Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Aile

Kıskanç çocuklar saldırganlaşıyor

Küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanmanın, kimi zaman hayatı etkileyecek ve davranış bozukluğuna sebep olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabildiği belirtildi. Uzmanlar, konunun profesyonel bir yardım gerektirdiği uyarısında bulunuyor.

Özel Hayat Hastahanesi Psikoloğu Filiz Yakmaz, kardeş kıskançlığının, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmakta olduğunu belirtti. Yakmaz, “Çocuk o güne kadar evde kendisi ilgi ve sevgi odağıyken birden ikinci plana itilmiş gibidir. Kâbus gördüklerini, çişlerinin geldiğini bahane ederek ilgiyi kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evresine (bebeksi davranışlara) gerileme görülebilir” dedi.

Olumlu cümlelerle ilişkilerini güçlendirin

Hem gün içinde, hem de geceleri aşırı sinirli ruh haline sahip olan çocuğun, kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabileceği konusunda aileleri uyaran Yakmaz, “Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar oluşturun. İki ya da daha çok çocuğun aynı ortamı paylaşması kaçınılmaz olarak çatışma oluşturur. Kardeş kavgasına sebep olan zaman ve ilgi konusu ortadan kaldırılamayacağına göre çocuklara kavga etmeyin demek çok etkili değildir. Bunun yerine çocuklar iyi geçinme konusunda yüreklendirilmelidir. ‘Ne kadar iyi anlaşıyorsunuz’ gibi cümleler çocuğu yüreklendirir ve sizin övgünüzün hakkını vermeye yönlendirir. Ayrıca çocuğun daha çok küçükken paylaşmayı öğrenmeye başlaması kardeşi olduğunda çok fazla bocalamasını engelleyecek, paylaşamamaktan doğan çatışmaları azaltacaktır” diye konuştu.

Kıskançlığın ardında anne-baba

sevgisini kaybetme korkusu var

Yakmaz, kıskançlık duygusunu barındıran çocuklarda evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte (meselâ, okula gitmek istememe) baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebileceğini vurguladı. Ailelerin yeni bir çocuk sahibi olurken çocukların psikolojilerini de göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çizen Yakmaz, “Yeni bir kardeşin doğumu çocukta ilgi ve koruyuculuk, sıkıntı ve kıskançlık gibi çelişkili duygular yaşanmasına sebep olur. Bazı çocuklar kıskançlık duygularını açıkça ortaya koyarak kardeşine vurma, onun oyuncağını kırma, ‘ondan nefret ediyorum’ deme gibi davranışlar gösterirken, bazıları da bu duygularını bastırır ve aşırı sevgi gösterir. Bu davranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tepki görme korkusu yatar” dedi.

Yakmaz, çocukların anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü emin olamama duygusunu da yaşadıklarını belirterek şunları kaydetti: “Eğer çabalarınız bir sonuç vermiyorsa ya da çocuğunuzun yaşadığı kıskançlık duygusuyla baş edemediğinizi düşünüyorsanız zaman kaybetmeden bir uzmana başvurun.”

/ BURSA

19.01.2007


Sigaranın içerisinde yok yok

Türkiye’de başlama yaş ortalaması 10’un altına inen ve birçok hastalığın sebebi olan sigaranın içerisinde birçok zehirli madde bulunuyor.

İçerisinde kanserojen maddeleri barındıran ve zehirlerin en tehlikelileri arsenik, kadmiyum, hidrojen siyanid, toluene, amonyak ve propilen glikol bulunan sigara birçok hastalığa sebep olurken, insan hayatının kısalmasına sebep oluyor. Amasya Sabuncuoğlu Şerefeddin Devlet Hastahanesi’nden yapılan açıklamaya göre, sigaranın içerisinde bulunan maddelerden siyanidin kesinlikle öldürücü bir madde olduğu belirtilirken, bunun yanı sıra sigarada radyasyon içeren radon, füze yakıtı olan metanol, akü metali olan kadmiyum, tüp gazı olan bütan, böcek öldürücü DDT, gaz odası zehri hidrojen, siyanür, aseton, güve kovucu naftalin, fare zehri arsenik, tuvalet temizleyicisi olarak kullanılan amonyak, egzoz gazı olan karbon, nikotin ve 3 bin 885 toksit madde bulunuyor.

Ayrıca, iltihabın sigara içindeki yabancı maddelerle birlikte dokularda irritasyon ve hasar oluşturduğu, buna karşı savunma amacıyla kandan çekilen hücrelerin iltihap alanına toplandığı, sigara içindeki kanserojenlerin en yoğun ve uzun etkiledikleri organlar başta olmak üzere tüm kanserlerin oluşma riskini yükselttiği, damar çeperinde kırılma ve tıkanmanın damarların zamanla daralmasıyla tüm dokulara gelen kan ve oksijen miktarının azalmasına sebep olduğu ve dokunun beslenememesi sonucunda zamanla hasar ve çürümeye sebep olduğu ifade edildi. Sigaranın vücutta izlediği yol ise şöyle anlatıldı: “Ağız ve burun, nefes borusu, yemek borusu, mide, bronşlar, hava kesecikleri ve burada kılcal damarlardan kana geçer. Sağ kalbe gelir ve sol kalpten tüm vücuda pompalanır, damar sistemiyle tüm vücudu dolaşır.”

/ AMASYA

19.01.2007


Bebeğinizi soğuktan koruyun

Soğuk kış günlerinde bebeklerin, en fazla vücuduna oranla daha büyük olan ve koruyucu özellikteki saçın bulunmadığı başından ısı kaybettiği, bu yüzden giyimde başlık kullanılmasına özen gösterilmesi gerektiği bildirildi.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Pediatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rahmi Örs, yeni doğan bebeklerin, özellikle 1 yaşına kadar çok hassas olduklarını söyledi.

Bebeğin soğuk algınlığına bağlı hastalıklara yakalanmaması için giyimine özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Örs, özellikle soğuk kış aylarında evden çıkarılan bebeklerin, ani ısı değişimi yüzünden bazı rahatsızlıklara yakalanabileceğini bildirdi.

Bebeklerin kış giyiminde, evden dışarı çıkarken öncelikle başına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Örs, şunları kaydetti: ‘’Bebekler en fazla vücutlarına oranla büyük olan başından ısı kaybeder. Koruyucu özellikteki saçın bulunmaması ısı kaybını artırır. Bu nedenle kışın bebeklerde başlık kullanımına özen gösterilmesi gerekir. Baştan ısı kaybı önlendiği sürece soğuk algınlığı riski azalır. Ayrıca bebeklere yumuşak, vücudu saran giysiler giydirilmelidir. Çok kalın tek giysi yerine, biraz daha ince, vücudu saracak şekilde iki kat giydirmek daha yararlı olacaktır.’’

Çocuğunuzu evde kat kat giydirmekten kaçının

Birçok ailenin kış aylarında bebeği üşümemesi için kat kat giydirdiğini ve bunun da aşırı terlemeye yol açtığını belirten Prof. Dr. Rahmi Örs, aşırı sıvı kaybının da bebek için tehlikeli olduğunu söyledi. Bebeklerin 6 aya kadar anne sütü dışında gıda, sıvı almadığı düşünüldüğünde aşırı sıvı kaybının bebekte ciddî sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr.Örs, ‘’Düşünün ki size bir bardak su içiyorlar ve battaniyeye sarılıp oturuyorsunuz. Sürekli terleme sonunda ne olursunuz? Bebek de sürekli terleyeceği için sıvı kaybına bağlı olarak ölüme kadar varan ciddî problemler yaşanabilir’’ dedi.

Prof. Dr. Örs, bebekler için ev sıcaklığının 24-26 derece arasında olması gerektiğini, 30 derece ve üzerindeki sıcaklıkların da bebek için soğuk kadar riskli olacağını bildirdi. Bazı ailelerin ise soğuktan korumak için bebeklerini kundakladığını belirten Prof. Dr. Örs, ‘’Kundakla bebeği sarıp sarmalamak da terleme sorununun yanı sıra kalça çıkığına yol açabilir. Evde bebekler genellikle giysi açısından rahat tutulmalıdır’’ diye konuştu.

/ KONYA

19.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004