Namazla Diriliş seferberliği devam ediyor. Kur’ân’ın “İçinizden emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker yapan bir topluluk bulunsun”1 emri muvacehesinde kıyamete kadar da devam etmesi duâmızdır. Emr-i bi’l-ma’rufun temelinde namaz vardır. Gerek toplum olarak, gerek fert olarak yaşadığımız sıkıntı ve problemlerimizin başında da namazla ilgili kendimizi kurtaramadığımız eksiklikler, hatalar, ihmalkârlıklar, vurdumduymazlıklar geliyor. Peygamber Efendimiz’in (asm) diliyle namaz gözümüzün nurudur, namaz dirilişimizdir, namaz hayatımızdır, namaz iki cihan saadetimizdir, namaz olmazsa olmazımızdır.
Namaz Gönüllüleri Platformu ülkemizi bir baştan bir başa geziyor. Seminerler, paneller, konferanslar düzenliyor, programlar yapıyorlar. Halkımızın onlara karşı ilgisi, hiç de eksik değil. Görülen o ki, halkımız da aslında namazı kendisine dert ediniyor. Bu dert, namaz gönüllülerinin yola çıkışı ile birlikte gün yüzüne çıkıyor. Halkımız böylece gerçek derdi ile yüz yüze geliyor. Halkımız derdine derman için çabalayan Platformu alkışlıyor, alkışlıyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü İzmir İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda Namaz Gönüllüleri Platformu’nun paneli vardı. Ensar Vakfı İzmir Şubesinin düzenlediği ve Prof. Dr. Nevzat Aşık’ın yönettiği panele Cemil Tokpınar, Ahmet Bulut, Kerim Buladı ve Ali Kuzudişli panelist olarak katıldı. Salon tıklım tıklım doluydu. İzleyicilerle panelistler arasında tam bir gönül ve fikir birliği vardı.
Namazın yaratılış görevi olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Kerim Buladı, Cenâb-ı Hakk’ın bizi insan olarak yarattığını, başka bir eşya olarak yaratmadığını, insan olarak yaratılmış olmanın şükrü olarak namazı mutlaka kılmamız gerektiğini, Allah’ın bütün Peygamberlere namazı emrettiğini, namazın maddî manevî yükselişimiz olduğunu açıkladı.
Al Kuzudişli hayat yolculuğu ve namaz üzerinde durdu. İzleyicilerle sorulu diyaloglar kurarak başladığı konuşmasında Kuzudişli, yaş değiştikçe insanın değer verdiği şeylerin değiştiğini vurguladı ve “Ölen bir kimse için değerli olan nedir?” diye sorarak, yolculuğa çıkan birisi için pasaport gerektiğini, pasaport olmazsa çantanızı ne kadar düzseniz de boş olduğunu, ölümden sonraki pasaportumuzun da namaz olduğunu, namaz pasaportumuzu şimdiden almamız gerektiğini açıkladı.
Cemil Tokpınar namazda huşuu anlattı. Tokpınar ayakta devam ettiği konuşmasında Hazret-i Ali’nin (ra) bir savaşta ayağından yaralandığını, vücudundaki oku çıkarmak isteyenlere “Ben namaza durayım da, siz oku o zaman çıkarın” dediğini ve namazda iken okun acısını duymadığını dile getirdi. “Huşûu nasıl yakalarız?” diye soran Tokpınar, bunun için Kur’ân’a bakmamız gerektiğini, Kâinat Sahibinin Kur’ân’da yetmişten fazla âyette namazı emrettiğini, Peygamber Efendimiz’in (asm) 1000 kişilik müşrik orduya karşı 300 kişilik sahabesi ile savaştığı Bedir Savaşında bile namazı terk etmediğini, namazda huşûu yakalamamız için namazın mahiyetini öğrenmemizin, namazın içinde okunan duâ, sûre, zikir ve tesbihlerin anlamlarını bilmemizin ve üniversite sınavına hazırlanır gibi huşû egzersizleri yapmamızın önemli olduğunu açıkladı. Tokpınar, bizim evliyâullah derecesinde huşû sahibi olamasak da, kendi çapımızda huşû ile namaz kılmamızın mümkün olduğunu aktardı. Ülkemizde namaz için daha fazla gayrete ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tokpınar, namazın şiirlerle, romanlarla, filmlerle, cd’lerle ve çeşitli iletişim araçlarıyla hep gündemde tutulmaya değer tek meselemiz olduğunu, bunun için programlarının devam edeceğini bildirdi.
Ahmet Bulut ise, bizim mescidlerimizde namaz coşkusunun olmadığını vurgulayarak başladığı konuşmasında, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde namaz ahlâkına şiddetle ihtiyacımız olduğunu, namazın kulun Yaratıcısıyla buluşma anı olduğunu, namaz gönüllülerinin bu çabalarla amacının; namaz kılmayan çevremizi namaza başlatmak, namazda huşûu kazanmak ve namaz kılan ve kötülüklerden arınmış bir toplum meydana getirmek olduğunu aktardı. Bu panelin ülke genelinde kırkıncı program olduğunu bildiren Bulut, her yerde her şekilde namazı dile getirmeye devam edeceklerini açıkladı.
Paneli gayet dolu ve dolgun katkılarıyla yöneten Prof. Dr. Nevzat Aşık da, namazın şahsî bir ibadet olduğunu, verilmeyen zekât için varislerin vekâleten zekât vermesinin mümkün olduğunu, fakat namaz için böyle bir vekâletin söz konusu olmadığını, bu açıdan namazın kişiler için öneminin ne kadar vurgulansa da az olacağını bildirdi. Aşık, panelistlere ve dinleyicilere teşekkür ederek oturumu kapattı.
Platform üyeleri namaz elçileri gibiydiler. Bilgi ve heyecan yüklüydüler. İslâm ulemasının tesbit ve görüşleriyle konuşmalarını süslediler. Bir teklifimiz var: “Risâle-i Nur’da Namaz” konusu konular içinde yedirilmekle beraber, namaz hakkında çözümlenmemiş hiçbir sorunun kalmaması için müstakil başlık halinde de işlenmelidir. Platform üyelerini namazla ilgili etkin çabaları sebebiyle tebrik ediyorum.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Sûresi: 104
22.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|