Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Faili meçhul ezberi bozuldu



Yarın Hrant Dink’in cenazesi kaldırılacak.

Ailesi, alkış ve slogan istememiş.

‘Dirisini yaşatmayı başaramadınız, bari ölüsünü istismar etmeyin’ diye yürekli bir tavır koymuşlar ortaya.

Daha cinayetin üzerinden birkaç saat geçmeden mumlar yakıp, “Yiğidim aslanım, burada yatıyor” türküsünü söyleyenler bu işten pek memnun kalmayacaklar anlaşılan.

Dink’in cenazesinden bir gün sonra bu kez Uğur Mumcu, ölümünün 14. yıldönümünde anılacak.

Tabiî ki, “Seni unutmayacağız” afişleri ve yiğidim aslanım türküleri eşliğinde.

Müthiş bir ölü sevicilik yaşanıyor bu ülkede.

Ve cenazelerde ayrı, mahkeme kapılarında ayrı maskeler takılıyor yüzlere.

Artık maskeleri indirmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Hrant Dink, düşünce özgürlüğünden dolayı yargılanırken, mahkeme kapılarında eylem yapanlar, ulusalcı, milliyetçiler değil miydi?

301. maddenin değiştirilmesini savunanları, vatan haini, Türklük düşmanı ilân edecek kadar, haydi çok sevdikleri deyimle söyleyeyim, bedbaht değiller miydi?

Hrant Dink’in yargılandığı dönemde özgürlüklere olan düşmanlıklarını sokak eylemlerine, aydınlara saldırılara kadar götürenler, medyada en çok yiğidim-aslanım türkülerini söyleyenler değiller miydi?

İşte bu yüzden maskeli yüzlerin, yaşarken linç edip, ölümünde arkasından türküler söylemelerine izin vermediği için bu tavrından dolayı acılı aileyi kutlamak istiyorum.

Bu maskeli balonun, bu iki yüzlülüğün son bulması gerekiyor. Artık bu ezberi bozmalıyız.

Şunun çok iyi anlaşılması gerekiyor ki, Türkiye özgür ve şeffaf bir ülke olmadığı sürece karanlık eller, bizim huzurumuzla oynamaya devam edecek.

Bir yandan yasakları, Susurluk zihniyetini savunup, onu korumak için yollara dökülüp, saçma sapan bilgilerle genç beyinleri kışkırtıp, suikastler için gerekli olan zemini hazırladıktan sonra cenazelerin arkasından ağıtlar yakılması devrinin bitmesi gerekiyor.

Rahip Santoro cinayetinden sonra ve TAYAD’lıların Trabzon’da lince maruz kalmaları döneminde, Trabzon’a dikkat, orada bir oluşum var diye çırpındık. Belki Trabzon Mc Donald’sa atılan bombanın izi iyi sürülse, rahip cinayetinin faili yakalandıktan sonra ipin ucu bırakılmasa, hatta daha ileri gidip, Trabzonspor’lu Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz’in arabalarının kurşunlanması olayının üzerine uzak görüşlü bir istihbarat analizi yapılarak eğilinseydi, Trabzon’daki hücre çözülebilirdi. Hrant Dink cinayeti bu açıdan bir milat olarak kabul edilebilir.

Bugün Trabzonspor’lu Fatih Tekke başta olmak üzere bazı millî futbolcular bu şehirden kaçtıysa, oradaki mafya oluşumlarından kurtulmak için yaptılar bunu.

Bir ezber daha bozuldu.

Buna da dikkat çekmek ve bir hakkı teslim etmek gerekiyor.

Yine bir faili meçhul cinayet işlendi, yine karanlık eller, tetiği çeken ve çektiren parmaklar gizli kalacak, bir sis perdesi daha örtülecek bu cinayetin üzerinde diye yazacaktık. Çünkü İpekçi cinayetinde de, Uğur Mumcu’da da, Bahriye Üçok’da da Kışlalı’da da öyle yazdık. Son olarak Hablemitoğlu cinayetinde bir faili meçhul diye düştük kayıtlara.

Ama bu ezber bozuldu. Bu Türk demokrasisinin başarısı. Yönetemeyen demokrasi her zaman askere davetiye çıkarır. Sauna çetesi çökertildi, Atabeyler suikast krokileri ellerinde yakalandı. Danıştay saldırganı ele geçirildi. Bunlar hepsi aynı zincirin halkalarıydı. Ulusalcı, milliyetçi…

Ulusalcılardan, aşırı milliyetçilerden neden hep suikastçiler, tetikçiler ve katiller çıkarsa, o da ayrı bir tartışma konusu. Şimdi faili yakalanmış bir suikastle karşı karşıyayız. Ancak failin yakalanması demek, olayın aydınlatılması anlamına gelmiyor.

Danıştay olayında, rahip cinayetinde olduğu gibi fail elde, ama olay karanlıkta.

Hrant Dink olayında ilk adım çok başarılıydı. Kriz iyi yönetildi. Başbakan Erdoğan başta olmak üzere olayın arkasına güçlü bir siyasî destek, başarılı bir polis, istihbarat ve yargı üçgeni yürüdü. Şimdi eğitimsiz, ulusalcı, psikopat bir katil portresi çizilip, olay boşlukta bırakılmamalı. Demokrasi ikinci aşamayı da başarabilmeli.

Çünkü karanlıkta kalan her siyasî cinayet, karanlık kesimleri besliyor, onları rejim üzerinde bir tehdit haline getiriyor.

Bu çok önemli bir halka ve aydınlatılması Türk demokrasisinin başarısı olacak.

Çünkü ara rejim heveslileri hep bu siyasî cinayetlerin üzerinden giderek, demokrasiyi alaşağı ettiler.

Abdi İpekçi’nin öldürülmesiyle 12 Eylül süreci hızlandırıldı. O zaman mafyayla ilişkili Ülkü Ocaklarında, “Malatyalılar” olarak bilinen grup kullanıldı. 28 Şubat sürecinin yapı taşları Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, Sivas’ta Madımak Oteli’nde insanların diri diri yakılarak döşendi.

Bu kez Trabzon’da bir oluşum var ve bundan yararlanılıyor. Şimdi strateji farklı.

Burada iki aşamalı strateji uygulandı. Birinde 11 Eylül sonrasında teröre karşı oluşan küresel müdahalenin çemberine Türkiye’yi itebilmek için İstanbul’da Neve Şalom Sinagogu ve Beth İsrail Sinagoguna, İngiliz Konsolosluğu ve HSBC Bankasına yönelik olarak bomba yüklü araçlarla saldırılar gerçekleştirildi.

O küresel saldırı planının bir parçasıydı.

Trabzon’da Rahip Santoro cinayeti ile 301. maddeden yargılanan, Ermeni Agos gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi senaryonun ikinci ayağı.

Bu tamamen dış dünyaya özellikle de AB’ye mesaj niteliğinde bir cinayet.

Cinayetleri bile bir başka oluyor, benim karanlık dehlizlerden aydınlığı arayan ülkemin…

22.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.01.2007) - Unakıtan değil Şahin

  (18.01.2007) - Mısır’da hoşgörünün iksiri

  (17.01.2007) - Kerkük stratejisi

  (16.01.2007) - Nil’den Türkiye'ye bakış

  (15.01.2007) - Kerkük Fatihi

  (11.01.2007) - MİT ve muhbir linki

  (10.01.2007) - 2007 perspektifi ve yeni misyon

  (09.01.2007) - Ankara’yı tedirgin eden takvim

  (08.01.2007) - Kanka siyaseti

  (05.01.2007) - Seçmen profili

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004