Risâle-i Nur; psikoloji tekniği hakkında detaylı bilgiler sunan; müstakil bir psikoloji, pedagoji veya sâir ilim dallarından herhangi birisine tahsis edilmiş eser değil. Diğer ilim dallarında olduğu gibi psikolojinin de bütün verilerini kullanır. İnsana öyle bir bakış açısı verir ki; insan psikolojinin esaslarını kavrar. Brezilyalı rûh hekimi Cecilia Marton Moreria, “Risâle-i Nur’la ruhî hastalıklarımızı iyileştirebiliriz. Psikolojik ihtiyaçlarımıza, şüphelerimize onda cevaplar bulabiliriz”1 tesbitinde bulunur. Bediüzzaman Said Nursî, Batı kültürünün ürünü psikolojisinden çok daha kapsamlı, derin yaklaşımlar sergiler. Çünkü, “Batı medeniyetinin hedefi, nefsî arzuları kolaylaştırıp tatmin etmek” olduğundan psikoloji kültüründe, “nefs” kavramına rastlanmaz. Bedenden ayrı bir rûh kavramı, ölümden sonra rûhun yaşayıp yaşamadığı gibi mevzular da psikolojinin ilgi alanının dışına itilmiş. Ki, insanın psikolojisini etkileyen asıl unsur bunlar.
Batı kültürünün psikolojisi, nefsi değil; psiko-fizyolojik tepkileri inceler. Dolayısıyla parapsikoloji, her ne kadar insanın metafizik boyutunu ele alıyorsa da; tam olarak rûhu incelemiyor. Durugörü, telepati, telekinezi gibi disiplinler psikolojik değil, psişik; yâni, psiko-fizyolojiktir. Dolayısıyla Batı kültürünün ürünü psikolojide rûh, mânâ, duygu mekanizması nâmına ciddî veri yoktur. Bunun sebeplerinden birisi dinin; metafizik, mâneviyat alanında kabul edilmesiydi. Dünya çapında bir psikolog, pedagog terbiyegerde (eğitimci), rûhiyatçı (psikolog) ahlâkçı ve sosyal bilimci olan Bediüzzaman; rûh/duygu, zihin; ve Batının tanımadığı, görmezlikten geldiği “nefsi” bütün yönleriyle ele alır, tahlil eder. Müsbet duygularımız ve enerji boyutları nasıl yüceltilir, yükseltilir, yönlendirilir; menfîleri mecraına nasıl oturtulur? Duygu sapmalarının sebepleri nelerdir? Hangi inanç ve davranış biçimi, nasıl bir sonuç doğurur? Bu ve benzeri meseleleri analiz ederken sadece nazariyatta (teoride) bırakmaz; olumlu haslet ve olumsuz hisleri kanalize edip yer, zaman ve ölçüsünde kullanma san'atını da eğitim ve öğretiminin ana gayesi yaparak bizzat pratiğe dökme yollarını gösterir. Diğer bir ifadeyle; “ulvî-behimî, pozitif-negatif” gibi zıt duyguları dengelemenin yollarını gösterir. İmânın, olumlu düşünmenin, güzel görmenin insana bahşettiği güzellikleri; inançsızlığın, inkârın, olumsuz bakışın verdiği dehşetli üzüntü ve karamsarlığı aklı, kalbi, nefsi ikna ederek gözler önüne serer.2
Risâle-i Nur ve psikolojiyle ilgili özetle dikkate sunmak istediğimiz diğer bir husus şudur: Bütün müsbet/olumlu, menfî/negatif duygu, haslet ve davranışlarımızın psikolojik sebeplerini; sonuçlarını tahlil ederek gözümüzün önüne sererek yüce, ulvî pozitif duygularımızı nasıl geliştireceğimizi; olumsuzlarını nasıl kanalize edip törpüleyeceğimizi öğretir. Psikoloji henüz bitkileri incelemeye geçmedi! Bediüzzaman, bitkilerin, hattâ unsurların ve donuk/camid varlıkların psikolojilerini bile inceler; atom, hücre, bulut, yağmur, rüzgâr, eşcar (ağaç), toprak, tohum, su, güneş ve sâir unsurlar arasındaki dayanışma, alışveriş, yardımlaşma yönlerini gayet berrak bir üslupla ortaya koyar.
Risâle-i Nur; baştan aşağı rûh/duygu, zihin, zekâ, bireysel gelişim, yâni, psikoloji teknikleri öğretisidir. Hemen her paragrafına psiko-fizyo-sosyal bir sır, incelik, bir prensip serpiştirildiğini söylemek asla mübalâğa değil. Zîrâ, o, yalnız basit bir tahribâtı, küçük bir evi tâmir etmiyor. Bütün insanlığı ilgilendiren genel bir tahribâtı ve İslâmiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir kaleyi tâmir ediyor. Yalnız özel bir kalbi ve has bir vicdânı düzeltmeye çalışmıyor. Bin seneden beri biriktirilen bozucu felsefik akım ve cereyanlarla dehşetli yaralanan insanlığa ait genel bir kalbi ve düşünceleri tamir ediyor. Herkesin ve özellikle inançlı halk tabakasının dayanak noktası İslâmî esaslar, düşünceler, hüküm ve ibâdetlerin kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan genel vicdânın geniş yaralarını Kur’ân’ın mu’cizeleriyle ve îmânın ilâçlarıyla tedâvi etmeye çalışıyor.3
Dipnotlar: 1- Yeni Asya, 23 Mart 2000.; 2- Hutbe-i Şâmiye, s. 16-18.; 3- Kastamonu Lâhikası, s. 28.
26.11.2006
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|