Eğer televizyon izlerken 5 dakikanız varsa, izlememeniz işten bile değil.
“Derin Kökler” günde 5 dakika vakti olanlar için izlenebilir nitelikte bir yapım. Orijinal bir program... (TRT-2)
Sazı, sözü, mahallî oyunları ve zengin gelenekleri ekrana taşıyor.
Yok olmaya başlamış, sınırlı kalmış bölgesel geleneklerin hatırlanması, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için Anadolu’yu adım adım geziyor...
Bir gün Kırıkkale halayının son temsilcileriyle, bir gün Konya’da semazenlerle, başka bir gün ise Adana’da bir düğün evinde buluyorsunuz kendinizi. Kotaranların ellerine sağlık.
TOPLUMSAL YANGIN
RTÜK, Televizyon Yayıncıları Derneğinin işbirliğiyle “Orman Yangınlarının İzlerini Silelim” kampanyası başlatmış.
Malûm, orman yangınlarında kül olan orman arazilerini yeniden ağaçlandırmak amacıyla bu kampanyaya “start” verilmiş.
Peki, “RTÜK’le orman arazisini ağaçlandırmanın ne alâkası var?” diye soranlara Üst Kurul Başkanı Zahid Akman, böyle bir kampanya ile “ilişkilendirmenin” başta zor olabileceğini, çünkü RTÜK’ün televizyon ve radyo yayıncılığını denetlemek ve düzenlemek gibi bir görevi olduğunu belirtiyor. Daha da önemli bir sorumluluk ise, radyo ve televizyonların her türlü toplumsal olaya karşı duyarlı olmaya katkı sağlayacak hale getirilmeleri olduğu...
Ben asıl “toplumsal yangın”a gelmek istiyorum. Son günlerde artan uygunsuz haber başlıklarına..
Tecavüz, gasp ve iğrenç porno haberleri televizyon ekranlarında her akşam evlerimizde.
Küçük oğlum aynen şunları söyledi:
“Baba, okulda duydum, arkadaşlarım hep tecavüzden bahsediyor, nedir bu? Televizyonda mı gösteriliyormuş?”
Düşünebiliyor musunuz, daha ilköğretim çağındaki çocuklar, okulda önceki akşam izledikleri haberleri “analiz” etmeye çalışıyor. Bir yangının kıvılcımları okula sıçrıyor.
Haberlere biraz daha özen gösterilse iyi olmaz mı? RTÜK haberlerle ilgili tedbir alsa da , yangın büyümese.
GÖRGÜSÜZLÜK
Dil Bilimcisi Hüseyin Movit ekranda... “Dil Bilincini Nasıl Kazandırmalı” başlığı altında değerli bilgilerini paylaşıyor ekranda..
Nerede?
“Haber 7”de... Hülya Yürekli’nin programında (Gündem Dışı)...
Sohbetin tam ortasında cep telefonu çalıyor.
“Pardon” veya “özür dilerim” diyerek telefonu kapatmak yerine ne yapıyor biliyor musunuz? Telefonu açıyor... Yanlış okumadınız. Canlı yayını kesiyor, muhatabıyla cep telefonunda konuşuyor.
Yürekli şaşkınlığını gizleyemiyor, gülüyor. “Canlı yayın kazası. Şimdi bizi eleştirecekler” diyor. Ama hayır, Movit bunu duymuyor bile... Muhatabına Kanal 7’nin bir programında olduğunu, ama Şoray Uzun’un programında olmadığını anlatmaya çalışıyor. Programcının bile ismini telâffuz edemiyor...
Hüseyin Movit bildiğim kadarıyla 1990’da iki arkadaşıyla birlikte Türkçe Gönüllüleri, Dil İzleme Grubu adında bir gönüllü grup kurucusu... Medyadaki Türkçe yanlışlarını mercek altına alıyor... Gözcü gazetesinde “İğneli Fıçı” adı altında her gün yazı yazıyor.
“Dil”e verdiği özeni biraz da canlı yayında “görgü kuralları” noktasında verse fena olmayacaktı.
Cep telefonları canlı yayında kapatılır.
Hadi açık bıraktın. Bari kapat... Hadi kapatamadın bari konuşma... Hadi konuştun, bari hangi programda olduğunu bil!
Dil önemli... Ama görgü? O da dil kadar önemli...
YABAN TV
Bir beyaz eşya satan mağazanın önünden geçerken vitrinde gördüm.
Kocaman kulaklı bir köpek görüntüsü ve üstünde Yaban TV logosu...
Aklıma gelen ilk isim “Ufuk Güldemir” oldu.
Hani, Kuzey Kutbu’nda avlanırken, rahatsızlanan ve bir tedavi sonucu “kanser” olduğunu öğrenen HaberTürk’ün sahibi.
Tedavi sonrası, Türkiye’ye dönerek, kendisi hakkında yazı yazanları “dövmek”le tehdit eden patron.
Merak ediyorum Güldemir bu kanalı kurarken, “Hayvan Hakları Savunucuları” nerede?
Sokak köpekleri için yırtınan “kokona”lar bir hayvanın nasıl avlandığını izlerken acaba ne hissedecek? Tepkisini nasıl gösterecek?
12.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|