“Gençlik deyince, benim aklıma sadece eğlence, dans, oyun, yeme-içme gelirdi. Bu asırda ve böyle bir zamanda, gençlerin iman, inanç, namaz ve dinî konularla ilgilenip bunu kendilerine bir gaye ve amaç edineceklerini hiç, ama hiç düşünmemiştim. Akıl ve hayalimden geçirmemiştim.”
Yukarıdaki sözler, çok ünlü ve zengin olan, araştırma yapan, yazan, okuyan bir kişinin değil. Saf ve temiz bir Anadolu çocuğunun. Aramızdan birinin. Otelde çalışan bir personelin sözü!
Elliye yakın üniversiteli öğrencinin, Risâle-i Nur Külliyatını okuyarak yaptıkları icraatı yakînen takip eden, onların tavır ve hareketlerindeki farklılığı ve güzelliği görüp, kendini onlarda bulan bir tahlil ve değerlendirmenin sonucu.
Bu kış aylarında, Anadolu toprağında, maddî ve manevî sıkıntıların girdabındaki insanımızın yakaladığı bir çıkış tünelinin ucu demek, yanlış olmaz herhalde. Maddî yaşantımızda kuraklığın had safhaya ulaştığı, manevî yönden dibe vurmak için dessas oyunların oynandığı bir zamanda bu ülkeyi gerçek mânâda seven imanlı gençlerin tavır ve hareketlerinde kendisini bulan bir ses ve tesbitti o... Menfî propagandalarla, kendinden ve öz değerlerinden, zorla karşı vadiye fırlatılan ve aradığını iki günün sonunda bulan bir feryadın tatlı ve ibretli belgesiydi bu ifade...
Aynı zamanda bir uyanış ve irkilmeyle kendi benliğine dönmenin ayak sesleri...
Kendisiyle buluşmanın, barışmanın, hesaplaşmanın bir açık gerçeği...
Bir arayışın, özleyişin, hasretin, tatbikatta buluşmanın ibretli sonucu...
Nerede mi? Ege ile Akdeniz’in birleştiği, denizin o eşsiz maviliğinin, çam ağaçlarının muhteşem yeşilliğinin armonisinde, muhteşem havası ve manzarasıyla göz kamaştıran Marmaris koyunun otel lobisinde...
Otelde çalışan bir elemanın sesi...
“Kendisini ötekinde bulma, ötekileştirmeme” tevafuku ve saadetiydi.
“Okuma programında” hayatı tersinden değil, doğrusundan okumanın geciken bir buluşmasıydı.
Bizi, bu toprakları, gerçek hayatı ve çarpıklığımızın resmini çizen bir ifadeydi.
Ezberi bozan neydi bu gencimizin nazarında?
Gençlerin çok ciddî bir şekilde kitap okuması, namaz kılması, din iman konularını kendilerine “dert edinmesi”, nezaketleri, temizlikleri, dürüstlükleri, gayret ve samimiyetleriydi.
Elliye yakın gencin bir hafta boyunca şamatasız, gürültüsüz, dövüşsüz, kavgasız, alkolsüz ve karşı cinsin bollukla suiistimal edildiği bu tür mekânlarda böyle ahlâksız ve nefse hitap eden süflî mezbeleliklerin istenmediği bir faaliyetin icra edilmesiydi...
Bu ülkenin manevî, fikrî, sosyal, tarihî, kültürel, insanî ve entelektüel birikiminde büyük emeği ve katkısı olan, artık dünyanın ileri gelen, bilhassa sosyal ve kültürel alanda çalışan bir çok ilim adamının ciddî bir şekilde fikir gündemine girdiği bir zamanda bu topraklarda yaşayan her insanın normal ilgi ve sevgiyi göstereceğinin ifadesiydi o karara varış...
Bediüzzaman, Risâle-i Nur Külliyatı ve Nur Cemaati konusunda hepten ve toptan yanlış olan menfî düşünceleri bırakıp, hak ve hakikati görüp gerçeği kabullenmeye yanaşmanızdır. Bir Anadolu çocuğunun şu sâfî ve hakperest değerlendirmesinin arkasında kalmak, size ne getirir, ne götürür, bunu ciddî şekilde sorgulamanız gerekir diye düşünüyorum.
Oteldeki bu eleman, gerçeği bilememenin kurbanı olarak bu ülkenin gençliğine yıllar yılı böyle bir yanlış bakma ve değerlendirme durumuna düşmüş. Gerçeği görünce de bir hakkı teslim etme basiretini gösterebilmiştir. Yanlış düşünceleriyle bu büyük gençlik potansiyelini, uyuşturucu ve alkol bataklığına sürükleyen zihniyeti ne zaman kökünden sorgulayıp gerçeği göreceğiz? Hebâ olan bunca yıllar nasıl telâfi edilecek? Fidan gibi gençlerin bu menhus bataklarda heder olmasına daha ne kadar sabredeceğiz? İnsafın ve hakperestliğin inada galebesini bu millet ne zaman görecek? “İrtica” adı altında dine ve dindarlara saldırmaya ne zaman son verilecek? Bunları öğrenmenizi ve yanlışlarınızdan dönmenizi, artık ciddî bir şekilde bekliyoruz!
Bu gençlerin arkasında durup, onları yönlendirip, onlara destek çıkan camiamızın bütün fertlerini en kalbî hislerimle tebrik ediyorum. Bize burada yardımlarını hiç esirgemeyip her an her isteğimizi anında yerine getiren mahallindeki cemaat fertlerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Benimle birlikte bu programa katılan ve Muğla, Denizli, Antalya, Alanya’da hizmetlerimizde görevli olan diğer ekip arkadaş ve kardeşlerime en samimî teşekkürlerimi iletiyorum.
27.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|