Hangi yer daha güvenli acep? Sıcacık yuvamızın içinde kara bulutlar dolaşır oldu. Korkudan sığındığımız ana kucağı mezar artık. Baba diye dayandığımız direğimizin töre uğruna kan akıttığı yerdeyiz.
Üçüncü sayfa haberleri artık manşetlerde. İnsanlıktan nasibini almamışların hayatımızı târ-u mâr edişleri gözler önünde ve biz seyircilere bunların hesabı sorulmayacak mı sanıyoruz?
Hemen her gün taze bir beden canına kıyarken, evden kaçanların, ensest ilişkilerin ve sürekli tecavüzlerin kol gezdiği, kapkaçcılığın moda haline geldiği bu dünyada normal giden ne var Allah aşkına?
Artık “korunaklı bir alan”ımız da olmadığına göre, potansiyel tehlikeler kol geziyor demektir. Bütün bunların kaynağına inildiğinde ortaya eğitimsizlik mi çıkacak? Hayır, artık üniversite mezunları da bu suç oranlarına dahiller. Peki maddî imkânsızlıklardan dolayı mı bu batağın içine saplandık? Hayır, o zaman “Maddî açıdan her türlü imkâna sahip olanlar neden intihar ediyor?” sorusuna cevap aramamız gerekecek.
O zaman nedir bu aile ortamındaki gerginlik, mutsuzluk, anne-baba kavgası, çocukların doyumsuzluğu, bir içi içine sığışmazlık, nedir bizim derdimiz?
“Manevî açlık” sevgili okur. Bunun adı tam olarak ve her türlü itiraza ve görmezden gelmeye rağmen ille de “manevî açlık.”
Değerlerimiz, gün geçtikçe ellerimizden kayıyor. Gençlerimiz, uyuşturucu batağına sürükleniyor, anne babalar o gece gezmesi senin, bu gece gezmesi benim dolaşmakta, sonra da “Sen ne istedin de biz vermedik yavrucum?” diye sormakta çocuklarına.
Sonuç, genç nüfus alabildiğine doldursun internet kafeleri. Sabahtan akşama kadar beyinleri uyuşsun, hiçbir şey düşünmesinler. Onlar için televizyonlarda cinsel muhtevalı sözüm ona “okul dizileri” yapılsın. Dünyalık ne varsa insanı taşlaştıran, konulsun önlerine, biz de susup kalalım, oh ne alâ memleket!
Üzerimizde oynanan oyunları bir tarafa bırakalım da, neler yapabiliriz bu gidişata bir dur demek için, bunları düşünelim!
Sadece Türkiye’nin derdi değil elbet, bu insanlıktan uzaklaşma hali. Amerika evsizleriyle meşhur olmuş bir dünya devi. Her şeye çare buluyor, fakat sayısı belirsiz evsizler için hâlâ bir sonuç yok ortada.
İkinci büyük sorun eşcinsellik ve bu eşcinsel evliliklerin yasal hale getirilmesi. Kadınlar kadınlıklarından, erkekler erkekliklerinden uzaklaştı. Fıtrata aykırı her adımda bir yok oluş prangası takıldı boyunlarına. Çünkü var olmak asıl bedende mümkündü, ne yeryüzü, ne gökyüzü ne de ikisinin arasına sığabildiler, mutlu olmak çoktan silindi defterlerinden, yüzlerine bakmak cesaret ister oldu.
Kaybolduk a dostlar, bir adresimiz bile yok gelip geçenden soracağımız. Hadi söyleyin şimdi, biz dünyanın neresine kaçalım, bu toprak bizi taşır mı, üstünde bunca pislik kol gezerken?
Gazabından rahmetine sığındığımız, hâlâ bize ekmek ve su verdiğin için sonsuz şükürler olsun…
13.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|