Amerikan dış politikasını tayin eden yeni eksenin Baba Bush takımı ile Blair olduğu giderek vuzuha kavuşuyor. Irak ve Filistin’le alakalı olarak iki tarafın tezleri de birbirine yakın. Baba Bush’un takımı ile Blair ara seçim yenilgisinden sonra dış politikada vaziyete el koymuş durumdalar. Bununla birlikte Baba Bush’un takımının oğul Bush’un iktidarını kurtarıp kurtarmaya yetip yetmeyeceği tartışmalı bir konu.
Son günlerde Baker-Hamilton Komisyonu’nun öneri veya reçeteleriyle Blair’in öneri ve reçetelerinin aşağı yukarı birbirini tamamladığı görülüyor. İki taraf da silaha değil müzakerelere ve diplomasiye şans tanınması gerektiğini vazediyor. Blair, Baker-Hamilton komisyonu üyelerinin oğul Bush ile görüşmesi sırasında dış politikaya dair önemli ve tarihi bir konuşma yapıyordu. Oğul Bush yönetimi için yeni bir strateji ve yol haritası belirlemeye çalışan Baker-Hamilton Komisyonu oğul Bush’la görüşmesinden maada Blair’in ifade ve görüşlerine de başvurdular. Blair’in konuşmasında altı çizilecek önemli hususlar var. Bunlardan birisi de, Blair’in herşeye rağmen İngiliz politikalarının Amerikan angajmanını savunması. Ama öbür taraftan Neoconlardan farklı olarak bölge meselelerinin çözülmesi için İran ve Suriye’ye zeytin dalı uzatılması gerektiğini ifade ediyor ve durumu kurtarmak için bunun da yetmeyeceğini ve Filistin-İsrail barışının da behemehal kotarılması gerektiğini belirtiyor. Aslında bugüne kadar Blair Bush’un arkasında savrulmakla istemediği ve inanmadığı politikaların arkasına düşmüştü. Bugün Amerikalı Demokratların da çizgisi olan Üçüncü Yol teorisine inanıyordu. Ama realizm rüzgarları onu Bush’un yedeğine atmıştı. Hem ağlarım hem giderim diyerekten zıt eğilimler arasında cambazlık yapmıştı.
Bununla birlikte Irak Savaşı öncesinde Arap-İslâm ve muhalif kamuoylarını yumuşatmak için Filistin meselesinin çözülmesini istemişti ama buna Şaron engel olmuştu. Henüz Arafat yaşarken Şaron neredeyse Londra’ya Filistinli delegelerin gönderilmesine bile izin vermemişti. 2006’da, HAMAS hükümetinin tanınmasına yönelik manevralarıyla da aynı arayışına bir kez daha tanık olduk. Blair aslında ortayı yumuşatmak için hep zemin yoklamış ama Washington’da karşısında Neocon şahinleri İsrail’de de Şaron ve avenelerini bulmuştu.
***
Filistin halkına uygulanan ambargo ile siyasi ilkeleri arasında kalan HAMAS bir yıl içinde edindiği artı siyasi tecrübesiyle birlikte daha olgun bir aşamaya gelmiştir. Kırılma noktasındaki Amerikan siyasetine paralel olarak yeni bir milli birlik hükümetinin kurulması noktasında yapıcı bir rol oynamıştır. İsmail Haniye Filistin halkının daha fazla ceza ve yıkım görmemesi için makamından feragatta bulunmuştur. Doğrusu da budur. Bu ortamda ve kırılgan zeminde Arap Birliği de ön izin almadan fiili durumdan yararlanarak Filistin’e uyguladığı ambargoyu askıya almıştır.
Bush yönetiminin ara seçimlerde aldığı yenilginin çok yönlü netice ve yansımalarından birisi budur. Bush yönetiminin yenilgisinden sonra kartlar ve kadrolar yeniden karılıyor. Bu süreçte genel eğilimi en fazla Baba Bush’un kadrosuyla Blair belirliyor. Daha Amerikan seçimleri yapılmadan Blair Suriye’nin bölgede yapıcı bir rol oynayabileceğini söyleyerek eleştiriler pahasına Şam’a özel temsilcisi Sir Nigel Sheinwald’ı yollamıştı. Ziyaret pek de başarılı geçmemişti. Ama bu sondajlar genel eğilimi belirleme açısından etkili oldu.
Pentagon’un başına atanan Gates’in bile İran’a açılma ve onunla temas konusunda ikna olduğu ifade ediliyor. Brzezinski oğul Bush’un 6 yıl içinde en akıllı atamasının Gates olduğunu söylüyor. Irak’ta şiddeti kontrol etmek amacıyla gerek Blair gerekse Baker-Hamilton Komisyonu Suriye ve İran’la müzakerelere sıcak bakıyor. İran’a saldırı ve darbe konusunda Cheney’in yalnız kaldığı ifade ediliyor. Pentagon-Hariciye çekişmesinde Gates’in Rice’ın ağırlığını ve kefesini güçlendirdiği de bir gerçek. İran ve Suriye’yi izole etmek isteyenler izole oldular ve tecrit edildiler. Gates’in atanması karşı kutbu alabildiğince güçlendirdi. Bununla birlikte, Cheney’in rolü ise tamamen bitmiş değil. Hatta bu bağlamda, köşeye sıkıştırılmış yaralı ayının daha da tehlikeli olabileceği söyleniyor.
***
Yenilgi sonrası dönemin mimarlarından olan Baba Bush’un kıdemli adamlarından Brent Scowcroft yeni dönemle birlikte tek taraflı müdahalecilik (unilateral interventionism) döneminin de kapandığına işaret ediyor. Eğilim o yönde gelişiyor ama yine de bu politikanın geleceğini, İran’ın nükleer programı belirleyecektir.
14.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|