Allah Resûlü (asm), istişare edenin asla pişman olmayacağını,1 bir milletin istişare ettiği müddetçe asla zillete düşmeyeceğini2 bildirirken bu önemli noktalara dikkatimizi çekmiştir.
Ancak istişarenin de her şey gibi kendine göre şartları, esasları vardır. Gelişigüzel, rastgele yapılan bir fikir beyanı, konuyla ilgisi olmayan insanların ileri geri konuşmalarının meşveretle alâkası yoktur. Meşveret ciddî ve önemli bir meseledir. Uyulması gereken bir kısım esas ve prensipleri vardır. Bunlara uyulmadıkça meşveret meşveret olmaktan çıkar.
Bu esasları şöylece sıralamak mümkündür:
* Vahiyle kesin bildirilen meselelerde meşveret yapılmaz.
* İstişarede tek görüş değil, çoğunluğun görüşü hâkimdir. Nitekim Allah Resûlü (asm), Uhud Savaşı öncesi sadık rüyayla Medine’de kalıp düşmanı karşılamanın uygun olduğunu gördüğü halde, hakkında vahiy gelmediği için Ashabıyla istişare etmiş, çoğunluk düşmanı Medine dışında karşılamayı istediği için onlara uymuştu.
* İstişareye katılan herkes görüşlerini hür bir atmosferde, tamamen vicdanlarının sesini dinleyerek, hiçbir baskı altında kalmaksızın serbestçe ifade edebilmelidirler.
* İstişare edilen kişiler o konuda işin ehli olmalıdırlar. Bedir Savaşı için karargâh seçilirken bir yerde durulmuştu. Otuz üç yaşlarındaki Hubab bin Münzir, Resûlullaha bulundukları yerin vahiyle bildirilip bildirilmediğini sordu. Şahsî bir görüş neticesi olduğunu öğrenince de, Bedir kuyusu civarına yerleşmeyi, kuyuların kapatılıp müşriklerin susuzluktan zor durumda bırakılmalarının daha isabetli olacağını teklif etmiş, Resûlullah da bunu kabul etmişti.3
* Meşverette hasbîlik esas olmalı. Sadece ve sadece Allah rızası gözetilmeli. Ona katılanlar aynı ruh ve gâye etrafında toplanmış kimseler olmalı. Peşin fikir ve hükümlerden uzak kalmalı, doğruyu bulma gayreti ve azmi içerisinde olmalı. Taraftar bulmak için propaganda yapma, kulis faaliyetleri içerisine girme gibi durumlar meşveretin ruhuna ters düşer.
* Kendisiyle istişare edilen kimse güvenilir kimse olmalıdır. Bir hadis-i şerifte istişare edilen kimsenin bu özelliğine dikkat çekilerek, “Kendisiyle istişare edilen kimse emin bir kimsedir”4 buyurulmuştur.
* İstişare kararı ortak bir karardır. Şahsî görüşüne ters düşse bile herkes bu karara uymada elinden geleni yapmakla mükelleftir.
* İstişarede ortaya çıkan karar oluruna bırakılmaz. Gerçekleşmesi için azim, sebat ve tevekkülle hareket edilir ve herkes üzerine düşeni hakkıyla yapar.
Dipnotlar:
1- Mecmaü’z-Zevâid, 2:280.
2- Keşşaf, 1:332.
3- İbni Hişam, Sîre, 1-2:620.
4- Tirmizî, Zühd: 39.
04.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|