Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Saadet Bayri FİDAN

“Sokaklara da yasak konulmalı”



Malûmunuz kapalı alanlarda sigara içmek yasaklandı, hatta yasaklanmakla kalmadı, bir de üzerine para cezası getirildi. Zira millet olarak pek yasağı takanlardan değiliz, daha caydırıcı olmalı ki para cezası epey bir gelişme gösterdi bu konuda. Hani “Param gitmesin. Aman içmeyeyim şunu birkaç saat” türünden bir düşünceye sebep oldu.

Yasağı hiç umursamayıp ihlâl edenler olmuyor değil, ancak bu tür kişiler azınlıkta.

Bazen dikkat ediyorum, hepimizin kullanmak zorunda olduğu ve sigara içmenin yasak olduğu ortamlarda hâlâ sigara içmeye teşebbüs edenler oluyor. Birçok olayda yaptığımız gibi öylece bakıyoruz. Bu ihlâli yapan kişiye de hiçbir uyarıda bulunmuyoruz. Yani göz göre göre zehirleniyoruz. Böyle bir durumla karşılaşınca susmuyorum, ancak her zaman olumlu tepki gördüğüm söylenemez. Haklı olduğumuz halde haksız konuma düşmek en acı durumlarımızdan biri. Sizinle aynı sorunla karşılaşan diğerleri, bir noktada onların da hakkını savunurken, onlar susup size bakıyorlar. Sanki tv dizi film çekiliyor. Çıt yok. Sinirlerim bozuluyor ama yapacak bir şey de yok. Elinizden geleni yapmak dışında.

Bazen keşke diyorum sokaklarda sigara yasağı gelse, ne iyi olurdu.

Sigara içenler bana kızacak ama kimseyi umursamadan yaptığımız en zararlı alışkanlığımız bu. Elektrik faturasını ödemek için kuyrukta bekliyorum, adamın biri önümde yaktı sigarasını, ben hiçbir şey diyemeden öylece bakakalıyorum. Hakkım yok, sonuçta açık alan. Sigarasını rahat rahat içiyor, dumanını da üflerken rüzgâr sebebiyle arkada olan ben duman altı oluyorum. Geri gitsem olmaz, kalsam rahatsızım. Öylece bakakaldım. Sonra da düşündüm, keşke “Açık alanlarda tek başınıza olduğunuza tam emin olmadan sigara içilmeyecek” dense. Ya da diğer kişiyle aramızdaki mesafe verilse fena olmazdı yani. Bana da söz söyleme hakkı doğardı.

Evet, sigara kesin ölçülerle haram değil, ancak şimdilerde âlimler “Harama yakın mekruhtur” diyor. Hatta bu sınırı netleştirip “haramdır” diyen âlimler de yok değil. Bu da içerken ayrıca düşünülmesi gereken önemli bir husus. İçerken sağlığımızdan geçtim, bari bu yönünü göz önüne alsak ne iyi olur.

Sigarayla olan kötü hatıralarım çok eskiye, tâ çocukluğuma dayanır.

Zira çocukken nefret ettiğim şeylerden biri yolculuktu. Bana yolculuk denmeseydi de ne denirse densindi, o kadar nefret ediyordum. Çünkü ne zaman otobüse binip şehirler arası yolculuk yapacak olsak, molaya kadar duman altı olurdum. Bazen hayal kurardım; her bir koltukta canavarlar var ve kafalarından duman çıkıyor. Kendimce senaryolar yazardım. Ve bizi zorla bu otobüse bindirmişler ve biz de bu dumanlar yüzünden yavaş yavaş öleceğiz. Hoş bu kadar dumanın içinde yaşıyoruz demek gülünçtü. Sanırım sigaraya karşı olan nefretim o yıllardan kalmadır.

Toplu taşıma araçlarında yasaklanınca sigara, havalara uçmuştum sevinçten. Sigara içmiyorsanız, o duman o kadar kötü eder ki sizi, anlatılmaz ancak yaşanır türden bir hal çıkar ortaya.

Şimdilerde de bu yasağı hiç hoş bulmayan tiryakileri, her molada sanki nefessiz kalmışlar gibi koşa koşa aşağıya inip, elleri titreye titreye sigaralarını yakarken görünce; hiçbir etkinliği olmayan, dilsiz, iradesiz şu şeyin, bu kadar irade sahibi bir canlıyı nasıl da kendine mahkûm ettiğine hayretle bakıyorum.

Ancak son zamanlarda ilgimi çok başka bir durum çekiyor.

Sigaranın cinsiyet ayrımı yok. Erkeği de, bayanı da içer. Ancak dışarıda sadece erkekler içer. Son zamanlara kadar durum böyleydi. Şimdilerde artık bayanlar da ellerinde sigarayla geziyor. Hatta artık bunu örtülü hanımlar da yapıyor. Kafede, sahilde, yolda ellerinde sigara, hiç kimseden çekinmeden keyif yapılıyor.

Zarifliğin, kibarlığın, inceliğin temsili olan bayanlara yakışmayan bu hali şiddetle kınıyorum. Ve lütfen önce sağlığımız, sonra cins-i lâtif olmamız hasebiyle daha dikkat edelim. O kadar çirkin bir görüntü oluşturuyor ki ellerinizdeki sigaralar, bakamıyorum. Sadece özenti sebebiyle yapılan bu halleri terk edip, başka hanımlara da terk ettirmek için bu günden bir şeyleri değiştirmeye, terk etmeye başlasak geç kalmış sayılmayız.

21.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.11.2007) - Yeniden demeliyiz

  (31.10.2007) - İnsan her zaman unutmaz

  (24.10.2007) - Tepkilerimiz haddi aşıyor

  (17.10.2007) - Ramazan ve bayram

  (10.10.2007) - Birgün büyürsem...

  (03.10.2007) - Biz uzaydan geldik

  (12.09.2007) - Kendini tanımama yanılgısı...

  (05.09.2007) - “Meczup Veli”

  (29.08.2007) - Sandıksız gelinim ben

  (15.08.2007) - Çuvaldızı unutmayalım

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri