Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Bir iyiliğe bin sevabın hikmeti- 2



Adıyaman’dan okuyucumuz: “Yirmi Üçüncü Sözün 2. Mebhasında geçen “bir haseneyi bin yazmak...” hakikatinin sırrı ve hikmeti nedir?”

Dün kaldığımız yerden devam edelim:

Cenâb-ı Allah’ın dünyada da, âhirette de bizimle ilgili iki türlü muamelesi vardır:

1-Adaletiyle olan muamelesi. 2- Rahmetiyle, keremiyle ve lütfuyla olan muamelesi.

Meselâ, her türlü belâ ve musibetler Allah’ın adaleti gereği üzerimize gelir. Dünyada acı ve kederler, ayağımıza diken batmasından burnumuzun kanamasına kadar Allah’ın adaleti gereği meydana gelir. Kabirde azap eğer varsa, Allah’ın adaleti gereği olur. Mahşerdeki şiddet Allah’ın adaleti gereğidir. Gazab-ı İlâhî, İlâhî adaletin tecelli halidir. Cehennem Allah’ın adaletidir.

Hâlbuki Cenâb-ı Allah “Rahmetim her şeyi kaplamıştır”1 buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (asm) bu âyeti şöyle tefsîr ediyor: “Cenâb-ı Allah mahlukâtı yarattığında Arşın üstünde, yüksek katındaki bir kitaba şöyle yazdı: “Benim rahmetim gazabımı geçmiştir.”2

Nitekim kendimize ve etrafımıza şöyle insafla bir baksak göreceğiz ki: Biz mahlûkat olarak rahmetin içinde yüzüyoruz. Elimizi attığımız her şey, muradımız olan her şey, gördüğümüz her mürüvvet, her nimet, her lezzet, her neş’e, her neşe kaynağı, her sevinç, her huzur, her iyi hal, her güzel şey, her mutluluk Allah’ın rahmetinden, lütfundan, kereminden başka bir şey değildir. İçimizi ısıtan her şey, yaşama sevincimizi ateşleyen her şey Allah’ın merhametinin, şefkatinin, yumuşak huyluluğunun, sevgisinin, muhabbetinin, mükâfatının tecellisinden başka bir şey değildir.

Diğer yandan, biz hak ettiğimiz için yaratılmış değiliz. Hak ettiğimiz için bize hayat verilmiş değil. Hak ettiğimiz için canlı yapılmış, hak ettiğimiz için insan kılınmış değiliz. Eğer var kılınmışsak, eğer canlı kılınmışsak, eğer insan olarak yaratılmışsak, eğer yaşama sevincimiz verilmişse, eğer doğru bir dine inanıyor ve Yaratıcımıza doğru bir yaklaşımla yönelebiliyorsak, eğer iyilikler ve salih ameller yapabiliyorsak, eğer kötülüklerden uzak durabiliyorsak, eğer günahlarımız bağışlanıyorsa, -kendimizi sarsalım, tartalım ve itiraf edelim: Bunlar, içinde yüzdüğümüz ve bizim irâdemize sorulmadan bize verilen nimetler değil midir?- bütün bunlar Allah’ın rahmetinden, lütfundan ve kereminden başka bir şey değildir.

Bir de Cennet bekliyoruz! Oh ne âlâ? Daha beklediklerimiz çok şeyler var: Mahşerde şefaate ermek, günahlardan tamamen mağfiret olunmak, Allah’ın adâletine çarpmaktan kurtulmak, Cehennemden âzâd olmak, ebedî mutluluğa ulaşmak, sonsuzluk ülkesinde her ihtiyacımızın karşılanması, her isteğimizin yerine gelmesi, sevdiklerimize ulaşmamız, Allah’ın sonsuz güzelliğine ulaşmamız.

Peki bu dev istekler ve beklentilere karşı neler yapıyoruz? Günahlardan başka neler yapıyoruz? Azıcık bir iyiliğimiz varsa, bir ibâdetimiz varsa, bir sâlih amelimiz varsa, onu da nefs-i emmâremizin hiç farkında olmadığımız “benlik” tuzağıyla, “enaniyet” tuzağıyla, “gurur” tuzağıyla, “riyâ” tuzağıyla, “gösteriş” tuzağıyla, “gıybet” tuzağıyla, “haset” tuzağıyla, ve sâir şeytânî tuzaklarla değer olarak sıfırlıyor ve çoğu zaman eksiye geçiyoruz! Elde avuçta ne salih amel kalıyor, ne ibâdet, ne iyilik!

Bundan dolayı Cenab-ı Allah uyarıyor ki: “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, nefsindendir.”3

İşte Üstad Saîd Nursî Hazretleri Yirmi Üçüncü Sözün 2. Mebhasının 1. Nüktesinde bu âyeti tefsîr ediyor: İnsanda iki cihet vardır: Birisi yapmak, hayır ve fiil cihetidir. Diğeri yıkmak, yok etmek, şer ve yapılmak cihetidir.

Yapmak konusunda insanın eli çok kısadır. İnsan kendiliğinden bir şey yapamaz. Yapan, veren, takdir eden Cenâb-ı Hak’tır. İnsanın hiçbir iyiliği ve hiçbir salih ameli kendi öz malı değildir. İnsan iyiliklerde fâil değildir. İyilikler Allah’tandır.

Kötülük ise böyle değildir. Kötülükte fâil insandır. Yani yıkan, bozan, kıran, döken, dağıtan, günah işleyen ve kötülük yapan insandır. Nefs-i emmâre kötülük cihetinde sonsuz cinâyet işleyebilirken; iyilik cihetinde gücü ve kudreti hemen hiç yoktur. İyilik cihetinde sahip olduğu her şey Allah’ındır.

Enaniyeti, benliği, gururu bırakıp hayrı Allah’tan isteyen, şerden, yıkmaktan, kötülükten ve nefsine itimattan vazgeçen, istiğfar eden ve tam kulluğunu takınan insan ise, “Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir”4 âyetinin sırrına mazhar olur.

Netice itibariyle: İlâhî adâlet gereği; iyilik kendisinin olmadığı için iyiliğine karşılık hiç sevap alması gerekmeyen, fakat kötülüğün fâili kendisi olduğundan bir kötülüğüne karşılık bazen bin günah alması gereken insan; amel defterinde, Allah’ın fazlı, keremi ve rahmeti gereği, iyiliklerinin sevabını en az bire on, bire yetmiş, bire yedi yüz, bire yedi bin olarak buluyor. Fakat bir kötülüğüne karşılık sadece bir günah buluyor. Demek, Allah’ın fazlı, rahmeti ve keremi sadece âhirette ve mahşerde değil; dünyada günahların ve sevapların yazılması esnasında dahî adâletinin ve gazabının önüne geçiyor ve kullarının sevap ve hayır defterini daha dolu hale getiriyor.5

Dipnotlar:

1. A’râf Sûresi: 156 2. Riyâzu’s-Sâlihîn, 318 3. Nisâ Sûresi: 79 4. Furkan Sûresi: 70 5. Sözler, s. 290

04.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.01.2007) - Bir iyiliğe bin sevabın hikmeti- 1

  (02.01.2007) - Namaz borçlarımız

  (01.01.2007) - Kurban ve En’âm: Yeryüzüne indirilen nimet yumakları

  (31.12.2006) - Kurban Bayramınız mübarek olsun!

  (30.12.2006) - Arafat'ta gözyaşları

  (29.12.2006) - Nebe Sûresi’nin fazileti

  (28.12.2006) - Namaz kılmayan Cehenneme gider mi?

  (27.12.2006) - Sünnette kurban

  (26.12.2006) - Kurban Bayramına doğru

  (25.12.2006) - İnsanın diyeti hakkında

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004