Bir sızı geldi yerleşti yüreğime.
Yeni yıla içimde sızı ile girdim.
İbrahim Tatlıses’in sesinden dinlemek isterdim ama şarkı sözleriyle yetindim.
“Ben gurbetin kucağında,
Düşe kalka yoruldum.
Bir zalimin ocağında,
Can evimden vuruldum”
Bayram sabahı Saddam Hüseyin’in idam edilirken TV’lerden yayınlanan görüntülerini izleyen birçok insan aynı duyguları yaşadı.
Oysa lânet ettiğimiz bir diktatördü o.
Ancak, bir zalimin ocağında boynuna atılan ip yaraladı bizi. Çünkü biliyoruz ki, o ip sadece Saddam’ın boynuna asılmadı. Osmanlı’dan sonra İngiliz’in attığı ip bir asır boyunca huzur vermedi kıtaya.
Açın bakın Irak’ın yatakta ölen lideri yok.
Irak’ın ilk kralı Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’dı. İngilizler, İsviçre’deki apandist ameliyatı sırasında götürdüler.
Onun oğlu Gazi ise otomobilinin frenlerinin İngiliz casusları tarafından boşaltılması sonucunda duvara çarparak öldü. Gazi Arap Birliğini sağlamak gibi tehlikeli bir işe soyunmuştu.
Kral Gazi’nin ani ölümü üzerine oğlu İkinci Faysal tahta çıkarıldı. İkinci Faysal ile Başbakanı Nuri Said Paşa Türkiye’ye yakın bir siyaset izliyorlardı. Bağdat Paktı onların zamanında kurulmuştu. Nuri Said Paşa Türkiye’ye geleceği gün General Kasım darbe yaptı. Nuri Said Paşa’yı karşılamak üzere havaalanına giden Türk heyeti darbe bilgisi üzerine geri döndü.
Kerbela Vakası’nda Hazreti Hüseyin’in evlatlarının şehit edilmesi sırasında yaşanan trajedinin bir benzeri bu kaldırıldığı hastanede hadisede yaşandı. İkinci Faysal yaralandı, ihtilalciler kaldırıldığı hastanede Kralın başında bekleyerek çırpına çırpına ölümünü seyrettiler. Osmanlı subayıyken ihanet edip, Şerif Hüseyin’in yanında yer almış birisiydi Nuri Said Paşa. Ancak Demokrat Parti döneminde Türkiye ile yakınlaşmanın mimarlarından biri olmuştu. Kral Faysal’ın çocukları yataklarında katledilip, cesetlerinin köpeklere yedirildiği anlatıldı.
Irak’ta darbe olunca bu duruma heveslenen birileri Menderes’in sonunun da cesedi Bağdat sokaklarında sürüklenen Nuri Said Paşa gibi olacağına ilişkin tehditleri Menderes’in de kulağına gitti. Adresin İsmet paşa olduğunu iyi biliyordu Menderes, Balıkesir’de darbelere meydan okuyan sert bir konuşma yaptı. Ama bölgesel güç birliğine soyunun ve Bağdat paktını kuran iki isim Bağdat’ta Nuri Said’in Türkiye’de Menderes’in akıbeti feci oldu.
Sovyet yanlısı olan General Kasım ise darbeyle geldiği iktidardan 5 yıllık iktidarı sonunda 1963 yılında bir darbe sonucu gitti. Hem makamından hem hayatından oldu. Darbeciler tarafından öldürüldü. Saddam Hüseyin de daha önce General Kasım’a karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunup, Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştı. Kasım indirilince Saddam Irak’a döndü.
General Kasım’la birlikte 58 darbesini yapan General Abdüsselam Arif bir süre sonra Kasım’ı devirdikten sonra oturduğu koltukta kuşkulu bir Helikopter kazası sonucunda yaşamını yitirince Saddam dönemi başladı.
Baas’ın ihtilalinde önce Saddam’ın hamisi ve kuzeni olan Hasan El Bekr başa getirildi. Saddam onun yardımcısıydı. 1979’da Hasan El Bekr’i önce görevinden uzaklaştırdı, sonra Saddam’ın tabancasından çıktığı söylenen kurşunla hayata veda etti. Tabutunu ise gözyaşları içinde Saddam taşıdı.
Saddam Hüseyin darağacında sallandırılan ilk lider oldu. Yeni yıla girerken, alelacele gerçekleştirilen bu idam ne oluyor?
Yeni bir stratejinin bir parçası olduğu kesin.
Peki Saddam’ı idam ederek ABD, Irak’tan çekilme takvimini yürürlüğe mi koyuyor. Irak’tan çekilmeden önce Şii ve Sünni tenceresine Saddam kanı mı doğradı?
Bu ay içerisinde en çok tartışacağımız ABD’nin Irak’tan çekilmesini öngören BakerHamilton raporu olacak. Doğru. Ama bunlar tek başına yetmez.
Peki ABD’nin İran’ı vurmasının beklendiği bir sırada İran’ın en büyük düşmanı olan Saddam’ı idam ettirerek ABD, Acemlere bir jest mi yaptı?
Vatikan dahi idamı kınarken, İran sevinçle karşılamıştı. 2007’de ABD ile İran arasında bir yakınlaşma beklenebilir mi?
Peki tam tersini düşünün. İran’ı vurmadan önce Sünnileri tahrik ederek, asıl hedefin sünni uyanışı güçlendirerek, mezhep çatışmasını güçlendirmek, kendi iç savaşıyla boğuşan Şiilerin İran konusunda etkilerini sınırlamak istenmiş olamaz mı?
Pek çok düşünülebilir ama tek şey düşünülemez. ABD bölgede olduğu sürece bu tablo daha ağırlaşacak, kardeş kavgası daha şiddetlenecek.
Birinci dünya savaşında İngilizler, kumun üzerine büyük bir ihanet ve huzursuz haritası çizip, adına Ortadoğu demişlerdi.
Şimdi ise Bush, tek renkle, tek desenli bir tablo boyası. Boyası kardeş kanından olan ve her fırçası ihanet kokan alçakça bir tablo bu.
Bunun adına da “Büyük Ortadoğu Projesi”diyor.
2007 ile birlikte Ortadoğu yeni kanlı bir sayfaya daha adım atarken, hemen yanımızda Bulgaristan ve Romanya AB’ye üye oldular.
Bulgar vatandaşlar otobüslere atlayıp Londra’ya giderken, Iraklıları kanlı yolculuklar bekliyordu.
İşte fark bu.
İşte bu yüzden oturdu içime bir sızı.
“O yana dönder beni
Bu yana dönder beni
Sağ yanımda yaram var,
Sol yana dönder beni”
Hem de en acısı Iraklı kardeşlerimin yarası….
04.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|