Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Kerkük Fatihi



İlginç politika değişiklikleri yaşanıyor. Başbakan Erdoğan çok ama çok kritik bir siyasi hamle yapmaya soyunuyor. 2007 yılının ilk günlerinden beri bunun sinyalleri verilmeye başlandı. Önce, al bayraklı bilboardlar geldi. Bunun, başbakanın 2007 yılında AB’den sonra Irak’la uğraşacağımız yönündeki beyanatları izledi.

“Kerkük’ün yeni Karabağ olmasına izin vermeyiz” şeklindeki beyanat ise bunun zirve noktasıydı. Ne oluyor? Ankara’da neler yaşanıyor, perde arkasında ne tür tezgahlar dönüyor? Bir gazeteciyi sıkıntıdan ülser edecek ya da zona hastalığına yakalatacak çapta sıkıntılı gelişmelerle karşı karşıyayız. Neden sadece gazeteciyi diyorum? Çünkü hissedip, parametrelerini çözemediğimiz kritik bir durumla karşı karşıyayız.

ABD’nin Irak’ı bir felaketten diğerine sürüklediği noktasında bir kaygımız yok. Başkan Bush’un yeni Irak açılımı, Başkan Nixon’un Wietnam sürecinde tekrarladıklarından farklı bir şey değil. ABD, Wietnam’da batağa her saplandıkça asker sayısını artışmış. Ancak Irak’ın, Wietnam’dan önemli farkları var. O ayrı bir analiz konusu, ama tüm bunlar Ankara’nın önceliğinin değişmesini izah etmek için yeterli değil.

Kontrollü bir gerginlik mi tırmandırılıyor, yoksa Kerkük konusunda bizim bilmediğimiz, ancak devletin bildiği bir peşkeş mi söz konusu? Aslında bu peşkeş lafını pek sevmiyorum. Ota, çöpe peşkeş çekiliyor denile denile içi boşaltıldı, değeri düşürüldü bu sözün.

2007’de Kerkük’te bir referandumun olması bekleniyor. Bu takvim Anayasa değişikliği ile birlikte karara bağlanmıştı.

2007 referandumu için Kerkük’e yüz binlerce Kürt nüfusunun yığıldığı da bir vakıa… Ancak bunlar biliniyordu. Benim açımdan Ankara’nın Kerkük konusunda ayranının kabarmasını açıklamaya yetmiyor. Geçmişte Kardak kayalıkları konusunda Yunanistan’la savaşın eşiğine geldiğimizi unutmadık. PKK kampları için İran’ı vurmak üzere havalanan uçakları dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in havadan geri çevirdiğini de biliyoruz. İşte bu bilgiler bizi tedirgin ediyor.

Tansu Çiller varını yoğunu Öcalan’ı Türkiye’ye getirmenin üzerine kurmuştu. Öcalan’ı yakalayan lider olarak tarihe geçmek, ”çelik yürek” görüntüsünü parlatmak istiyordu. Öcalan’ı getirmenin prim yaptığını Ecevit’in bu olaydan sonra girdiği ilk seçimde iktidar olmasıyla gördük. Kardak olayındaki tutumu da Çiller’i kahraman yapmıştı. Demek istediğim o ki, hırslı siyasetçiler bu tür işleri seviyor. Erdoğan’ın Kerkük çıkışının arkasında böyle bir manevra olmasın?

Kesin var diyecek bilgilere sahip değilim. Sadece kuşkularımın üzerinde kafa yormaya çalışıyorum. ‘Kıbrıs Fatihi’ sözü ölene kadar Ecevit’in en büyük mirası oldu. Türkiye’nin son 30 yılına darbe vurması bir tarafa ama Ecevit’e yaradı.

Çünkü bu tür olaylar, toplumların akıllarıyla değil, duygularıyla hareket ettiği dönemler oluyor. “Kıbrıs Türktür Türk kalacak” mitinglerinde bir milli heyecan vardı. Kıbrıs Fatihi denilince akan sular duruyordu. Peki gözünüzün önüne getirin, yüz binlerin toplanıp, ”Kerkük Türktür Türk kalacak” mitinglerini tertip etmelerin… Beni kuşkulandıran asıl nokta da bu işte.

Kıbrıs Fatihi’nden sonra yoksa bir de Kerkük Fatihimiz mi oluyor? Kıbrıs fatihini kaybederken, Kerkük Fatihine mi kavuşuyoruz.

Bunların çok iddialı sözler olduğunun farkındayım. Kulağıma bazı söylentiler gelmiyor değil.

Genelkurmay Başkanı’nın önümüzdeki ay ABD’ye yapacağı ziyaret bu açıdan önemli. Ama şurası bir gerçek ki, Tayyip Bey Kerkük konusuna takmış durumda.

Cumhurbaşkanlığı için layık olup olmadığı tartışılırken, Kerkük hamasetini körükleyip, bir de milli kahramanımız olmaya görsün.

Türkiye’nin kuzey Irak’a girmesi planlanıyor mu bilmiyorum. Ancak ona dair işaretler artıyor. Peki ABD’den izinsiz bölgeye müdahale mümkün mü? Askerinin başına çuval geçirilmesini izale edemeyen bir ülke, bunu nasıl becerecek? Burada Başbakan Erdoğan çok tehlikeli bir role soyunuyor. Dikkatle izlemenizi öneririm ama şunu bilin ki, ‘Kıbrıs Fatihi’nden sonra bu kez de Kerkük Fatihi ile karşı karşıya kalabiliriz. Başbakan bu role hevesli olur da, kimsenin Türkiye’nin elini kolunu sallayarak Kerkük’e izin vermesi söz konusu değil.

Kontrollü olarak tırmandırılan bir gerginliğimiz, yönetilebilecek bir krizimiz, Kerkük sınırına kadar ilerleyen bir Fatihimiz mi olacak? Daha doğrusu tüm bunlar, ABD ile birlikte hem de ABD’ye karşı kontrollü olarak yürürlüğe sokulan bir savaş oyununun parçası mı?

İzleyip, öğrenmekte yarar var.

15.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.01.2007) - MİT ve muhbir linki

  (10.01.2007) - 2007 perspektifi ve yeni misyon

  (09.01.2007) - Ankara’yı tedirgin eden takvim

  (08.01.2007) - Kanka siyaseti

  (05.01.2007) - Seçmen profili

  (04.01.2007) - Sağ yanımda yaram var

  (03.01.2007) - Tutanak ne diyor?

  (02.01.2007) - Kurbanda noel hediyesi

  (29.12.2006) - Türkiye kabile devleti mi?

  (28.12.2006) - Meclisteki gerginliğe dikkat

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004