Adeta gittiğimiz yere soğuğu da beraberimizde götürüyoruz. Önce IHH’dan Mehmet Kara kardeşimle birlikte bir Antalya turu yaptık. Ver elini Alanya ve Anamur derken soğuk bir mevsimle karşılaştık. Hatta bize, bu mevsimde Antalya’da görülmemiş soğuklara denk geldiğimizi söylemişlerdi. Sonra ertesinde Kayseriye vasıl oldum. Erciyes’in eteklerinin sakinleri Kayserililer çoktandır kara hasret gitmişler. Sabahleyin vardığımda Arapların ‘neda’ dedikleri kırağı yağmıştı. Etraf kaygan ve soğuktu. Ama kar yoktu. Akşamleyin Otelcilik Okulunda konaklamıştım. Sabahleyin kalktığımda etrafa bir göz gezdirdim geceden kar atıştırmıştı. Hava epeyce soğumuştu. Kayserililer kar hasretini gideriyorlardı.
Derken, ayağımızın tozuyla Sudan’a ve Darfur bölgesine gittik. Mehmet Kara daha Ramazan ayında Darfur’da 50 derecelik bir yalazın içinden çıkıp geldiğinden soğukla karşılaşacağına ihtimal vermemiş. Bundan dolayı yanına hiç kollu bir giyecek almamıştı. Halbuki Musi kampına vardığımızda yaşlılar battaniyenin içinde tir tir titriyorlardı. 20 yıldan beri böyle bir soğukla karşılaşmadıklarını söylüyorlardı. Hatta daha da ileri giderek: “Sizin ülkenizde böyle soğuklar olur mu?” diye de sormadan kendilerini alamıyorlardı. Gerçekten de kuru soğuk ve rüzgârların dili üzerimizi yalayarak geçiyordu. Çam uğultusuna benzer uğultular çıkarıyorlardı. Kampların dışında oyun oynayan çocukların hemen hemen hepsinin burunları akıyordu. Dureyc kampı ve diğer kamplardaki insanlar bizden öncelikli olarak battaniye ve elbise talep ediyorlardı. Daha önce Martin Lings’in Afrika ile ilgili bir kitabında bazı sufi liderlerinin gripten öldüklerini okuyunca taaccüp etmiştim. Bize göre Afrika soğukla tanışmamış bir kıt'aydı. Balta girmemiş ormanlar gibi soğuğun değmediği kıt'a tasavvuru da gerilerde kaldı. Halbuki bendeniz de en ağır soğuk algınlıklarından birisine Fas’ta yakalanmıştım. Ben de Mehmet Kara kardeşim gibi zihnimdeki Afrika tasavvurunun kurbanı olmuştum. Fas’tan önce, talebelik yıllarımda Kahire’de maruz kaldığım bir soğuk algınlığımı 6 ay süreyle üzerimden atamamış, ancak Almanya’da üstesinden gelebilmiştim. Bendeniz Şam’ın ‘dokunmaz’ soğuklarını da bilirim. Velhasıl soğukla da sıcakla da şaka olmaz.
***
Musi kampı ahalisine Türkiye’nin tabiî ki daha soğuk olduğunu söyledim. Bu ifadem onları soğuk karşısında daha da umutsuzlandırmış olmalı. ‘Sizin soğuğunuz ne ki, bizde âlâsı var, kışın sıfırın altında eksilerde yaşarız’ şeklinde korkutucu cümleler kullandım. Afrikalılar karı tanımıyorlar. En azından şimdilik. İklim değişikliği böyle giderse onların da yakında tanıyacaklarına dair bahse girebilirim. Zira BAE gibi ülkelerde turistler için sunî karlandırma olsa da gerçekten de onların yüksek mevkilerine kar yağıyor. Aralık ayının sonlarına doğru Ürdün ve havalisine kar yağmış. Elbette Kenya’nın bazı yüksek dağlarında kar eksik olmuyor. Yine de Afrikalılar karı fazla bilmiyorlar.
Şam’da Senegalli bir dostumuz vardı. Adı Sisko idi. İlk defa karı Türkiye’de görmüş ve şaşmış kalmış. O halleri hatırladıkça neşesinden geçilmiyordu. Velhasıl nereye gitmişsek soğuğu da beraberimizde götürmüştük. Gelirken uçakta Etiyopya ekibiyle veya kafilesiyle karşılaştık. Gittikleri yerler sıcakmış. Bu da tesbitimizi doğruluyor. Bize, Darfur’un bazı bölgelerinde insanların soğuktan telef olduklarını ve öldüklerini anlattılar.
***
Artık fıtrat ‘Bana bu kadar müdahale etmeyin’ diye anlayanlara uyarılar gönderiyor. Uyarı üzerine uyarılar gönderiyor. Kendisini hor kullanan insanoğluna isyan ediyor. Bu uyarılar dikkate alınmazsa on yıl içinde küresel ısınmada geri dönülemez aşamaya geleceğimiz tasavvur ediliyor. Bazıları şimdiden bu geri dönülmez eşiği aştığımızı düşünüyor. Buna nazaran, dünyanın 70-80 yıllık fizikî ömrünün kaldığını iddia ediyorlar.
Komadaki hastanın göstergeleri normal değildir bir aşağıya, bir yukarıya zıplar durur. Şimdi tabiat da öyle. Sözgelimi, Kuzey Amerika’da mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığından ötürü, ABD’nin New York kentinde ağaçlar şimdiden çiçek açmış. Kanada’nın Ontario bölgesinde de kayak merkezleri tarihinde ilk kez kapanmış. Hava sıcaklığının 28 günden bu yana mevsim normallerinin üzerinde gittiği New York’un kış sporları merkezi Catskills ve civarında kayak merkezleri de yeterli kar ve müşteri olmamasından ötürü kapanmak zorunda kalmış. Anormal hava sıcaklıklarından nasibini alan Kanada’nın Ontario bölgesinin en büyük kayak merkezi Blue Mountain da 65 yıllık tarihinde, ilk kez kapılarını müşterilerine kapatmak zorunda kalmış. Dev kış sporları merkezi, bin 300 çalışanını da işten çıkarmış. Toronto kentinde 11 derece civarında seyreden hava sıcaklığı nedeniyle bölgede, son 167 yılın en ılık Ocak ayı yaşanıyor.
Ateşlenen tabiatın vücudu alarm veriyor. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.
08.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|