Malı mülkü, parayı pulu sevmeyen insan nerdeyse yok. Ama ilmi seven insan çok az.
Acaba bu paranın önemli, ilmin önemsizliğinden midir?
Hiç şüphesiz değil.
İnsan parayla hele bugünkü dünyada nerdeyse her işini görür. Açamadığı kapılar da yok değil. Onun için insan para-pul, mal ve mülkün cazibesine aşk derecesinde kapılıp gider.
Kur’ân’ın para-pul, mal-meta gibi şeylerin geçici dünya metaı olduğuna dikkat çekmesi gözlerini açması gerekirken böylelerinin umurunda bile olmaz. Ölüp gittiğinde öbür tarafta işe yarayıp yaramayacağını aklının ucuna bile getirmez. Varsa yoksa paradır, puldur her şey. Onun için yapamayacağı şey de yoktur.
İlim aşıkları da ilim için aynı aşk ve şevki hissederler. “Biz Allah’ın taksimine razıyız. Bize ilmi hasımlarımıza da malı verdi” diyen ilim şehrinin kapısı Hz. Ali malın yok olucu, ilmin ise kalıcı olduğunu, öbür tarafta da işe yarayacağını söylüyor. “Sen malı korursun, ilim ise seni korur” der. İlmin öylesine üstünlükleri vardır ki, faydalı ilmin kişi öldükten sonra da hayırla yadettireceğini söyler. İlim ebedî canlılıktır. Bilgisiz insan ölmeden önce ölmüştür. Bilgili insan ise her zaman diridir.
Malın bir araç, yükseklere çıkmak için bir asansör gibi olduğunu bilen Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman gibi büyükler her şeyin olduğu gibi malın da iyi insanların elinde iyi ve işe yarar hale geldiğini gösterirlerken, paranın pulun kulu kölesi olanlara bir serapın peşinde koşmakla ömür tükettiklerini nasıl anlatmalı acaba? Ne güzel söylemiş Bediüzzaman Hazretleri, “Seni ahirette kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fanî dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme” diye.
Para pul hayra kullanılmayıp ahirette bizi kurtarmayacaksa onun peşinde koşmanın serap peşinde koşmaktan bir farkı olabilir mi?
Acaba ilmi sevmeme ilmin değerini bilmeme, tadını alamamadan mıdır? “Okumayı hiçbir hazineye değişmem,” “Çeyrek saatlik bir okumayla bile bütün dert ve sıkıntılarımdan kurtulurum” diyen düşünürlerin sözlerine ne demeli? Sırf dünya için yaratılmadığı halde bütün gücüyle dünyaya sarılan insanlar acaba sıkıntılarını neyle izale ediyorlar?
“Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen yine ilme sarılsın” hadis-i şerifi bize çok şeyler anlatıyor aslında.
Bilgisiz yaşamayı kör, sağır ve dilsiz yaşamaya, ruhsuz bedene benzeten insanlar da işlerin bir ucundan tutuyorlar, ilme yabancı, adetâ düşman, okumaktan kaçan insanlar da. Gerçeklerin bütün açıklığıyla ortaya çıkması için Büyük Mahkemeyi mi beklememiz gerekiyor?
22.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|