“Türk siyasetine damga vuran İsmail Cem” diyor haber bültenlerinde.
Damga vurdu mu bilemeyiz. Ama Türk siyasetinin içindeydi denilebilir.
“Veda” şiirinde dediği gibi:
“Boşa geçmedi hayatım,
Daha fazlası olabilirdi ama,
‘Buna da şükür’ demeliyim.”
İsmail Cem ismini ilk kez TRT Genel Müdürlüğü döneminde duyuldu. Gençti.
Bülent Ecevit tarafından özerk TRT’nin başına getirildi Cem. Pek çok yeniliğe imza attığı söyleniyor... “İdeolojilerin” at koşturduğu dönemde Cem’in başkanlığındaki TRT çok tartışıldı. Yayınlar, milletten büyük reaksiyon gördü...
Dahası, 12 Nisan 1975 seçimlerinde güvenoyu alan Demirel başbakanlığındaki “Milliyetçi Cephe” hükümetinin yaptığı ilk değişikliklerden biri de TRT’den İsmail Cem’i uzaklaştırmak oldu. Yerine Nevzat Yalçıntaş atandı.
Sonraki dönemleri biliyorsunuz. 18 ve 19’uncu dönem İstanbul, 20’nci dönem DSP’den Kayseri Milletvekili seçildi. Kültür Bakanlığı yaptı. 57. hükümette Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi. 1993’te Demirel, Kâmran İnan ve Lütfi Doğan’ın rakibi olarak cumhurbaşkanlığına aday oldu.
Sonrası malûm. Bir daha toparlanamadı.
Türk siyasetinden bir politikacı daha kaydı.
Allah yakınlarına sabır ihsan etsin.
DİZİ İSİMLERİ
Kadir Çelik Objektif programında “İslâmcı basın”a kafayı takmış.
Tutmuş, stüdyo konuklarını konuyla alâkası olmayan kişileri seçmiş.
Malûm, ekranda dizi film karakterlerin isimleri “Allah’ın isimlerinden seçiliyor” demiş, gündeme getirmiştik.
Tartışma dallanıp, budaklandı.
Ama kimse meseleyi çözemedi.
Zaten Kadir Çelik’in de öyle bir derdi yok.
Meseleyi “nasıl alevlendirebilirim”in derdinde.
Eğer bir konu vuzuha kavuşturulacaksa “uzman”larla tartışılmalı değil mi?
Zekeriya Beyaz’ın bu konuyla ne ilgisi var?
Atatürkçü Düşünce Derneğinden bir temsilcisi ne anlar?
Hele, hele... Bedri Baykam konunun tamamen dışında.
Ama illa sesler yükselsin, stüdyoda sandalyeler havada uçuşsun deniyorsa, sorun yok.
Şu var ki, izleyici artık bu “tuzak tartışma”ların farkında. Kimse “tartışmacıların” ölçüsüz sözlerine kulak asmıyor.
Gelelim “İslâmcı basın” ifadesine.
Israrla bu kavramın üstünde duranlar, bilerek “bölücülük” yapıyor. Bilmeyerek yapanlar ise “akılsızlık” ediyor.
Eğer “İslâmcı basın” kavramı varsa, o halde “İslâmcı basın”ın dışındakilere ne demeli?
Lütfen kavramlar üzerinden bölücülük yapmayalım.
27.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|