Dostumuz Ahmet Hoca bir Perşembe akşamı, “Müsaitseniz sizi bir yere götürmek istiyorum” dedi. Açıkladı, ben de, “Peki” dedim. Birlikte akşam vakti gittik. Gittiğimiz yer bir tekstil firmasıydı. Çalışmakta olan yaklaşık seksen kişiyle sohbet edecektik. Çift vardiya çalışan işçilerin bir kısmı saat 18.00’de çıkıyor, diğer kısmı da 20.00’de işbaşı yapıyordu.
Biz bu gönüllü işçilerle sohbet ettik. Saat 19.00’da sohbetimiz başladı. İştiyakla göz kırpmadan bir saat dinlediler. Memnuniyetleri simalarından okunuyordu. Ahmet Hoca her hafta onlara din, iman, namaz, niyaz, ahlâk ve faziletle ilgili bilgiler veriyormuş.
Allah’ını, peygamberini, dinini, imanını, helâli, haramı bilen insanlar hem işini sever, şevkle çalışır; hem kendileri, hem de işveren bundan memnun olur, işçiyle işveren arasında kaynaşma da sağlanmış olur. Güzel diyaloglardan güzel sonuçlar çıkar.
Gayyur insan Ahmet Hocayı ve bu işe öncülük eden işveren Mustafa Beyi tebrik ediyor, böylesi güzel örneklerin çoğalmasını temenni ediyorum.
Temiz, güzel iş ve verimli sonuç elde etmek için sadece iş eğitimi yetmez, güçlü manevî dinamiklere de ihtiyaç vardır. Morali yüksek olan işçinin verimi de artar.
Bütün mesele eğitim… Bilgiyle yükselmek… Mevlânâ, “Topraktan yaratılan Âdem (a.s.) Allah’tan ilim öğrendi. Bilgisiyle, tâ yedi kat semaya kadar bütün âlemleri aydınlattı” der.
Bilgiyle yedi kat göklere kadar yükselecek, gittiği her yeri aydınlatacak insanın, cehaletin ağına takılıp kalması hoş görülebilir mi?
İştiyak dolu işçileri de tebrik ettim. Yaptıkları işin önem ve büyüklüğünü anlatmaya çalıştım. Bilgiyle canlanan o bir saat kimbilir nerelerde, nasıl, belki de lüzumsuz, zararlı bir şekilde harcanacaktı. Böyle anlar vakti en kazançlı şekilde değerlendirmenin yollarından biriydi.
Bilgi edinme yolunda adım atma karadaki karıncalar, denizdeki balıklar ve gökteki kuşların duâ ve istiğfar ettikleri değerde bir faaliyetti. Melekler dahi onlara imrenerek bakmakta, saygı için kanatlarını yerlere sermekte, korumaları altına almakta, duâ etmekteydiler. Daha öte Allah onlara sekineyi indirmekte, yani gönül huzuru vermekte, katındaki meleklere onlardan övgüyle söz etmekteydi. İlim öğrenmek için yola çıkan Allah yolundaydı, bu yolda ölürse şehit olurdu.
Böylesine avantajları bulunan ilim öğrenme için elbette iştiyak duyulur, canla başla ona koşulurdu.
Demek ilim öğrenmek en faziletli bir iş. İnanan insanlar olarak da herkesten önce bizim işimiz.
11.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|