İslâmiyette ruhbanlık anlayışı, Müslümanlıkta ruhban sınıfı bulunmaz. Öyle ise, tebliğ ve irşat görevini kim yerine getirecektir? Bu soru, “Kur’ân’ın ana çerçevesini çizdiği, Sünnet-i Seniyyenin açıkladığı tebliğ ve irşat metotları olan ispat, izah ve ikna üslûbunu kazanan her mü'min” şeklinde cevaplandırılacaktır. Ki;
“Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten nehyedersiniz”1 şeklinde, bu ve benzer birçok âyet ve hadiste vurgulanır. Takip edilmesi gereken üslûbun çerçevesi de, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla olan mücadeleni en güzel şekilde yap. Şüphesiz ki, Rabbin Onun yolundan sapanları en iyi bilendir; doğru yolda olanları en iyi bilen de yine Odur”2 âyetiyle çizilir. Âyette geçen “hikmet, güzel öğüt ve mücadele” tehdit, cebir, zor yolunu değil, iknâ metodunu, yumuşak üslûbu nazara verir.
Peygamberimiz (asm), “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin”3 tarzında yorumlar. İkna ve ispat; tergib, yani rağbeti arttırma; terhib, sakındırma; tebşir, müjdeleme ve korkutma da dengeli olmayı gerektirir. Hiç şüphesiz, bu hakikatlerden çıkan sonuç; iman ve İslâm esaslarını anlatmada en etkili metodlardan birisinin, ispat ve izah ederek ikna etmek olduğudur. İkna; uyma/ittiba etmede önemli rol oynar ve üç esas söz konusudur: Tebliği veren, mesajın mahiyeti ve mesajı alanın özellikleri.
Dâî/tebliğcinin, sahasında otorite, güvenilir bulunması, güzel/düzgün, hoş bir görünümü olmasının yanında en önemli özelliği şudur: Mesajı akla yatkın, ispat edilebilir, kalb ile vicdanları tatmin edebilir ve ayrıntılı bilgiyi ihtiva etmelidir.
* İtaat: Kişi, kendi arzusuyla değil de, başkalarının isteklerine göre bir davranışta bulunursa bu “itaat/boyun eğme” olur. Eğer aklına yatar, kendi isteğiyle bir davranışta bulunursa, buna da “uyma” denir. Aklî/mantıkî izâh ve ispat, kendi isteğiyle uymayı; mükâfat veya cezâlar, itaati arttırabilir.
* Benimseme/kabul etme: Kişi, bir fikri, kaideyi gerçekten inandığı için benimser, kabul eder ve o davranışa uyar.
Dipnotlar: 1- Kur’ân, Maide, 90. Yâsin, 16, 17., Mâide 99., Nur, 54.; 2- A.g.e., Nahl, 125.; 3- Buhârî, İlim: 12, Müslim, Eşribe: 70.
Taziye: Üstadın talebelerinden Hakkı Yavuztürk ile, İbrahim ve İrfan Şencan kardeşlerimizin babaları Hasip Efendiye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret, kendilerine, akraba ve dostlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.
09.01.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|