İster birey, ister aile, ister toplum; özel sektöre, kamuya, sivil kuruluşlara yön vermede ve kendini tanımlamada, çoğu zaman çatışma kültürü araçlarını kullanıyor. Bunun yegâne getirisi ise bunalım. Düşünce bunalımı ve ümit kırıcı dalgalar oligarşiye emanet bırakılan bir duruma düşürüyor.
Ağır ve bunalımlı çözümsüzlüklerimize karşı yenilenme sürecine girilmedikçe, aynı plağın bıktırıcı sesiyle daha da asabileşiriz. Bu durumda, kendimizle yüzleşmenin şok etkisi meydana getiren sonuçlarına hazır olmalıyız.
İsterseniz bu çıtaya katkı yapacak bazı satır başlıklarını sizinle paylaşalım:
1- Resmî ideolojinin tek doğru mantığından vazgeçilmelidir. Kemalizm masaya yatırılmalıdır. Eksisiyle artısıyla entelektüel sorguya alınmalıdır. Devlet bu konuda taraf olmamalıdır.
2- Etnik söylemler, Kürt-Türk kısır döngüsünün tahrik edici ve aklı devre dışı bırakan yaklaşımları terk edilmelidir.
3- İdeolojik dayatmalar, rejim meselesi gibi takdim edilmekten vazgeçilmelidir.
4- PKK’nın terör eylemleri ve anarşiyi besleyen süreçleri, bizzat Kürt kökenli aydınlar, siyasiler ve Güneydoğu halkınca kınanmalıdır, tavır konulmalıdır.
5- Türkçü beyanlardan, “Türkiye Türklerindir. Bir Türk dünyaya bedeldir” ırkçılığından vazgeçilmelidir.
6- Her ırkın kültürel haklarına saygı duyulmalı ve bunu icra etmeleri için kaynak sağlanmalıdır.
7- Ülkenin birliği ve bütünlüğü asla tartışma konusu olmamalıdır.
8- “Her vatandaşın ülkesi” algısı ve kanaati, Türkiye Cumhuriyeti’nin her ferdi tarafından rahatlıkla hissedilmelidir.
9- Siyaset, güvenlik ve yargı, daha şeffaf ve hesap verebilir konuma çekilmelidir.
10- Terfi, görev ve atamalarda liyakat dışında gizli bir kayıt olmamalıdır. Bu güne kadar tahrip edilen güven köprüleri tekrar tesis edilmelidir.
11- Milletin temel istekleri ve siyasî iradesi, rejim duvarına toslamadan üstün iradenin demokratik tercihleri olarak kabul edilmelidir.
12- Başörtüsü yasağı derhal kalkmalıdır.
13- YÖK lağvedilmelidir. Yeni üniversiteler özel sektör eliyle sadece fakülte bazında bile kurulabilmelidir.
14- Devlet, farklı cemaat, düşünce kuruluşları ve bölgesel dinamikler ile farklı din, dil ve mezhepteki insanlara eşit şartlarda fon ayırmalıdır.
15- İstihbarat, devlet tanımını ve vatandaş kavramını net bir çerçevede ortaya koyacak düzenleme ve yaklaşımları ortaya koymalıdır. Fişleme utancı yaşanmamalıdır.
16- Aile hayatı, özel teşebbüs, aykırı fikirler ve azınlıklar, her türlü endişeden bağımsız, şartsız korunmalı ve hakları deşifre edilmemelidir.
17- Basın Ahlâk Yasası daha caydırıcı ve masum insanları iftiradan koruyabilecek özellikte olmalıdır.
18- Bilim özgür olmalı ve herkes uzmanlığında kalmalıdır.
19- Devlet görevlileri, hatalarından dolayı veya uygulama zafiyetlerinden dolayı özür dilemeyi bilmelidir.
20- Sivil toplum kuruluşlarının bütçeleri şeffaf olmalı ve harcamaları ilân edilebilmelidir.
21- Bir üst görevde kalma süresi, ister sivil ister gönüllü, isterse resmî olsun, normali 5-6 yıllık dönüşümlere açık olmalıdır.
22- Şikâyet hakkı destek görmelidir. Mağduriyetler üst düzey düzeltici beyanlarla deklare edilmelidir.
23- Hatayı itiraf müessesesi demokratik olgunlukla işlemelidir.
Bu yazı Hrant Dink’in cinayetinden habersiz eş zamanda yazılmıştı. İçinde bulunduğumuz an her halde kendimizi sorgulamaya en uygun vakittir.
23.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|