Su suskun değil, dalga durgun değil… Dinlenirse suyun sesi, çözülürse dalgaların dili, derinliklere inilir, yükseklere çağlanır.
Su sırlarla sarılı, dalgalar hikmetlerle dolu… Su hayat, hayat ise su gibi akıcı ve dalgalı… Bir damla su ile başladı hayatımız, dalgalana dalgalana bu hale geldik ve bir damla olarak yine toprağa düşeceğiz.
Bir damla suda ne fırtınalar kopar, ne coşkular yaşanır… Suskunluklar soluklanır, kederler derlenir, elemler devşirilir… Durmadan dalgalanır dalgalar…
Deryada damla, damlada derya saklı… Kâh olur bir damla koca deryayı yutar, kâh olur deryada kaybolur büyük bir dalga…
Dalgaların hep aynı olduğunu ve her dalganın değişmeden düz aktığını kim söyleyebilir? Deryada doğan bir dalga ne değişimlerden geçerek sahil sayfasına imzasını atarak noktalanır. Birbirine benzer fakat aynı değildir dalgalar… Her biri ayrı bir nokta koyarak farklı şekillendirir hayat sahilini… Bütün noktalar bir noktaya dolar; sonsuzluk duâsı… Hüznü ve coşkusu budur denizin; yükselişi göğe güneşe daha fazla yakın olma ve yansıtma coşkusu, dökülüşü ayrılık sancısıyla inleyişi…
Dalgaların dili ışığın renklerini söyler… Suyun renksizliği renklerin şarkısıdır… Şiirdir su; sessizliğin derinliğinde çağlar… Üstü ne kadar dalgalıysa, altı o kadar duru ve derindir… Nice canlının, nice bitkinin beşiğidir dalgaların altı… Yeryüzü yeşilliğinin yüzde seksene yakını denizlerin derinliklerinde olduğu düşünülürse hayatın nerede doğduğu ve yaşadığı dimağlara dökülür.
Su boğmaz dimağların sığlığı boğar. Dalgalarla yüzmeyi öğrenen dertlerle yatar, devalarla uyanır… Sabır suların sonu sahil selâmetlerdir… Yunuslar niye göğe sıçrar ki; duâmızı duyun diye…
Kâinatın vücud âlemine yansıması ilkinde bir damla gibi olmadı mı? Damladan deryalar doğdu; yıldızlar, galaksiler raksa başladı… Hayata beşiklik etmekle güldü dünya… O derya kıyametle tekrar bir damlaya dönüşmeyecek mi? Kâinatın bütün dalgalanmaları sonsuzlukta tekrar doğma duâsı değil mi?
Tıpkı küçük âlem insanın büyük duâsı gibi… Biri okuyor diğeri âmin diyor kendi lisanıyla… Duâsızlıkta boğulansa sonsuzluğu yitiriyor.
Duâ damlalarla dolarsa kalp kabı, Nur denizler coşkudan taşar, hakikat renkleriyle raksa başlar, dimağlar hikmetle dolar, vicdan sükûna erer… Duâdan inleyen bir kalp deryaları kurutur, damlaları deryaya dönüştürür…
Kabir sahiline vuruncaya kadar duâ dalgalanmalarına devam, kâinat da kıyamet duvarına çarpıncaya dek… Soru ve sorun noktayı nerede, ne zaman koyacağımızda değil nasıl koyacağımızda.
Susuzluğumuz duâsızlık… Yağmursuzluksa duânın çağlayış vakti… Yunus nidalarla inleme zamanı…
Suya susuz bakarsak dimağ denizi durgunluk ve dalgasızlıkta kokuşur, kararır kalp ummanı…
Duâ suyu âleminizi doldursun, hikmet çağlayanlar kabre kadar kalbinizde eksik olmasın…
Gönlünüze damlayan bir damla olmuşsam, işte o benim duâm… Ummanlar kazanmış kadar sevineceğim.
Evet, yağmurlar yağsın, yere de yüreklere de… Duâ sulardayız.
23.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|