Okul tuvaletinde uyuşturucusu ‘partisi’ yapan gençlerin görüntüleri kuşkusuz devlet ricalini değil, tüm anne-babaları şok etti.
Görüntüleri izleyenler “İçlerinden biri benim çocuğum da olabilirdi” dedi.
Star televizyonunun gündeme getirdiği bu görüntüleri birçok televizyon kanalı “duyarlılık” göstererek derhal ekranlarına taşıdı.
Skandalın perde arkası da geldi.. Bunlar mezun olmuş kolej talebeleriydi.
Hangi kolej mi: TED!
Daha sonra TED Ankara Koleji Vakfı Yönetim Kurulu tarafından bir açıklama yayınladı. Şöyle diyordu: “Kolej’de uyuşturucu partisi” başlığıyla 03 Ocak 2007 tarihinde Star Televizyonunda yayınlanan, 04-05 Ocak 2007 tarihlerinde ise çeşitli basın yayın organlarında yer verilen ve Türkiye’nin gündemini meşgul eden üzücü ve tatsız habere ilişkin gerek velilerimize gerekse kamuoyuna bir açıklama yapma gereği duymuş bulunuyoruz.
“Sözkonusu haberlere yer veren çeşitli basın yayın organlarında olayın, TED Ankara Koleji’nde meydana geldiği iddialarına yer verilmiştir. Türkiye’nin en köklü ve en saygın eğitim kurumlarından biri olmanın gereği ve çocuklarımıza, velilerimize karşı duyduğumuz sorumluluk bilinciyle olaya ilişkin derhal inceleme başlatmış bulunuyoruz.
“Kurumumuzun, sözkonusu olaya ilişkin net bir inceleme ve açıklama yapabilmesi için habere konu olan görüntülerin sansürsüz olarak incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla ilgili kanaldan ve yetkili mercilerden habere konu olan görüntülerin tarafımıza iletilmesi talep edilmiştir. Görüntülerin detaylı olarak incelenmesinin neticesinde gerekli açıklama yapılacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Peki, nasıl oluyor da Türkiye’nin en saygın eğitim kurumu da olsa, böyle rezaletler yaşanıyor?
Ardından bir açıklama daha yayınlandı gazetelerde.
Yıllardır madde bağımlılarıyla uğraşan Prof. Dr. İlhan Yargıç, son birkaç yılda 18 yaş altındaki gençlerin uyuşturucu kullanımında artış olduğunu söyledi.
Uzman Danışman Jale Kerimol bir adım daha öteye gidiyor diyor ki:
“İstanbul’da uyuşturucu kullanılmayan tek bir okul var mı acaba?” (Sabah)
Gazete bir bağımlıyla röportaj yapmış.
“Lisede alkolü de uyuşturucuyu da rahatça kullanıyordum. Eroini sifonun üstünde saklıyordum. İki yıl kimse fark etmedi. ÖSS’ye bile uyuşturucu alıp girdim.”
Prof. Yargıç devam ediyor açıklamasına:
“Dikkat edin ‘şu an’ diyorum... Bugüne kadar 40’a yakın çocuk hastam oldu. Tedavi ettiğim hastaların en küçüğü 12 yaşındaydı. Bu çocukların hepsi orta ve üst sınıf ailelerin çocukları” diyor.
Uzman Jale Kerimol bir gerçeğin altını çiziyor:
“İlköğretim 6. ve 7. sınıflardan hastalarım var. Çocuklar okulda bu maddelere daha kolay ulaşıyor.” Biz ebeveynler çocuklarımızı ihmal ettikçe bunun bedelini çok pahalı ödeyeceğiz.
Bu işin şakası yok!
Kuşkusuz gençlik, değişim ve toplumda yer edinme dönemi...
Bağlı bulunduğu bir takım değerlerden kimi zaman kopma durumuna gelebilir. Misal, anne ve babasından özerk hale gelebilir, ait olmak istediği gruba takılır. Bu da kimlik kargaşasını beraberinde getirir...
Ayrıca, gençlikte farklı bir boyut kazanmaya başlayan kız-erkek ilişkileri ve bu ilişkiler içindeki bağlanma durumları, kendini kabul ettirme çabaları, çekici görünme isteği de kişinin davranışlarında rota değişikliğine sebep olabilir.
Yetişkinler için tabiî kurallar haline gelmiş şeyleri kendi süzgecinden geçirerek içselleştirmek ister. Aynı zamanda gençlik, en idealist dönemdir, bu çağda kişi her şeyi mümkün görür. Ayrıca ego sentrik (ben merkezci)’dir ve herkesin kendisi gibi düşünmesini bekler. Gereği gibi aşılırsa bu dönemin sonunda hayat felsefesi, kişisel değerler, hayatın anlam ve amacı gibi kavramlar oluşur. Uzmanlar şunu da söylüyor;
Gençlikte riskler daha kolay alınır. Çevreyi etkileme ve kendini ispatlama çabasının yanı sıra, “Bana birşey olmaz” düşüncesi hakimdir. Gelecek ve gelecekte olabilecek riskler çok uzak görülür. Misal: Alkol ya da maddenin o anda vereceği doyum ya da çevrenin baskılarından kurtulma genç için önemliyken sigaraya bağlı yıllar sonra çıkabilecek sağlık sorunlarını pek de umursamaz. Ya rol modelleri?
Eğer manevî noktada takviye almazsa, manevî önder seçmezse, geleceğini tümden karartır. Uzak gibi görünen problemler onun hayatını eritir.
Devlet kesinlikle “manevî” noktaları ihmal etmemeli. İhmal ederse ne olur?
Bu gibi haberleri daha çook haber izleriz...
09.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|