En çok bu üslûp beni ürküttü.
Hrant Dink’in katilini 33 sat gibi kısa bir sürede, öldürülmeden ve suç delilleriyle birlikte ele geçirilmesini sağlayan İstanbul Valisi Muammer Güler’in, “Bunlar birbirini dolduruşa getiren çocuklar” sözünden rahatsız oldum.
Çünkü;
Hrant Dink cinayeti öyle sıradan bir olay değil.
Özellikle de Trabzon’da öldürülen Rahip Santoro suikastiyle birlikte değerlendirildiğinde, etkisi Türkiye’nin sınırlarını ve sonuçları itibariyle de Türkiye’nin geçmişi ve geleceğini etkileyecek çapta bir cinayet.
İstanbul polisi henüz Hrant Dink’in cenazesi kaldırılmadan katil zanlısını yakalayarak, Türkiye’yi dünya karşısında bir utançtan kurtardılar.
Evet Hrant Dink’i yaşatmayı başarabilmeliydik. Ancak cinayetten sonra failin ele geçirilememesi durumunda ortalıkta ne senaryolar dolaşır, ne tür spekülasyonlar yapılırdı bir düşünün.
İşte bu başarısından dolayı Vali Güler ve Emniyet Müdürü Cerrah ve yakın çalışma arkadaşları tebrik edilmeyi çoktan hak etmişlerdi.
Ancak Ogün Samast’ın yakalanmasında ne denli başarılı oldularsa, bu işi bir çocuğun milliyetçi duygularının kabarması ya da dolduruşa gelmişlik olarak görmeleri de o denli yanlış.
Bu bir dönemlerin, “Bana milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz” şeklindeki yaklaşımı ya da Şemdinli olayları üzerine sarf edilen, “İyi çocuktur” yaklaşımını hatırlatıyor.
Evet milliyetçiler de cinayet işler. Hem de bu ülkenin en büyük katilleri ne yazık ki, milliyetçilerin arasından çıktı.
Çatlı, Kırcı, Ağca sadece bunlardan bir kaçı.
İyi çocukların Şemdinli’de neler işlediklerini ise, yargı sürecinde gördük.
Eğer rahip cinayeti sırasında katili yakalamanın ötesine geçip, Trabzon’da yumağın ucunu tutabilseydik, Hrant Dink suikastini önleyebilirdik.
Geçmişte de öyle olmadı mı? Mumammer Aksoy cinayetini çözememek Uğur Mumcu’yu, mumcu olayını aydınlatamamak Kışlalı cinayetini getirmedi mi?
Rahip Santora 18 yaşın altında cezaî ehliyeti az olan bir lise öğrencisi tarafından öldürüldü. Katil O.A’nın Glock Marka hayalet silâh kullandığı ortaya çıktı.
O zaman O.A’nın bağlantılarının üzerine ciddiyetle gidilseydi, bugün Ogün Samast’ın eline silâhı tutuşturan, Ogün gibi gençlerin beynini yıkayan ağabeylere daha önce ulaşılmış olurdu.
Bunları, geçmiş bir olayın üzerinden ‘Yapılırdı, edilirdi’ mantığı içinde yazmıyorum.
Rahip cinayetinde yaşanan yanlış burada tekrarlanırsa, bu bizi Trabzon gerçeğine götürmez.
İstanbul Emniyet Müdürü Celâlettin Cerrah’ın, “Örgüt bağlantısı yok, milliyetçi duygularla yapılmış bir iş” sözünün üzerinde durmak gerekiyor.
Cerrah tecrübeli bir emniyetçi. İstanbul gibi bir şehri yönetiyor. Bunun ne anlama geldiğini bizden daha çok bildiğinden eminim.
Hatırlamanızı istiyorum. Atabeyler olayında ve Danıştay saldırısında da mahkeme benzer kararlar almıştı.
Çete yok, ancak farklı bir oluşum vardı.
Çete tanımını değiştirmemiz gerekiyor. Olaya yeni bir gözle bakmamızın zamanı geldi.
Bir grup aşırı milliyetçi, öfkeli bir oluşum meydana getiriyor, sonra bunların eline silâhı verip, hedef gösteriyor.
Bundan daha iyi bir çete nasıl olacak? Mutlaka üzerinde bir örgüt damgası mı bulunacak.
İnternetin hakim olduğu yeni bir örgütlenme modeli, yeni bir dünya ve bu dünyanın yeni liderleri, tetikçileri, ideolojisi ile karşı karşıyayız.
Bunlar çocuk, milliyetçi duygularla tahrik olmuşlar tuzağına düşmeden bu olayın üzerine gitmemiz gerekiyor. Yasin Hayal’in bağlantıları bizi yeni bir yapılanmaya götürebilir.
Ayrıca annesi Havva Hanımın dediği gibi duâ okumasını bilmeyen, oruç tutmamış bir çocuğu önce namazını kılıp sonra vurdu gibi bir Derviş Vahdeti görüntülerinin altına sokmaya gerek yok.
Ortada yeni bir gözle bakmamızı ve araştırmamızı gerektiren çıplak bir gerçek var.
Bir başka gerçek daha var. Hrant Dink’in bugünkü cenazesinde Türkiye, kenetlenerek hem katillere, hem yeni eylem hevesi içinde olanlara ve hem de tüm dünyaya çok önemli mesajlar verebilir. Vermeliyiz.
Madrit’te tren garı bombalandığında İspanyollar birbirlerini suçlamak yerine, milyonlarca insan Madrit sokaklarında elele, yan yana olup teröre anlayacağı dilden cevabını verdi.
Birkaç çatlak ses dışında Hrant Dink olayında, birbirimizi suçlamak, Dink’in cesedinin üzerinden rejim sorunu üretmek gibi eski huylarımızın tutsağı olmadık. Belli ki bunun yeni cinayetlere davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramadığını artık anladık. Şimdi yekvücut olup, İspanyolların Madrit’te yaptığını, biz Hrant’ın cenazesinde göstermeliyiz.
23.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|