İslâmın ahirette insanı sonsuz mutluluğa ulaştırmak için geldiği kesin. Ama bir o kadar daha kesin bir hakikat var ki o da İslâmın dünya işlerini de düzene sokmak için gönderildiği. Tâ ki insanlar dünyada da bir nev'î Cennet hayatı yaşasınlar.
Peki, dünyada Cennet hayatı nasıl yaşanır?
İşler düzenli, verimli, gönül de huzurla dolduğunda.
İslâmın bütün emir ve yasakları bunu temin etmek içindir. Peygamber ve kitaplar bu maksatla gelmişlerdir.
Onun için biz peygamberleri maddeten ve mânen insanlığı yükseltecek birer kılavuz, birer rehber olarak biliriz. Onlar bütünüyle rehber alındıklarında sadece mânen değil, maddeten de zirvelere çıkılır.
Peygamberleri diğer insanlardan ayıran önemli farklardan biri mu’cize sahibi oluşlarıdır. Allah, insanlara onları tanıtmak, farklılıklarını, önemli bir görevle gönderildiklerini göstermek için mu’cizeler vermiştir.
Mu’cize Peygamberi teyit, doğrulama anlamına gelir. O, “Beni size Allah gönderdi” der. Halk, “Peki, delilin nedir?” diye sorduklarında, meselâ, “İşte bakın, Allah tabiata koyduğu kanunlarını beni doğrulamak için değiştiriyor. Bir işaretimle ağaç kökünden sökülüp geliyor, konuşuyor, parmaklarımdan su fışkırıyor” gibi cevaplar verir.
Demek mu’cize, birinci olarak Allah’ın, peygamberinin doğruluğunu tasdikten ibarettir. Mucizede peygamberliğin ispatı söz konusudur. Tabiî mu’cizenin başka yönleri de vardır. Onu gören kişiler samîmî iseler îmana gelir, inanmayanlar seçilir, inananların îmanı kuvvetlenir.
Diğer bir önemli nokta da mu’cizenin ilim ve teknolojinin son sınırlarını çizerek gelecek nesillere kapılar açmasıdır. Yani onlara demek ister ki, “Siz de çalışıp bunların örneklerini yapın, yükselin.”
Hz. Süleyman’ın uçuş mucizesi uçma yolunu, uçak sektöründaki gelişmeleri açmıştır insanlığa. Davud Aleyhisselâm demiri balmumu gibi yoğurarak, Hz. Süleyman bakırı eriterek sanayideki gelişmelere ışık tutmuşlardır. Yine Hz. Süleyman’ın Şam’dayken Yemen’in başşehri San’a’da bulunan Belkıs’ın tahtını göz yumup açıncaya kadar getirtmesi televizyon, daha öte ışınlama olayına dikkatleri çekmekte, yapılabileceğini göstermektedir. Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi ölüme dahi bir hayat rengi verilebileceğine; kalp nakilleri ve yapay kalplere; anadan doğma körlerin gözlerini açması göz nakillerine; o günün tıp ilmince tedavisi imkânsız alaca hastalığını tedavi etmesi bugün AIDS, kanser gibi henüz tedavisi bulunamayan hastalıkların ilaçlarının bulunabileceğine işaret etmektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.*
Kısaca peygamberler mânen olduğu gibi maddeten de, dün olduğu gibi bugün de insanlığa rehberlik etmektedirler.
* Geniş bilgi için bkz: Sözler (20. Söz).
13.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|