Siyasetçilerimiz de bir garip doğrusu. Her zaman tartışacak bir konu buluyorlar.
Cumhurbaşkanlığı, erken seçim, sine-i millet, lider eşleri gibi tartışma konuları son günlerdeki gündemimizi dolduruyor. İşçinin, memurun, esnafın, köylünün içler acısı durumu gözden kaçırılarak yapılan bu tartışmalar, milleti artık bezdirdi. Bir de tartışmaların seviyesi iyice düşürüldü.
Son günlerdeki tartışmada AKP’nin Kurban Bayramı dolayısıyla bilboardlar astırdığı afişlerdi… Afişlerde fonda Türk bayrağı ve Başbakanın bir resmi ile şu yazıyordu: “Kurban olam ayına yıldızına…”
***
Partilerin Salı günü Meclis’te grup toplantıları vardı. Önce Erdoğan’ı, ardından Mumcu ve Baykal’ı dinledik. Mumcu ve Baykal “afiş” konusuna girerken, Erdoğan bir gün sonrasında bu konuşmalara cevap verdi.
Mumcu afişleri eleştirirken, “Eyvallah, hepimiz kurban olalım bayrağımızın yıldızına ayına, ama istismar etmeyelim. O hepimize ait, suistimal etmeyelim, siyasallaştırmayalım. O tarihimizin, birliğimizin, geleceğimizin simgesidir. O millî varlığımızın, benliğimizin simgesidir. Bunu, bu kadar ucuz siyaset için malzeme haline getirmeyelim…” dedi.
Peşinden Baykal aynı konuda, ilgili afişlerin nerede bulunup, nerede bulunmadığını gündeme getirirken, “Afişler Türkiye’nin bir coğrafyasında var, bir coğrafyasında yok. Bir coğrafyasında kurban oluyor, bir coğrafyasında ‘aman ha’ diyor. Böyle bir tablo olabilir mi? En büyük, en vahim bölücülük bu değil mi? Bizim ihtiyacımız olan şey, afiş milliyetçiliği değildir” şeklinde eleştirisini yöneltti.
***
Bu arada bu önemli (!) konuda yapılan şu tartışmayı da anlatmadan geçmeyelim. Parlamento dışındaki muhalefet tarafından da bu tartışma “kim kafatasçı” polemiğine dönüştürüldü. Erdoğan’ın, “Biz kafatası milliyetçisi değiliz ve kafatası milliyetçiliği yapanlarla hiçbir zaman bir ve beraber olmadık “ sözüne, yıllardır “kafatasçılıkla” eleştirilen MHP içerlemiş olacak ki, cevap vermekte gecikmedi. Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, “Başbakan, kafatasçı arıyorsa, aynada kendine bakmalıdır” diyerek tartışmayı “kafatasçı” tartışmasına dönüştürmüş oldu.
***
Erdoğan, gündelik polemiklere cevap yetiştirmenin, her sataşana bir karşılık vermenin, Türkiye’ye yıllar kaybettirdiğini ifade ederken, “boş tartışmaların, ucuz polemiklerin, demokratik hazımsızlıkların parçası olmak gibi bir lükslümüz yok” dedi, ama oldukça ağır cevap vermeden de geri durmadı. Böylece, ucuz polemikleri sürdürmüş oldu…
“Bayram günlerini de şaşırmış. Tabiî Sayın Baykal, belki haberiniz olmayabilir, ama onlar bayram afişiydi. Bayram afişi Sayın Baykal, bayram afişi... Okuma-yazma bilenler zaten onun altında Kurban Bayramını kutladığımızı, yeni yılı kutladığımızı gördüler, görüyorlar. Biz orada bu kutlamayı yaptık, yoksa milletimizle bayramlaşmak için de kendilerine mi soracaktık? Oradan icazet mi alacaktık?” diye cevap verdi Başbakan…
Afişleri eleştirenleri “zavallı, şuursuz ve nasipsiz” diye nitelendirirken, konuyu mahkemeye taşıyacağını söyledi.
***
Bizde “böyle boş ve ucuz” bir tartışmaya sütunumuzu ayırdık, ama bizim niyetimiz bu tartışmaların ne kadar ucuz ve boş olduğunu göstermek adınaydı.
Muhtemel bu tartışmada diğer tartışmalarda olduğu gibi, bugünlerde bitecektir. Bakalım önümüzdeki hafta siyasetçilerimiz bütün yeteneklerini kullanıp ne gibi bir tartışma başlatacaklar. Yeni bir tartışma bekleyenlere tavsiyemiz, partilerin grup toplantılarının yapıldığı Salı gününü beklemeleridir. Aslında burada bir tartışma konusu bulmak isterdik, ama maalesef bu konuda yeteneğimiz yok. Yine iş polemikçilere düşüyor.
Haydi polemikçiler işbaşına…
14.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|