Yalçın Menteş alkol sorunlarını cesurca ekranlardan açıklıyor ve alkoliklere çağrıda bulunuyor.
“İçmeyin şu mereti.”
“Alkol kullanan insan yalan söyler. Ben hep söyledim. Annemi ve oğlumu üzdüm. Onlardan bu ekranda özür diliyorum.” (Show TV)
Ardından cebinden bir köşe yazısı çıkarıyor.
Reha Muhtar’ın asistanının yazdığı bir yazıyı gösteriyor. “Benim hakkımda yazılanlara belgeli cevap vermeye geldim” diyor Menteş.
Bir başka programda “alkolü bıraktığını” söylemesine rağmen (Star), Muhtar’ın köşesinde yer alan yazıda Menteş’in alkol kullanmaya devam ettiğini ve hatta sofrada ne yediğine dair mönüyü de sıralamış yazıda.
Menteş, bu yazıya, o saatte ne yaptığını açıklayan bir uçak bileti ile cevap verdi. Biletin önlü arkalı yüzünü ekranlarda göstererek yazıyı yalanladı. Meğer uçakla annesine özür dilemeye gitmiş Menteş.
Tiyatrocu Yalçın Menteş cesur açıklamalarına devam etmeli.
Alkol yaşının 11’lere indiği şu dönemde ne kadar tehlikeli olduğunu dili döndüğünce anlatmalı.
RTÜK VE OKUR/YAZARLIK
Bilindiği gibi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun talebiyle, beş ildeki ilköğretim okullarında 2006-2007 öğretim yılında başlatılan medya okuryazarlığı dersinde birinci yarı yılın sonuna gelindi.
RTÜK, Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu yetkilileri medya okur-yazarlığı dersinin öğrenciler üzerindeki etkilerini gözlemlemek amacıyla beş ildeki ilköğretim okullarını ziyaret ederek tesbitlerde bulunmuş.
Yer, Ankara’daki Ahmet Vefik Paşa İlköğretim Okulu... Burada yapılan ziyarete Gazeteci Coşkun Aral da katıldı ve medya okuryazarlığı eğitimi alan yedinci sınıf öğrencilerinin sorularını cevaplamış.
Öğrenciler medya okuryazarlığı dersinin kendileri üzerindeki etkilerini anlatırken artık daha fazla haber izlemeye başladıklarını belirtiyor... İlginçtir.
Diyorlar ki:
“Bu dersi almaya başladıktan sonra televizyonda program ayrımı yapmaya başladım. Önceden bütün televizyon programlarını rastgele izliyordum. Artık televizyonun zararlı yanlarını gördüm ve bana bir şeyler kazandıracak programları izlemeye başladım.”
“Okuldan sonra saat 13.30’da evde oluyorum. O saatlerde garip garip programlar oluyor. Eskiden o programları izlerdim ama artık izlemiyorum.”
“Haberlerde bile ünlülerin özel hayatlarını gösteriyorlar. Bundan şikâyetçiyim. Haber bültenlerinde ülkemizi ilgilendiren çok az haber oluyor.”
Konuşmacı Coşkun Aral ise konuşmasında: “Belgeseller sadece börtü böceklerle ilgili programlar değildir. Teknolojik belgeseller var, mimarî belgeseller var. İnsanı ilgilendiren her şey belgesel olabilir. Ne yazık ki benim ülkemin insanı belgeseller konusunda ilgisiz. Tabiî ki eğlence programları, yarışmalar olacak, ama insanın yaşamını derinden etkileyen belgeseller de izlenecek. Unutmayın ki sadece tsunami belgeseli izleyen küçük bir kız çocuğu, suların çekildiğini görünce yerel otoriteleri uyararak binlerce insanın hayatını kurtarmıştır. Eğlence gerekli ama hayatın tümü eğlenceden ibaret değildir” diyor.
Sihir ve büyü konusunda da söyleyecekleri var Aral’ın:
“Sakın tatlı cadı, sihirli anne gibi şeylere inanmayın. Onlar sizleri eğlendirmek için hazırlanmış filmler. Yoksa insanın kurbağa olması, babaların köpek olması mümkün değil. Bu tür şeylere inanan insanları sizlerin uyarması lâzım. Çünkü sihir, büyü, hurafe gerçek hayatta yoktur. Televizyonda sürekli bunları izlerseniz toplumda cehalet hakim olur. Cahil insanların başına her şey gelir. Dünyanın her yerinde deprem oluyor ama eğitimli insanların burnu kanamıyor. Çünkü evlerini, binalarını deprem tehlikesine göre yapıyorlar. Yanlış bilgiler veren televizyonlar var. Bazı ülkelerde bu yüzden savaşlar çıkıyor. Cahil olmayın” diyor.
24.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|