Helvacıoğlu:
*“Babam vefat etti ve Mi'rac kandilinin olduğu gün kabre girdi, ayrıca o gün Cuma idi. Bu bir rastlantı olabilir mi, yoksa babamın ameli ile ilgili bir durum mudur ve bununla ilgili bir müjde var mıdır? Ayrıca babam vefat ettiğinde yüzünde bir tebessüm varmış ve görenler diyorlar ki ‘Allah (cc) teneşir güzelliği vermişti.’ Bu durum ile ilgili de bilgi verebilir misiniz?”
Size baş sağlığı, muhterem babanıza rahmet diliyorum. Rahmet-i İlâhiye’den ümit kesilmez. Ölümün böyle mübarek gün ve gecelere rastgelmesi boşuna değildir, tesadüf değildir ve inşallah rahmet ümidini artıracak işaretlerdendir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm), “Cuma günü veya Cuma gecesi ölen Müslüman’ı Allah kabir azabından korur” buyuruyor.1
Muhterem babanızın yüzünde tebessümle vefat etmiş olmasını da rahmet melekleri ile gittiğine yormak gerekir. Ölüm sırasında gelen rahmet melekleri Mü’min insanı elbette huzura ve tebessüme sevk ederler. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, ölüm ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır, nur diyarına geçiştir, rahmet tarafına uçuştur, ruhların uçtuğu meydana geçerek Rahman’ın huzuruna gitmektir.2 Peygamber Efendimiz (asm) bildirmiştir ki, Mü’minin rahatı ölümle başlar.3 Bu sebeple ameli güzel olan Mü’minler huzurla ölüyorlar.
***
Ersin Öğüt:
*“Kabir namazı veya kabir nur namazı adında bir namaz var mıdır? Var ise hükmü nedir? Var ise ne zaman ve nasıl kılınır?”
Üzerimize zimmetli namaz, bize farz namaz, kılmamız zorunlu namaz, mahşerde sorgusu olacak namaz, bize ummadığımız biçimde feyiz ve bereket vermeye, sayısız sevap kazandırmaya ve bizi Allah’a yakın kılmaya kabiliyetli namaz, beş vakit namazdır.
Nafile ibadetlerle çok fazla ilgilenip farz namazları kıymetten düşürmek doğru bir adım olmaz. Eğer farz namazlarımızı sıhhatli biçimde kılmayı başarabilirsek, bu bize dünyada da, kabirde de, mahşerde de, ahirette de ve ahiretin her bir köşesinde, her bir darlığında, her bir zorluğunda yeter. Kabir namazı veya kabir nur namazı gibi varsa bile zayıf rivayetlerle gelen ve zaten de nafile olan namazları aramamıza hiç gerek kalmaz.
Beş vakit namazdan başka, sıhhatli rivayetleri bulunan, fakat sünnet olan günlük namazlar gece kılınan teheccüd namazı, kuşluk vakitleri kılınan duha namazı ve akşam namazından sonra kılınan evvabin namazıdır. Bu namazlar hüküm olarak farz değil, sünnettirler.
Muhtemeldir ki, gece kılınan teheccüd namazı, zorluğu ve gece karanlığında kılınması münasebetiyle ve kabirde ışık olduğu ümidiyle kimi yerlerde kabir nur namazı adıyla anılmış olabilir. Bunların dışında, kabir kavramına, mekânına veya mânâsına tahsis edilmiş herhangi bir namaz söz konusu değildir. Var saymak da bid’attir.
***
Nesibe Hanım:
*“Alkollü ölen bir insan, imansız mı ölür, yani ahirete imansız mı gider?”
Ölen bir insanın imanlı gidip gitmediği konusunda hüküm vermek doğru olmaz. Eğer açık inkârını görmemişsek, imanlı gitmediğini söyleyemeyiz. Ve hakkında rahmet duâsı yapılmaz denemez. Rahmet umudu sönmüştür denemez. Ehl-i sünnetin kanaati odur ki, alkollü ölen bir insan, eğer inkârcı değilse imansız ölmüş olmaz. Fakat günahkâr ölmüş olur. Münkir olmayıp, günahkâr ölen insan için de rahmet umudu her zaman vardır.
***
Yeşim Sezer:
* “Ölen kişinin ardından yedisinde, kırkında, elli ikisinde Kur’ân okutuluyor. Yedisi, kırkı, elli ikisi diye bir şey var mı? Yoksa bu bid’at midir? Eğer bid’at ise o tarihlerde Kur’ân okutmakla ölüye azap olur mu?”
Ölen kişinin ardından yedisi, kırkı, elli ikisi gibi belirli günlere Kur’ân okumayı hapsetmek bid’attir. Her zaman Kur’ân okunup rahmet duâsı gönderilebilir ve gönderilmelidir. Fakat o tarihlerde Kur’ân okutmakla ölüye azap olunduğunu söylemek de doğru olmaz. Bunun ölü için gerekçesi de yoktur.
***
Özlem Koç:
*“Eşimin adak kurbanı var. Adak kurbanı kesilmeden normal kurban kesilmez diyorlar; doğru mu?”
Adak kurbanı için Kurban Bayramını beklemeye gerek olmadığı gibi, adak kurbanını geri bir tarihe ertelemek de doğru değildir. Kurban Bayramı ile ilişki kurulmaksızın ve geciktirmeksizin adak kurbanını kesmek gerekir.
***
İstanbul / Güngören’den Mehmet Yılmazcan:
*“Akika kurbanı Kurban Bayramındaki kurban hissesine dâhil edilebilir mi? Yani bir hisse kendim için bir hissede doğan çocuğuma niyet edip kurban kesebilir miyim, yoksa niyetleri ayrı ayrı mı olmalı?”
Akika kurbanı ve adak kurbanı Kurban Bayramındaki hisseye dâhil edilebilir. Her üçü de ibadet amaçlı olduğu için bunda hiçbir sakınca yoktur. Fakat kurban hissedarlarından hiçbirisi, kurban niyetiyle değil, sadece et almak niyetiyle ortaklığa giremezler.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağir, 4/1503; Tirmizi, Cenaiz, 72; Müsned, 2/169; 2- Sözler, s. 331; 3- Câmiü’s-Sağir, 2/813
08.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|