Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Ashab-ı Kehf’ten günümüze-1



İzmir’den okuyucumuz: “Kur’ân-ı Kerim’de genişçe yer alan Ashab-ı Kehf ile ilgili bilgi verir misiniz? Ashab-ı Kehf’in günümüze bakan mesajları var mıdır?”

Kur’ân-ı Hakîm, “Allah’ın vaadinin hak olduğunun ve kıyametin şüphe götürmez bir gerçek olduğunun bilinmesi için”1 tarihe de ışık tutar. Kur’ân-ı Kerim’in haber verdiği tarihî olaylardan birisi, bir sûreye de adını verdiren Ashab-ı Kehf (Mağara arkadaşları) olayıdır. Mağara ashabının yaşadıkları, öldükten sonra dirilişin hak olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Hazret-i İsa (as) geldiğinde Anadolu ve bu günkü İsrail ve Filistin toprakları da dâhil Orta Doğu bölgesinin bir kısmına, Roma İmparatorluğu hâkim durumdaydı. Romalılar putperest bir toplumdu.

Yahudiler putperest Roma idaresi altındaydılar. Putperest değillerdi, fakat sindirilmiş durumdaydılar. Hatta putperest yönetime yaranmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlardı. Hazret-i İsa’ya (as) yardımcı olacakları yerde karşı çıkmışlar, ona inanmamakla birlikte, tebliğ vazifesini yürütmesine engel olmuşlar, Roma yönetimine şikâyet üstüne şikâyet yağdırmışlardı.

Nihayet, Hazret-i İsa (as) Yahudilerce veya Romalılarca başına büyük bir musibet gelmeden Cenâb-ı Hak tarafından göğe yükseltildi. Geriye kalan 12 civarındaki inanırı gizlice Roma içlerine sızdı ve gizlice hak dinlerini yaymaya başladı. Kendilerine havarî de denilen bu inananlar, gittikleri her yeri, mağaraları, gizli bölmeleri, tenha yerleri, dağ başlarını gizli birer dershane yaptılar ve Allah’ın adını putperest Roma içinde yaymaya çalıştılar. İsevî olmanın devlete ve putperestliğe ihanet sayıldığı, suç addedildiği ve çok sıkı takiplerle yakalananların ateş ocaklarında yakıldığı, kaynayan kazanlara atıldığı zor günlerdi. Roma yönetimi göz açtırmıyordu. İsevîler bu dönemde çok şehit verdiler.

Mekke dönemi sıkıntılarını yaşayan Habbab bin Eret (ra) der ki: “Müşriklerden çok zorluklarla karşılaşıyorduk. Bir gün, halimizden Resûlullah’a (asm) şikâyet ettik.

“Bizim için yardım istemez misiniz? Bizim için duâ etmez misiniz?” dedik.

Resûl-i Ekrem (asm) buyurdu ki:

“Sizden evvelki ümmetlerden mü’min bir adam tutularak kendisi için açılan çukura konulurdu. Sonra bir testere getirilir ve başı biçilir, iki parça edilirdi. Demirden tarak ile eti ve kemiği taranırdı da, bu işkence onu dininden döndürmezdi. Allah’a and olsun ki, Allah İslâm dînini tamamlayacaktır... Siz acele ediyorsunuz.”2

Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiği bu sıkıntıların bir bölümünü ilk hakikî İsevîler yaşadılar. Fakat bu sıkıntılar gizli de olsa meyvesini vermeye başlamış, Allah’ın adı ve dîni putperestler içinde gizlice yayılma istidâdı göstermişti. Öyle ki, hükümdarın yakın çevresi içinde bile Hazret-i İsa’nın (as) tevhîd dînine gizlice girenler vardı.

İşte o dönem. Hazret-i İsa’dan (as) sonraki ilk ellili yıllar. İçlerinde putperest hükümdarın vezirleri veya hükümdara yakın kimselerin de bulunduğu Hazret-i İsa’ya (as) mensup bir grup genç, hükümdarın zulmünden kaçıp bir mağaraya sığındılar. Niyetleri öyle üç yüz sene falan kalmak değildi. Belki sadece bir tehlikeyi savmak için mağaraya girmişlerdi. Yanlarında bir de köpekleri vardı. Fakat zalim hükümdarın askerleri mağaranın kapısını örerek onları içeride ölüme terk ettiler.

Yarın inşallah devam edelim.

Dipnotlar:

1- Kehf Sûresi, 18/21

2- Riyâzu’s-Sâlihîn, 41

19.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.11.2006) - Şifa âyetleri ve şifa duâları

  (22.11.2006) - Namazla dirilelim

  (21.11.2006) - Ashab-ı Kehf’ten günümüze- 2

  (20.11.2006) - Yardım ve iyilikte sınır yoktur

  (19.11.2006) - Ashab-ı Kehf’ten günümüze-1

  (18.11.2006) - Ölümü nimet görmeli

  (17.11.2006) - Oruç ve abdestli bulunmanın fazileti

  (16.11.2006) - Hiç duâ bilmeyen nasıl namaz kılar?

  (15.11.2006) - Seher vakitlerinde gözyaşı dökmek

  (14.11.2006) - Tövbe ve rızık

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004