İnsan beden, vücut, madde yönünden zayıf yaratılmış, ama ruh/duygu açısından neredeyse sonsuz bir potansiyel güce sahip kılınmıştır! Bu gücü fark edip yükseltme ve yönlendirebilme oranında imanını yükseltebilir ve normal gücünün üstünde işlere damga vurur.
Ruh ve dimağımız manyetik etki, telkin, manevî mesajlara hayvanlardan çok daha duyarlı. Bütün enerji boyutlarını, bütün san'at türlerini potansiyel yetenek ve kabiliyeti çekirdek olarak taşır. Hayvanlar bu duyarlılıklarını “İlâhî sevk,” insan ise “hür irade”yle îfâ edebilir. Çünkü “imtihan”a tabidir. Dolayısıyla bu yöndeki gücünü ancak arzu, istek, irade ve düşünceleriyle ortaya çıkarabilir.
Zaten ruhî gücümüzü azamî/maksimum derecede kullanmayız. Yalnızca yüzde 20’siyle yetiniriz.1 Beynimizin, akıl, kalp, hafıza, idrak, şuur melekeleri dâhil sair kabiliyetlerimizin kapasitelerini yükseltmek, artırmak ve yönlendirmek elimizde. Nefsimizi terbiye edip ruhumuzu kemâle erdirebildiğimize göre, ruhumuzun parçaları olan akıl, hafıza, zekâ ve sair duygularımızı da mükemmelleştirebiliriz.
İşte, potansiyel yeteneklerini geliştirip ruhî duyarlılıklarını arttırmayı başaranlar, iman güçlerini fevkalâde yükseltebilirler. Aynı zamanda bunlara velâyet ve kerâmet yolu açılır.
İman, bir ışın/ışık gibi, vicdanın iç yüzünü tamamıyla ışıklandırır. Böylece insan kalbinde öyle bir ruhî, manyetik enerji, güç meydana gelir ki, o kuvvetle her felâkete, her hadiseye karşı direnç gösterilebilir. Ve öyle bir genişlik kazanılır ki, geçmiş ve gelecek zamanları yutabilir.2
Ruh/duygularımızın antenlerini İlâhî hakikatlere çevirmemiz, fıtrî kanunlar kanalıyla bağlantıya geçmemiz gerekmektedir. Formülümüz gayet basittir:
• Eğer ruhumuzu keşfeder, duygularımızı tanırsak;
• Bilgi hazinemizin kapasitesini arttırır, kendimizi iman hakikatlerine motive edebilirsek;
• Düşüncelerimizi bir noktaya odaklaştırır, konsantre olabilirsek;
• Ruh gücümüz, biyomanyetik alan ve beden enerjileri arasında ilgiyi kurabilirsek;
• Potansiyel halinde ruhumuza yerleştirilen duygu, yetenek, biyo-psiko-fizyo-elektro-manyetik güçlerimizi zikir, fikir, şükür, eğitim ve terbiye ile tekâmül ettirebilir, ortaya çıkarabilir ve geliştirebilirsek;
İmanımızı fevkalâde yükseltebilir, güçlendirebiliriz.
Dipnotlar:
1- Prof. Songar, Beynimiz ve Sinirlerimiz, s. 26.; 2- İşârâtü’l-İ’câz, s. 45.
14.11.2006
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|