Şahane bir ev yaptırabilecek malzemelere veya imkânlara sahip olduğu halde yaptırmayıp evsiz barksız kalan veya evinin bahçesinden leziz bir kaynak suyu fışkırdığı halde içmeyip susuzluktan kıvranan bir kimse hayal edebiliyor musunuz?
Vücuduna zararı olduğunu kesin olarak bildiği halde onları yiyip içmeye devam eden bir doktoru nasıl karşılarsınız?
Bunlar bize kendisi etrafını aydınlattığı halde tükenmekte olan mum, başkalarının söküklerini diktiği halde kendisine faydası olmayan iğne ve nihayet anlattıkları, öğrettikleri çok faydalı olduğu halde kendisi uygulamayan, başkalarını zararlarından sakındırdığı halde kendisi sakınmayan, kendisini göz göre göre tehlikeye atan kimseleri hatırlatır.
Bildiklerini, anlattıklarını, yazıp çizdiklerini uygulamayan âlimler de aynı durumdadır. Böyleleri kendilerini maddeten ve mânen, dünyada ve ahirette tehlikeye atmaktadırlar.
Faydası olmayan ilmi, Allah yolunda harcanmayan hazineye benzetir1 Peygamberimiz (asm).
Ne kendisine, ne de başkalarına faydası olmayan ilim ancak felâket getirir. Fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınan2 Allah Resûlünün (asm) duâlarından birisi şuydu: “Allah’ım, öğrettiğin ilimden beni faydalandır. Faydalanacağım şeyleri bana öğret. İlmimi arttır.”3
İlmin bir şerefi, değeri, izzeti, onuru vardır. Onun hakkını vermeyenler altını, elması kıymetini bilmeyip sokağa fırlatan çocuklara benzerler.
Bunlar ilmin izzetini ayaklar altına alır, itibarlı insanların yanında şeref ve değerlerini düşürürler. Ağırlıklarını yitiren böyle insanlara kimse kıymet vermez.
Esen rüzgâra göre yol ve yön değiştiren sözde ilim adamları hak ve hakikatin katilleridirler. Allah Resûlü (asm) kötü alimlerin Cehennemin köprüleri4 olduklarını bildirir. Kıyamet Günü azabı en şiddetli olanlar, ilmi ne kendisine ve ne de başkalarına fayda vermeyen âlimlerdir.5
Yine bir hadis-i şeriften öğrendiğimize göre Cennetlik bir grup, Cehennemlik bir gruba gelirler. Derler ki: “Size ne oldu da Cehenneme girdiniz. Halbuki biz sizden öğrendiklerimizi uygulayarak Cennete girdik.”
“Doğru” derler onlar. “Biz sadece söylüyorduk, ama söylediklerimizi yaşayanlardan değildik.”6
Dipnotlar:
1- Müsned, 2:499.
2- Müslim, Zikir: 73; Ebû Davud, Vitir: 32.
3- İbni Mâce, Mukaddime: 23.
4- Keşfü’l-Hafa, 2:1743.
5- A.g.e., 1:376.
6- et-Tergib, 1:125-127.
10.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|