Cemiyetin maddî ve manevî bir buhrana sürüklendiği hepimizin malûmu. “Klişeleşmiş bir tesbit” gibi görünse de durum maalesef bundan ibaret. Hemen her gün, göz yaşartan, iç burkan ‘haber’lerle yüz yüze kalıyoruz.
Birbirinden ayrılmaz zincirin halkalarından biri de okullarımız. Sokak ve arkadaş ‘tehlikesi’nin yanında, okullarda yaşanan olumsuz hadiseler de aileleri haklı olarak endişelendiriyor. Tabiî ki; ‘okul, sokak ve arkadaş’lara suçu atıp kendi ‘suç’umuzu örtbas edemeyiz. Bu ve benzeri sebepler elbette etkilidir, ancak bütün bunlara rağmen ‘biz’e de büyük görev düşüyor: Doğru teşhis ve doğru tedavi.
Durumumuz; ‘iğne’sini bodrumda kaybeden; ancak ‘bahçede’ arayan Nasreddin Hoca’nın durumuna benziyor. Nasreddin Hocanın da kendisine göre haklı bir gerekçesi vardı. Çünkü bodrum karanlık, bahçe ise aydınlıktı. Aydınlıkta ‘iğne’ aramak, elbette karanlıkta iğne aramaya göre daha kolaydır; ancak böyle bir aramada ‘iğne’yi bulma imkân ve ihtimali var mı?
Yapmamız gereken şey; kaybettiğimiz değerleri, kaybettiğimiz yerlerde aramak. Bir başka ifadeyle, düştüğümüz/düşürüldüğümüz yerden kalkmak!
Madem ki sokak, arkadaş ve okul cephesinden yaralandık; o halde bu cephelerdeki yaraları tedavi etmeliyiz. Peki ne ile? Faydalı bütün diğer tedavi yollarıyla birlikte en önce ‘manevî tedavi’ yoluna müracaat ederek. Bunu bilmemek, ya da bildiği halde inkâr etmek, insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülüktür.
Gençlik ve eğitim ile ilgili konular, ‘kalıcı gündem’imiz haline geldi. Okullardaki problemlerle ilgili değerlendirme yapan Pİ Eğitim ve Öğretim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Erdoğan şöyle konuşmuş: “Aileler bilhassa 2-6 yaş arasında karakter oluşumuna dikkat edip, çocuklarının manevî duygularını mutlaka güçlendirmelidirler. Kimse yanlış adreslerde uydurma sebepler aramasın. Gerçek sebep ortadadır; maneviyat boşluğudur.”
Emniyet Genel Müdürlüğü de bu gerçeği farklı ifadelerle internet sitesinde şöyle dile getirmiş: *Çocuklarınızın meseleleriyle yakından ilgilenip, onlara yeterli zaman ayırın, şefkat ve merhamet gösterin. *Çocuklarınızı sigara ve alkolden uzak tutun, onları ikram vasıtası olarak kullanmayın. *Çocuklarınıza ahlâk bakımından iyi örnek olun. *Çocuklarınıza iyi bir terbiye verin. Onları, millî ve manevî konularda aydınlatın. *Çocuklarınızı uyuşturucu batağına yuvarlanmalarına vesile olabilecek kötü örneklerin ve özendiricilerin yuvalandığı birahane, meyhane, diskotek, kahvehane gibi yerlerden uzak tutun. *Uyuşturucuya götüren sebeplerin başında gelen alkolden uzak durmalarını ve bu kötü alışkanlığa düşmemelerini sağlayın. (Yeni Asya, 7 Ocak 2007)
“Çocuklarınıza şefkat ve merhamet gösterin, onları sigara ve alkolden uzak tutun, iyi terbiye verin, mânevî konularda aydınlatın, birahane, meyhane, diskotek gibi yerlerden uzak tutun” şeklinde özetlenebilen bu tavsiyeler aynı zamanda dinin, İslâmın tavsiyeleri değil midir? Bunu bir ‘hoca’ hutbede okusa itiraz edilir mi? Edilmez, çünkü bu tesbitler gerçeklerini ifadesi...
Netice: ‘Akıl’ için yol birdir. Problem de bellidir, çaresi de. Hepimize düşen; ‘çare’yi yanlış yerde aramamak. Bunu başarabilirsek, hep beraber sıkıntıları kolayca aşabiliriz...
08.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|