Cuma günü günün ilk saatlerinde Isparta’da düşen ve 57 kişinin vefat ettiği feci uçak kazası, Türkiye’yi üzüntüye boğdu. Kaza sonrası yapılan değerlendirmeler beklendiği üzere çok farklı iddiaları gündeme taşıyor. En başta; vefat edenlere Allah’tan (cc) rahmet ve mağfiret dilerken, yakınlarına da sabırlar temenni ediyoruz.
Uçak kazasıyla ilgili ilk haberleri duyduktan sonra akla gelen şey, “vefat edenlerin listesi” oluyor. Sık aralıklarla gelen haberler içinde ‘vefat edenler’in listesini görünce ister istemez isimler dikkatimiz çekti. Listeyi okuyunca bir iki tanıdık ‘soy isim’le karşılaştık. Listede, “İskender Hikmet” ismini okuyunca, içimize bir şüphe düştü. Gördüğümüz diğer ‘soy isimler’in benzer olması mümkündü, ancak “Hikmet” çok kullanılan bir ‘soy isim’ değildi. Hadiseyle ilgili ayrıntılar gelip “İskender Hikmet”in ‘fizikçi’ olduğunu da öğrenince, bu isimle yıllar önce tanıştığımızı ve kendisiyle yaptığımız röportajı hatırladık.
Geçmiş yıllarda “Köprü” ve “Bizim Aile” dergilerini okuyanlar, Kıbrıs üzerine yazılan yazıları hatırlayabilirler. O yazılarda “Hizber Hikmetağalar” ismi dikkat çekerdi. Hikmetağalar, Lefkoşa’nın sokaklarını öyle güzel bir üslupla anlatırdı ki, oraya gitmiş gibi olurdunuz. İşte, “İskender Hikmet” bu ünlü Kıbrıslı yazarın oğluydu. Onunla tanışmamız da zaten bu vesileyle olmuş, kendisiyle bir de röportaj yapmıştık. (1992 yılında yapılan o röportaj, onun hatırasını yad etmek niyetiyle bugünkü gazetemizde de yer alıyor.)
O günlerde doktora öğrencisi olan İskender Hikmet, “Atomdan alacağımız dersler var” demiş ve o küçücük dünyada cereyan eden büyük hadiselere dikkat çekmişti. İlerleyen yıllarda doçent olan Hikmet’in, son 10 yıldır çalışmalarını Türkiye’de sürdürdüğünü —ne yazık ki!— ancak vefat haberiyle birlikte öğrenmiş olduk. Çünkü görüştüğümüz esnada yurt dışında çalışıyordu ve kısa sürede Türkiye’ye gelme imkânı yoktu. Bu vesile ile başta İskender Hikmet olmak üzere vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.
Kaza sonrası yapılan yorumlar, hadisenin ‘sır’larla örülmüş olduğunu akla getiriyor. Uçakta ölenlerin arasında bulunan ilim adamlarının çalışmaları, bazı ‘ifsat şebekeleri’nin iştahını kabartacak cinsten. Nükleer enerji gibi konularda önemli başarılara imza atan ilim adamlarının bu kazada ölmüş olmaları şüpheleri arttırıyor. Her ne kadar, kazanın anlaşılmasına sebep olacak olan ‘kara kutu’lar bulunmuş olsa da, bu hadisenin tam olarak açığa kavuşması uzun zaman alabilir.
İlk bakışta uçağın düşmesi için bir sebep görünmüyor. Kar yok, kış yok, sis yok, bilinen bir arıza da yok. Ama ortada feci bir kaza ile birlikte 57 ölü var.
Vefat edenlerle ilgili olarak gazetelere akseden dikkat çekici ‘hikâye’ler de var. Biri son anda uçağa binmekten vazgeçmiş, bir diğeri bir hafta sonra yapması gereken yolculuğu ‘yanlışlıkla erken bilet almış olmak’ sebebiyle öne çekmiş, bir diğeri korktuğu için uçağa hiç binmiyormuş ve ilk defa uçağa binmek için ‘ikna’ edilmiş...
Türkiye’yi üzüntüye gark eden bu feci kazanın ‘tuzak’ olmamasını temenni edip, tekrarlarından da Allah’a sığınıp duâ edelim...
02.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|