Birinci Söz’de Besmelenin sır ve hikmetlerini anlatırken Bediüzzaman Hazretleri, “Bismillah”ın İslâm nişanı ve her hayrın başı olduğunu, bütün mevcudâtın hâl diliyle Bismillâh dediklerini söyler ve konuyu şöyle bağlar: “Madem her şey mânen ‘Bismillah’ der, Allah namına Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi ‘Bismillah’ demeliyiz. Allah namına vermeliyiz. Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız”1 der.
Bu ifadeler bize, “Sevdiğini Allah için seven, sevmediğini Allah için sevmeyen, verdiğini Allah için veren, vermediğini Allah için vermeyen kimse tam bir imana sahip olmuş olur”2 hadis-i şerifini hatırlattı. Diğer bir hadis-i şerifte de en üstün amelin, sevdiğini Allah için sevmek, sevmediğini de Allah için sevmemek olduğuna dikkat çekilmektedir.3
Madem ki insanın içinde bir sevme duygusu vardır. İnsan ister istemez bir kısım şeyleri sevecektir. Leziz yiyecekleri, meyveleri; anne babamızı, evlatlarımızı, eşimizi, dost ve ahbablarımızı, enbiyâ ve evliyayı, hayatı, gençliği, baharı, güzel şeyleri, dünyayı severken de Cenâb-ı Hakkın hesabına ve Onun muhabbeti namına sevmek gerekir. “Meselâ leziz taamları, güzel meyveleri, Cenâb-ı Hakkın ihsanı ve o Rahman-ı Rahimin in’amı olduğu cihetiyle sevmek, Rahman ve Mün’im isimlerini sevmektir. Hem manevî bir şükürdür. Şu muhabbet yalnız nefis hesabına olmadığını ve Rahman namına olduğunu gösteren, meşrû dairesinde kanatkârâne kazanmak ve mütefekkirane, müteşekkirâne yemektir.”4
32. Söz’de (3. Mevkıf) yukarıda bahsi geçen hususlara gösterilecek sevginin Allah namına nasıl yapılacağı bir bir anlatılır. Meselâ hayatın Allah namına nasıl sevileceği açıklanırken, Onun bize verdiği en kıymetli; bakî hayatı kazandıracak bir sermaye, bir define, bakî kemalâtın cihazatını içinde bulunduran bir hazine cihetiyle sevmek, muhafaza etmek, Cenâb-ı Hakkın hizmetinde istihdam etmekle olacağı belirtilir.
Gençliğin letâfetini, güzelliğini, Cenâbı Hakkın lâtif, şirin, güzel bir nimeti noktai nazarından güzel görmek, sevmek; iyiye, güzele yönlendirmek Cenâb-ı Hakkın isimlerini sevmek demektir.
Dünyayı Allah hesabına sevmek ise dünyayı ahiretin bir tarlası, Esmâ-i Hüsnânın bir aynası, Cenâb-ı Hakkın mektupları, geçici bir misafirhanesi olarak görmek, nefs-i emmâre karışmadığı müddetçe Cenâb-ı Hak hesabına sevmek demektir.
Kısacası her şey Allah namına sevildiğinde güzel.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 13. 2- Tirmizî, Kıyame: 60; Ebû Davud, Sünnet: 15. 3- Ebû Davud, Sünnet: 2. 4- Sözler, s. 583.
27.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|