Çağkan Oral: “Peygamber Efendimizin (asm) evliliklerini ve çok evliliğinin hikmetlerini açıklar mısınız?”
Bir din müessisi olarak Peygamber Efendimiz’in (asm) sadece evliliğinde değil, her adımında, her nefesinde, her hareketinde elbette olumlu birçok hikmet bulmak mümkündür. Ne var ki, meseleyi önce abartmadan, cam gibi, olduğu gibi görmekte yarar var:
Peygamber Efendimiz (asm) Hazret-i Hatice validemiz (ra) ile evlendiğinde yirmi beş yaşında idi ve henüz kendisine Peygamberlik verilmiş değildi. Hazret-i Hatice validemiz (ra) ise o sırada kırk yaşında bulunuyordu ve dul idi. Peygamber Efendimiz’e (asm) kırk yaşında peygamberlik verildiğinde yalnız Hazret-i Hatice validemiz (ra) ile evli bulunuyordu. Hazret-i Hatice validemiz (ra) o sıralarda elli beş yaşlarında idi. Kendisine ilk inanan, ilk teselli veren, ilk yardım eden, ilk kol kanat geren Hazret-i Hatice validemiz (ra) oldu. Peygamberlik döneminin ilk dayanılmaz çilelerine birlikte göğüs gerdiler, müşriklerin ilk baş döndürücü eziyetlerine birlikte katlandılar. Hicretten üç sene öncesine kadar Mekke döneminin ilk on senelik fırtınalı hayatında Hazret-i Hatice validemiz (ra) hep Peygamber Efendimiz’le (asm) birlikte bütün müşrik baskılarına göğüs gerdi, Allah Resulünü (asm) tek başına bir an yalnız bırakmadı. Vefat ettiğinde altmış beş yaşında idi. Peygamber Efendimiz (asm) ise o sıralarda kırk dokuz yaşlarında bulunuyordu, Hazret-i Hatice validemizden (asm) başka da eşi yoktu.
Resul-i Kibriya Efendimiz (asm) elli yaşlarında, yine kendisinden beş yaş büyük olan ve o sıralarda elli beş yaşlarında bulunan beş çocuk annesi Hazret-i Sevde validemiz (ra) ile evlendi. Kocası öldükten sonra Mekke’nin o sıkıntılı günlerinde müşrik akrabaları yanına dönmek zorunda kalan mücahide ve kahraman Hazret-i Sevde validemiz (ra) böylece Peygamber Efendimiz’in (asm) himayesi altına girmişti. Resul-i Kibriya Efendimiz (asm) üç yıl sonra Medine’ye hicret etti.
Peygamber Efendimiz (asm) hicretin birinci yılında Hazret-i Âişe validemiz (ra) ile evlendi. Hazret-i Âişe (ra) genç bir kabiliyet idi. Zeki, kabiliyetli, hafıza ve muhakeme gücü yüksek ve fakih olan Hazret-i Âişe validemiz (ra) dînimizin kadınlarla ilgili bir çok hükmünü ve sünnetin kadınları ilgilendiren kısmını rivâyet etmiştir.
Allah Resulü (asm) hicretin üçüncü yılında sâlihâ bir hanım olan ve kocası öldüğü için dul kalan Hazret-i Hafsa validemiz (ra) ile evlendi. Daha sonra Ubeyde bin Haris’in (ra) Bedir’de şehit olduktan sonra dul kalan asalet sahibi eşi Hz. Zeynep (ra) ile evlendi. Hazret-i Zeynep validemiz (ra) üç ay sonra vefat etti.
Peygamber Efendimiz (asm) hicretin dördüncü yılında, Uhud’da şehit olan Abdullah bin Abdu’l-Esed’in (ra) mübarek hanımı Hazret-i Ümmü Seleme (ra) ile evlenerek yetim dört çocuğu ile birlikte himayesi altına aldı. Ümmü Seleme validemiz fıkıh ilmini iyi biliyordu.
Peygamber Efendimiz (asm) hicretin beşinci yılında, yani elli beş yaşlarında iken Hazret-i Zeynep bint-i Cahş (ra) ile evlendi. Hazret-i Zeynep validemiz (ra) akıllı, dirayetli, zeki ve asil bir kadındı. Peygamberimizin (asm) Hazret-i Zeynep (ra) validemiz ile nikâhı bizzat Cenâb-ı Hak tarafından kıyılmıştır.1
Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) aynı sene Müreysi gazasında öldürülen müşrik Müsâfi bin Safvan’dan dul kalan ve esir alınmış bulunan Hazret-i Cüveyriye (ra) ile evlendi. Hazret-i Cüveyriye validemiz (ra) âlim, fâdıl ve takva sahibi idi.
Peygamber Efendimiz (asm) hicretin yedinci senesinde, elli dokuz yaşlarında iken Hazret-i Safiyye (ra) ile ve daha sonra da kocasının ölümü ile dul kalan Hazret-i Meymûne (ra) ile evlendi.
Bilindiği gibi Mekke’de tevhid mücadelesi veren Peygamber Efendimiz (asm), Medine’de İslâm dîninin sosyal, siyasal, kişisel, âilevî tüm hükümlerini teşrî kılmıştır. İslâm dîni Medîne’de gelişmiş ve toplumun tüm kesimlerini içine alan, insan hayatının tüm ayrıntılarını, inceliklerini ve esaslarını kucaklayan hükümler getirmiştir.
Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, Peygamber Efendimizin (asm) sözleri gibi, fiilleri, halleri, tavırları ve davranışları da İslâm dîninin kaynağı idi. İslâm dîninin zâhirî hükümlerini nasıl sahabeler yüklenmişlerse, gizlilik taşıyan mahrem meselelerini de yüklenen ve rivâyet eden akıllı, dirâyetli, fâdıl, kâbiliyetli ve takvâ sahibi hanımlara ihtiyaç vardı. Çünkü dînimizin kadınlarla ilgili meseleleri, getirdiği hükümlerin hemen yarısını teşkil etmekteydi. Bu önemli görevi yüklenecek, kadınlarla ilgili sünneti yaşayacak ve Müslümanlara bildirecek farklı kabiliyetlere sahip birden fazla hanım olmalıydı. İşte Peygamber Efendimizin (asm) pak zevceleri bu vazifeyi bilfiil yapmışlardır.2
Allah onlardan razı olsun.
Dipnotlar: 1. Ahzab Suresi, 33/37 2.Mektûbât, s. 31
15.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|