Türkiye’de gündemi takip etmek, gündemin hızına yetişmek neredeyse imkânsız hale geldi. Her gün yeni bir konu, birbiri ardına gelen tartışmalar... Bu tartışmalar arasında gözden kaçan ayrıntılar da oluyor. Mübarek Kurban Bayramında bu gözden kaçanlardan bir “demet” sunmak istedim.
İşte ilk notumuz:
Belki de Türkiye’ye böyle değerli bir insan bir daha gelmeyecektir. Yaptığı icraatlarla göreve geldiği 2003 yılından bu yana YÖK’ü hep tartışmanın göbeğinde tutan, görevi boyunca zıtlaşan Erdoğan Teziç’in son marifeti kendi bütçesi görüşülürken, yine Meclis’e gelmemek oldu. Yerine başkanvekili Prof. İsa Eşme’yi gönderdi.
Tabiî bu sürpriz değil. Çünkü Teziç, MEB, YÖK, Yurt-Kur, ÖSYM ve üniversitelerin bütçelerinin TBMM Plân ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerine de katılmamış, Komisyonda da YÖK’ü Eşme temsil etmişti. Teziç, son olarak Genel Kurul’daki 2004 yılı bütçe görüşmelerine katılmıştı.
Teziç’in şimdi de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ile başı dertte. YÖK, A.Ü. Tıp Fakültesi’nde yapılan seçimde en yüksek oyu alan dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu yerine seçime katılmayan dekan yardımcısı Prof. Dr. Erol Özdiler’i ataması üzerine başlayan tartışma toplu istifalarla yeni boyut kazandı. Bu işte işin garibi, YÖK’ün dekan olarak atadığı Prof. Erol Özdiler görevi devralmadan istifa etmesi oldu…
Milleti takmayan birisinin, milletin vekillerinin olduğu bir yeri hiç takmıyor… Günü gelir, millet onu hiç takmaz…
* * *
Sille-i millet korkusu
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça senaryolar birbir ortaya çıkarılıyor. Önce erken seçim, arkasından sine-i millet, ADD başkanlığında oluşturulan “Ulusal Birlik Hareketi Platformu” kurma çalışmaları, onun arkasından “İlk tura 367 milletvekili katılmazsa başlayamaz” tartışmaları birbiri ardına gelmeye başladı. Görünen o ki, bu senaryolar birkaç ay daha yazılmaya devam edecek.
Bu tartışmalar devam ederken, bir milletvekilinin başı sine-i milletle değil de, sille-i milletle tehlikede olduğu ortaya çıktı.
Karşılıksız çek yüzünden alacaklıları tarafından her yerde aranan CHP Denizli Milletvekili Veli Haşim Oral, çareyi koruma görevlisi istemekte bulmuş. Akşam gazetesinde yer alan habere göre, Oral’ı korumak için sivil bir polis görevlendirilmiş. Oral, TBMM’nin Çankaya, Dikmen ve Güvenlik Caddesi’ndeki nizamiye kapılarına, kendisi ile görüşmek isteyen ziyaretçileri kabul etmeyeceğini de bildirmiş.
Sine-i millet konuşulurken, asıl olanın sille-i milletin tartışılması gerektiği bu olayla bir kez daha ortaya çıktı.
***
Tutanaklardaki öküz…
TBMM’de, gerek Genel Kurul’da, gerekse komisyonlarda tutanaklar tutulur. Stenograflar milletvekillerinin ağızlarından çıkan her sözü-buna küfürler de dahil-kayıtlara alırlar. Bu konuyla ilgili son 10’ı kapsayan enteresan bir istatistik yayınlandı…
1996 yılında bu yana kadar internet ortamına da aktarılan tutanaklarda en çok konuşulan kelimeler çıkarılmış. Son 10 yılda “irtica” kelimesi 308 kayıtta yer alırken, işsizlik 2 bin 542, aşk 85, hoca 430, onur bin 387, yavşak 2, başörtüsü 329, kemer sıkma 17, rejim 670 kez yer aldı.
Burada öne çıkan kelimelerden bir demet sunmak istiyoruz. Bakalım milletvekillerimiz hangi kelimeleri en çok kullanmışlar: “İrtica 308, yolsuzluk 2 bin 491, türban 377, açlık 958, YÖK 31 bin 646, işsizlik 2 bin 542, sanayi 9 bin 727, bilgi 10 bin 840, aşk 85, darbe 670, eşek 24, öküz 30, koyun bin 282, köylü bin 720, şehirli 24, eğitim 15 bin 909, millî 20 bin 348, sağlık 12 bin 239, insan 11 bin 765, TBMM 6 bin 283, parti 17 bin 861, devlet 35 bin 970, halk 14 bin 067…”
***
Sezer’in Karnesi
AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut, cumhurbaşkanlarının karnesini çıkardı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in son 4 yılda 54 yasayı geri gönderdiğini belirten Akbulut, 1961’den itibaren bu rakamın bir rekor olduğunu bildirdi. Akbulut’un yaptığı araştırmaya göre, Kenan Evren, 26 kez veto yetkisini kullandı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise, 10 bin 150 kararnameden 362’sini iade etti. Sezer döneminde ise, 5 bin 982 kararnamenin 703’ü iade edildi. Demirel, görev süresi boyunca 14 yasayı veto etti. Demirel, Anayasa Mahkemesi’ne 4 kez iptal başvurusu yaptı. Sezer ise 16 kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Sezer’in bir çok konuda olduğu gibi, bu konuda da karnesi “rekorlarla” dolu…
Bakalım 17 Mayıs’tan sonra bu rekorlarla dolu karneyle kendine yazarlıkta mı, siyasette mi yer bulacak? Karnesinde bu kadar rekor bulanan Sezer, Köşk’ten indikten sonra halk tarafından nasıl karşılanacak? Onu da 137 gün sonra yaşayarak göreceğiz…
Sezer için şafak 137…
Not: Kurban Bayramınızı tebrik eder, bütün insanlık için hayırlar getirmesini Cenâb-ı Hak’tan dilerim. M.K.
31.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|