Peygamberimizin duâlarından birisi şöyleydi: “Allah’ım, hastalarımıza şifalar ver. Şifa veren ancak Sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur.”
Manevî hastalıklarımız için de aynı hakikat geçerlidir. Günah kirleriyle ruhunu, kirletmiş insan bu manevî hastalığının farkında değilse, o kirlerden temizlenmesi de mümkün değildir.
Hasta hastalığını bilmezse tedavî için de bir gayrete girmez.
Mânen hasta olmuş insanlar, hastalıklarını İslâm mihengine vurmaları gerekir ki hastalıklarının farkına varabilsinler.
“Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi ittiba-ı Kur’ân’dır” diyen asrın manevî tabibi, ilâcımızın Kur’ân eczanesinde olduğunu anlatıyor.
Bütün mesele hastalığımızı bilmek, ıslâhımız için Allah’a yalvarmak, şifamız için maddeten ve mânen tedavi yoluna girmek.
Sıkıntılar içinde kıvranan adamın biri büyük gönül ehli Ebû Haris’in yanına gelir. Dert yanar ve duâ ister. O da, “Asıl sen bana duâ et” der. “Çünkü sıkıntı hâlinde yapılan duâ daha makbuldür.”
Evet, biz de mânen hastayız. Bizim de hastalıklarımızın şifası için duâmız makbuldür. Sabah, akşam, kendimiz ve ümmet-i Muhammed’in manevî hastalıklarından kurtulmamız için duâlar edeceğiz.
Ancak kavlî duâ yetmez. Fiilî duâya da ihtiyacımız var. Bu da ıslâh-ı hâl etme ve onun gayreti içinde olmakla mümkündür.
Bunun için asırları aydınlatan, bağlanıldığında maddeten ve mânen yücelten Kur’ân’ı iyi anlamak ve ona sımsıkı sarılmak gerekir. Nitekim Kur’ân da şifamızı şöyle sunuyor: “Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sım sıkı sarılın; ayrılığa düşüp dağılmayın. Bir de, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın ki, siz birbirinize düşman iken, O sizin kalplerinizi kaynaştırdı da, Onun nimeti sayesinde kardeş oluverdiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarındaydınız; Allah sizi oraya düşmekten kurtardı. Herkes Onun huzuruna döndürülecektir.”1
Bugün nisbeten ayakta isek, daha kötü durumlarda değilsek, bunun en önemli sebebi de yine bir ölçüde Kur’ân hakikatlerine bağlılığımızdır. Onu daha iyi anlayıp uygulama yoluna gidersek daha ilerde, daha güzel noktalarda olacağımız açıktır.
Bütün dertlerin ilâcı Kur’ân’dadır.
Dipnotlar:
1. Âl-i imran Sûresi: 103.
29.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|