“Sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zira kâinatı nağâmâtıyla [nağmeleriyle] raksa getiren hakâikın [hakikatlerin] esrârını ihtizaza veren musika-i İlâhiye hiç durmuyor, mütemadiyen güm güm eder.”1
Münazarat’ta yer alan bu satırlar bize, herşeye rağmen şevk ve gayretimizi yitirmememiz gerektiğini anlatıyor. Kâinatta İlâhî musıkî güm güm edip dururken biz nasıl kendimizi yokluk demek olan tembelliğin kucağına atabiliriz?
Şevk, insan, özellikle hizmet ehli için o kadar önemlidir ki, onu kaybeden hizmet aşk ve sevincini kaybeder. En önemli binek olan bu duyguyla hizmet ve gayret ehli hayat meydanına atılır, karşılaşacağı engelleri kolayca bir bir aşar.
“Geçen Cumartesi Düzceli arkadaşlarımızı ziyarette cıvıl cıvıl bir kadroyla karşılaştık. Çoğunluğu genç, müştak, iştiyak dolu, heyecanlı bir ekiple yüz yüzeydik.
“Devamlı bir şeyler yapma, motivasyon içinde olma, aktiviteyi muhafaza etme, hizmeti ayakta tutacak hisleri canlı ve lokomotif olabilecek çalışmaları gündemde tutma söz konusu olunca neler yapılmıyor ki?
“Düşünce hizmet olunca onun yolları da bulunuyor…”
Tırnak içindeki yukardaki satırları 23 Aralık 1997 tarihiyle kayıtlı “Hizmet esas olunca” başlığı adı altında yazmışım.
O yıllar geniş iki katlı Düzce Eğitim ve Kültür Vakıf binasında verdiğimiz seminer üzerine kaleme aldığımız makaleden bir bölüm bu. Geçen Cumartesi de Yeni Asya Vakfı Düzce Şubesi adını taşıyan yeni faaliyet binalarında üst katta bayanların televizyon ekranından takip ettikleri Toplumsal Huzurun Şifresi adındaki seminerimizi Düzceli dostlara sunarken yine cıvıl cıvıl, aşk ve şevk dolu, okuyan, araştıran, düşünen, sürekli didinen meraklı bir toplulukla beraberdik.
12 Kasım 1999 depremi sonrasında da Gölcük, İzmit ve Adapazarı’yla birlikte Düzce’ye uğramış, depremle ilgili esrarengiz olayları bizzat şahitlerinden dinlemiş, Deprem Çiçekleri isimli çalışmamızı hazırlamıştık.
Tahkikî imandan aldıkları kuvvetle depremin maddî ve manevî baskısını göğüslemiş, bir kısmı yakınlarını dar-ı bekaya yolcu etmiş, ama kuvve-i maneviye ve metanetlerni kaybetmemiş bu saygın insanlar kısa zamanda toparlanmasını bilmiş, hizmet aşk ve şevkiyle yeniden kültürel faaliyetlere koyulmuşlar.
Tebrik ediyor; ihlas, sebat, sadakat ve gayretle hizmetlerinin devamını Cenâb-ı Erhamürrahimin’den diliyorum.
Dipnotlar:
1- Münâzarât, s. 46.
18.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|