Saddam’ın idam cezasına çarptırılmasından iki gün sonra Bush’un ara seçimlerde yenilmesi ve Rumsfeld’in ipinin çekilmesi kaderin bir cilvesi ve ihkak-ı hak olsa gerek. Saddam’dan sonra Rumsfeld’in ipinin çekilmesi de gizli, ama gecikmez adaletin bir tecellisi, temsili göstergesidir. Allah imhal eder, ama asla ihmal etmez.
Saddam oyununun veya manipülasyonunun bu defa ara seçimlerde tutmaması ve ters tepmesi amiyane tabirle her zaman ‘Kedi kaymak yemez’ sözünü hatırlattı. Kaderin bir cilvesi veya manipülatörlere iyi bir oyunu bu. Artık Irak’ın ve Saddam’ın veya Bin Ladin’in manipülasyon olarak kullanıldığı dönem bitti. Tutmuyor. Son kullanım tarihi de geçti. Ne olursa olsun her şeyin bir kullanma tarihi vardır. Bir iş haddini aştığında tersine döner. Güç zaafa, zaaf da güce inkılap eder. Sadece havyarla yaşanmayacağı gibi zaferler de sadece oyunlarla kazanılamaz. Zor oyunu bozar. Bu yenilgi Bush yönetiminin tepetaklak olmasıdır.
Tarih Saddam ve Rumsfeld sayfalarını dürüyor. Bundan sonra sıra onları yargılayanlara veya sahte yargıçlara gelecek. Ara seçimlerle birlikte Bush topal ördeğe dönerken altı da iyice boşalmıştır. Önce gemiyi fareler terk eder misalinde olduğu gibi Neoconlar ve şahinler olarak bilinen Perle, David Frum gibiler Bush’u ilk terk edenler oldu. Bush ise her ne pahasına olursa olsun Rumsfeld’i taşıyordu. Zira, Rumsfeld kilit öneme haiz bir kişilik. Soğuk Savaş döneminin kapanmasından sonraki belirsiz dönemin karakutusu. Yeni dönemin de başarısız mimarı. Saddam’la birlikte Soğuk Savaş sonrasının mimarı oldu. Daha doğrusu Saddam’ın gizli ortağı mesabesindeydi. Rumsfeld Savunma Bakanlığı politikalarını en geniş hedeflerine ulaştırdı ve en geniş çerçevesine oturttu. Askerî bir mühendis olarak Amerikan askerî kompleksini Soğuk Savaş döneminden 11 Eylül sonrasına taşıdı, adapte etti.
Irak bu yeni politikada veya Yeni Amerikan Yüzyılı politikasında bir anahtar ve maymuncuk idi, araç idi. SSCB’nin sahneden çekilmesi ve Irak’ın Kuveyt’ten atılmasıyla birlikte Soğuk Savaş ABD’nin galibiyetiyle bitti. 10 yıllık ara dönemden sonra Ground Zero’da Amerikan Yüzyılının yeni anıtı dikilmek isteniyordu. Bu nokta yeni bir “take-off” veya start noktası idi. Ama Rumsfeld kalkış noktasının bitiş noktası olabileceğini nereden bilebilirdi ki! Zavallı!
***
Bush Rumsfeld’i sonuna kadar korumak istiyordu. Hatta eşinin bile Rumsfeld’i istemediği biliniyordu. Scawcroft, Neoconları istemiyordu, Laura ise Rumsfeld’i. Aslında askerî teorisyen veya mühendis olmasına rağmen Rumsfeld başta olmak üzere hepsi acemi asker veya acemi çaylak ve asker kaçaklarıydı. Walker Bush da dahil. Başta onlara destek veren Antony Zınni gibi asker kökenliler ve generaller süreçte ne kadar tabansız olduklarını fark ettiklerinde çark etmişlerdi.
Aslında askerler ne savaşı, ne de başlarındaki Rumsfeld’i istiyorlardı. Askerler ve diplomatlar Bush yönetimine kaç manifesto vermişlerdi. Sayısı bile unutuldu. Zınni gibiler Neoconlar yüzünden gemiyi terk etmişlerdi. Ama Neoconlar da tepkisini çektikleri Zınni gibileri izlediler. Tarihin garabeti bu olsa gerek.
Saddam Bush’lardan iki kere darbe yedi. Saddam’ın kararından sonra ise Bush iki darbe birden aldı. Hürriyet gazetesinin ifadesiyle Bush bir günde iki ağır darbe aldı. Oyun kuranlar da oyuna gelenler de böylece tarih sahnesinden silindiler. Rumsfeld’in bitişi Pentagon’un bitişidir. Bunun bir ikinci anlamı, ABD’nin Ortadoğu’daki askerî politikaları iflas etmiştir. Önce BOP bitti ardından da bütün Pentagon politikaları iflas etti. ‘Başkan’ın bütün adamları’ tekerlemesinde olduğu gibi 11 Eylül sonrası bütün politikalar güme gitti. Şimdi Bush rejimi enkaz altında. Bush’un elinde kakafonik isimlerden kala kala Rice ile Rumsfeld kalmıştır. AP’nin analizinde de belirtildiği gibi ara seçimleri Demokratların kazanması Bush politikalarının iflası demektir.
***
Normon Solomon’un yazdığı gibi (Common Dreams News Center 7 Kasım / Jordon Times, 8 Kasım) Rumsfeld Saddam’ın gizli işbirlikçisi ve ortağı idi. İran’a karşı Irak’la ilişkilerin mimarı Reagan namına Rumsfeld olduğu gibi, yine Bush namına Irak’ın yıkılması politikalarının kurucusu ve uygulayacısı o olmuştur. Rumsfeld, Reagan döneminde iki defa Saddam’la özel elçi sıfatıyla bir araya gelmiştir. Rumsfeld’in Aralık 1983’teki ziyaretinden 11 ay sonra Irak ile ABD arasında tam diplomatik ilişkiler yeniden kurulmuştur. Ne gariptir ki, bu Rumsfeld’in ipinin çekildiği ve istifa etmek zorunda kaldığı veya daha galiz bir tabirle kovulduğu ayın yıldönümüne denk gelmiştir.
Saddam bilahare ABD’den aldığı Bell 214ST helikopterlerini Kürt bölgelerine kimyasal gaz atmak için kullanmıştır. Tarih failiyle mefulüyle toptan hepsinin defterini dürüyor. Kanlı ve karanlık bir tarih sayfası da böylece kapanıyor. İniş trendinin son fasılları da bitmek üzere, finale az kaldı.
10.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|