Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Su baskınları ve biz



Diyarbakır, Şanlıurfa ve Şırnak’ta meydana gelen su baskınlarında 22 kişinin ölümü, 25 kişinin kaybolması, 1 kişinin yaralı, çok sayıda hayvanın da telef olması ülkeyi sarstı.

Merkezi Elazığ’da bulunan Güneydoğu Anadolu Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi hemen buralara 2500 battaniye, 200 çadır, 7 seyyar mutfak ve çok sayıda personel sevk etti.

Mersin ve Antalya’da olduğu gibi İstanbul Sarıyer ve Beykoz’da da sel zararlarıyla birlikte geldi. Acziyetimizi bir kere daha anladık.

Bu tür musibetlerde bizim de payımız var mı? Kendimizi sorgulamaya ne dersiniz?

Eğer biz yerleşim sahalarını planlı, programlı, düzenli, şehircilik anlayışına uygun bir tarzda yapsaydık bu kadar zarara uğrar mıydık? Dere kenarlarına ev yapıyor, su logarlarını gerekli genişlikte koymuyorsak kabahat kimin? Bunda, dere kenarlarına gecekondu konduranların olduğu kadar buna göz yuman ilgililerin de suçu yok mu?

Gerekenleri yapsak, gereken tedbirleri alsak daha az bir zararla atlatmaz mıydık?

Diyebiliriz ki kusur, hata, ihmal ve yanlışlıklarımızın faturasını ödüyoruz. Hem de kat kat fazlasıyla.

Allah’ın tabiat kanunları denilen tekvinî, bir de dinle ilgili teşriî kanunları var. Şehircilik, imar, iskân gibi konularda tekvini kanunlar, esaslar belli. Onlara eksiksiz uymak lâzım.

Ama bizim, toplum olarak musibete maruz kalmayınca uyanasımız pek yok. Deprem olur, depreme karşı tedbirler gündeme gelir. Su baskınları olur, hemen eksik ve kusurlarımızı hatırlarız. Oysa dinî kanunlara uymak kadar hayat ve sağlıkla ilgili tekvinî kanunlara da uymak gerektiğini bir bilseydik, bu ihataları hiç yapar mıydık?

Özetle; gereken dersleri alırsak musibet musibet olmaktan çıkar, “Bir musibet bin nasihattan iyidir” misali ilerisi için hazırlıklı olur, bu tür musibetlerin ağına takılmaktan kurtulur veya daha az zararla atlatırız. Teselli kaynaklarımız da yok değil. Musibetin daha büyüklerini düşünüp katlanacağız. Birgün benzeri musibetlerin bizlerin de başına gelebileceğini hatırlayıp yardımlaşma ve kenetleşme içerisine gireceğiz.

Ölenlerimizin şehit, zayi olan mallarımızın sadaka hükmüne geçtiği inancıyla teselli bulacak, aslâ isyana girmeyecek, sabır ve metanetle göğüsleyecek, Allah’tan yardım dileyeceğiz.

Milletimize, musibetzede ailelere taziyet ve geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, böylesi musibetleri tekrar vermemesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.

03.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.11.2006) - Vakit öldürmek

  (01.11.2006) - Dünyadaki cennet bahçeleri

  (31.10.2006) - İnsan ne zaman helâk olur?

  (30.10.2006) - Risale-i Nur ve insanlık

  (29.10.2006) - Musibet karşısında

  (28.10.2006) - Allah rızasını kazanmak

  (27.10.2006) - Allah namına olursa

  (26.10.2006) - Tam mü’min olabilmek için

  (25.10.2006) - Bayramda kaynaşma

  (24.10.2006) - Bayram sevinci

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004