Fikih. info’dan okuyucumuz: “Ben kaza orucu için niyet ettim, yattım. Gece susadım ve saate baktım, vakit gelmemiştir diye su içtim, sabah kalktığımda imsakin su içtiğimden on dakika önce girmiş olduğunu anladım. Acaba orucum geçerli mi? Bozmak istesem kefaret orucu tutar mıyım?”
Kefaret sadece bilerek bozulan Ramazan orucu için söz konusudur. Kaza orucunda kefaret yoktur. Yanlışlıkla bozduğunuz kaza orucunuzu bir başka gün yeniden kaza edersiniz. Allah kabul etsin.
***
Cem Ergün: “Eşim boynunda Âyet-el Kürsi’nin bulunduğu altın bir kolye taşıyor. Kolyeyi tuvalete girerken ve banyo yaparken çıkarması gerektiğini söylemişler. Ya da kazağının içine koymalıymış, görünmemesi gerekiyormuş. Bu konuda siz neler söyleyebilirsiniz?”
Kur’ân’a, Kur’ân âyetlerine ve dinî muhtevalı kitap ve levhalara saygı hususunda gösterdiğimiz davranışa karşı içimizin tatmin olması, ruhumuzun yatışması ve kalben mutmain olmamız önemlidir. Vicdanımız ve akl-ı selimimiz çözer çoğu şeyi. Bir mü’min duyarlılığı ile attığımız adımdan rahatsız olmadık mı, o şey meşrudur diyebilmeliyiz. Yani yaptığımız şey hiss-i zahirîmize dokunmamalıdır. Yani amelimizi vicdanımıza sorduğumuzda, “Bu böyle olmasaydı!” değil; “Bu iyi oldu!” diyebilmeliyiz. Yani fetvayı vicdanımızdan almalıyız çoğu zaman. Bilmeliyiz ki, bir ehl-i iman olarak en iyi müftümüz vicdanımızdır.
Resûlullah Efendimiz (asm) helâya girdiği vakit mübarek parmağındaki “Muhammedü’r-Resûlullah” yazılı mührü çıkarırdı.1
Bu hadis, üzerimizde âyet yazılı her hangi bir kâğıt veya kitap varsa, helâya girmezden önce çıkarmamızın, en azından “sünnet” olduğunu bize göstermeye kâfidir. Bu sünnete riayet etmek ise, hiç şüphesiz bize sünnet sevabı kazandırır ve bizi Peygamber Efendimizin (asm) şefaatine bir adım daha yaklaştırır. Kaşında Allah yazılı yüzük için de aynı yaklaşım geçerlidir. Mümkünse cebimize koymamız, mümkün değilse en azından sağ parmağımıza aktarmamız gerekir.
Âlimler, âyet yazılı kâğıdın veya küçük Kur’ân-ı Kerim’in bir naylon veya muşamba içinde sarılmış vaziyette üzerimizde—bilhassa elbisemizin altında—bulunması halinde; çıkarmakta zorluk varsa, üzerimizde kalmasının sünnete aykırı olmayacağını bildiriyorlar.
***
The-message33 rumuzlu okuyucumuz: “Ben üniversite öğrencisiyim. Babam helâl yoldan para kazandığı halde parasını bankaya yatırıyor, ayrıca emekli maaşı var ve bana her ay para gönderiyor. Sonuçta bu paraya haram karışmış olabilir ve hatta tümü faiz parası da olabilir. Bu para bana caiz mi? Bir de nafakamı temin etmeye başladıktan sonra da babam mutlaka bana yardım etmek isteyecektir. Bu durumda içinde haram para bulunma ihtimali olan bu parayı almam caiz mi? Allah rızası için cevap verin.”
Babanızın helâl yoldan para kazanıyor olması, sizin onun size gönderdiği parayı helâl sayarak harcamanız ve bundan dolayı ona teşekkür etmeniz için yeterlidir. Onun size gönderdiği parayı ve size olan harcamalarını, kazancının helâl olanından yaptığını kabul edebilirsiniz. Dolayısıyla nafakanızı kazanıncaya kadar bu para size haram olmaz.
Fakat bu vartadan babanızı da kurtarmak için nezaket ölçüleri içinde çaba göstermeniz gerekir. Bunun için fırsat buldukça ona uygun bir üslûpla faize para yatırmanın haram olduğunu, helâl parasına haram katmamasını tavsiye etmeniz, bunun yerine elindeki parayla mümkünse küçük çaplı da olsa ticaret yapmasının daha doğru olacağını hatırlatmanız yerinde olacaktır. Belki sizin uyarılarınızla o da bu manevî kirlilikten kurtulacaktır.
Dipnot: 1- Taç, 182.
08.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|