Meclis komisyonlarında sık sık ilginç diyaloglar yaşanıyor. Bunlardan biri de OYAK üzerine cereyan eden tartışma. Bir milletvekili OYAK’ı eleştirirken savunmak da diğer milletvekiline kalmış gibi.
Hasip Kaplan (DTP Şırnak Milletvekili): Meclisin egemenliğinin halka devrini istiyorsak, çok açık söylüyorum, asker ve polis, sivil otoritenin emri altında olacak. Hiçbir demokraside asker bu kadar çok konuşmaz. Bir kışlaya siyaset ve ticaret girerse o orduda ne birlik olur ne dirlik olur ne de hukuk devleti olur.
Mustafa Özyürek (CHP İstanbul Milletvekili): Ticaretten kastınız ne Sayın Kaplan? Siyaseti anladık da…
Hasip Kaplan: OYAK Bank’tan bilmem nereye kadar ekonomistlerimize sorarsanız size cevap verirler artık…
Mustafa Özyürek: OYAK, çok eskiden beri kurulmuş bir yardımlaşma, kooperatif, dayanışma örgütüdür. Buradan hareketle ordunun ticaret içinde olduğunu söylemek çok şey. Onun kendi kuralları var. Kendi kuralları içinde siviller tarafından yönetilen bir örgüttür.
Türk hariciyesinin övüncü
Türkiye’de özellikle bazı kesimlerde Araplara ve Arapçaya olan alerji her fırsatta kendini gösterir. Suudi Arabisan Kralı’nın son ziyaretinde de bu görüldü. Fakat bu alerjinin devletin işleyişini etkileyecek durumda olması anlaşılır gibi değil. Durum o kadar vahim ki...
Bir dönem CIA’nın Ulusal İstihbarat Kurulu Başkan Yardımcılığı’nda da bulunan ve yıllarca Türkiye’de görev yapan
CIA’nın eski Ortadoğu İstasyon şefi Graham Fuller bile Arap alerjisine bir anlam verememiş.
Eski Dışişleri Bakanı, AKP Düzce Milletvekili Yaşar Yakış, dışişlerinin önemli eksikliklerinden birinin çevre ülkelerin dillerini bilen uzman yetiştirmemiş olmasına dikkat çekti ve Graham Fuller’in şu sözlerini aktardı: “Türk hariciyesi Arapça bilen uzman yetiştirmemiş olmakla âdeta övünür.”
Yakış’ın bu sözleri hatırlattığı toplantıda eski hariciyeci CHP’li Onur Öymen’in de ayrı bir şikâyeti vardı: “Suudi Arabistan Kralının ziyareti bizi çok rencide etti. Atatürk’ün Anıtkabir’ine gitmeyen ve Atatürk’ün ölüm yıldönümünde bayrağını yarıya indirmeyen bir devlet başkanına üstün hizmet madalyası veriyorsunuz. Doğru bir iş mi olmuştur?”
Unakıtan’ın kulağı çınlamış mıdır?
Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bütçelerinin sunulduğu Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri’nin Maliye’den oldukça muzdarip olduğu ortaya çıktı.
Tartışmanın konusu Maliye Bakanlığı’nın Dışişleri Bakanlığı bütçesine gereken ehemmiyeti vermediğiydi. En çok şikâyet edenler arasında yıllarca bu kurumda çalışmış yeni milletvekilleri var. MHP’li Gündüz Aktan, “Dışişleri Bakanlığının ahlâkı bozulmasın diye bütçesinin arttırılmadığını” ileri sürerken yüklendi: “Maliye Bakanlığı, acaba, Türk dış politikasının önemini tam olarak kavramış mı? Maliyenin Dışişleri bütçesine ilişkin tavrı, ciddî sorunlar oluşturacak boyuttadır.”
Aynı partiden Deniz Bölükbaşı da olaya farklı bir benzetmeyle yaklaştı: “Dışişleri Bakanlığına ilişkin konularda Maliye Bakanlığımızı insafa dâvet ve imale etmek neredeyse deveye hendek atlatmaktan daha güç bir görevdir.”
CHP’li Mehmet Akif Hamzaçebi de bu tartışmaya katıldı. Maliye’nin Dışişlerinin istediği bütçeyi vermemesinin arkasındaki gerekçenin “Maliye elit Dışişlerini çekemiyor” olmasına karşı çıkan Hamzaçebi, “Maliye sadece Dışişlerine değil hiçbir bakanlığa para vermiyor, kendisine de vermiyor” dedi.
Bu tartışmaların yaşandığı sırada Maliye Bakan Kemal Unakıtan’ın kulakları epey çınlamıştır herhalde.
Ecevit nurlu bir Türkiye için çalışmış-mış!
DSP, 22. kuruluş yıldönümünü çeştili faaliyetlerle kutladı. Genel Başkan Zeki Sezer ve parti yöneticileri önce Anıtkabir’i sonra Ecevit’in kabrini ziyaret etti. Çelenk koyup saygı duruşunda bulundular.
Sezer yaptığı konuşmada Ecevit’in bilinmeyen bir yönünü de kamuoyuna faş etti (!): “Ecevit hep nurlu bir Türkiye için, ışıklı bir Türkiye için çalıştı. Demokratik Solcular, Atatürk’ün yolunda, Ecevit’in ışığıyla, Türkiye’yi mutlaka hakettiği yere taşıyacaktır. Hepimiz Atatürkçü’yüz, Ecevitçi’yiz.”
Anlaşılan Zeki Sezer “nurlu Türkiye” ifadesini kullanırken Rahşan Hanım yanında değildi.
Danışmanlar dolgu malzemesi
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Meclis’te konuşacakları gün adeta sıkıyönetim uygulanıyordu. Aynı gün partilerin grup toplantısı da vardı. Ziyaretçi girişlerinin de yasaklanması partileri sıkıntıya sokmuştu. Çünkü salonlar dolmayacaktı.
Özellikle AKP grubu bazen miting alanına dönüşüyor. Parti yetkilileri de bu alışkanlıklarından olsa gerek bütün danışmanlara haber salmış ve grup toplantısında hazır bulunmalarını istemişti.
Danışmanlarda bu isteğin arkasındaki gerekçeyi bilememenin şaşkınlığı vardı. Herkes birbirine bu soruyu soruyordu. Ancak tecrübeli bir danışman olayı bütün gerçekliğiyle açığa çıkardı.
“Bugün ziyaretçi gelemediği için dolgu malzemesi olarak bizler çağrıldık.”
19.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|