü savunmayıp, tam tersine linç peşinde koşanların safında yer almak suretiyle son derece kritik ve çok önemli bir demokrasi imtihanını kaybetti.
Misafirine yönelik haksız saldırıları göğüsleme gibi ahlâkî bir vecibeyi dahi yerine getirememenin ifadesi niteliğindeki bu tavır, hele bir iktidar partisine hiç yakışmıyor.
22.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|