Abdullah Bey:
*“Risâle-i Nur’da zerrelerin vahdaniyete elli beş lisanla şehâdet ettikleri beyan edilir. Bu ne demektir? Elli baş lisan nedir?”
Dünkü yazımızda, Risâle-i Nur’da kâinatın elli beş ayrı dil ile Allah’ın varlığını ve birliğini bildirdiğine işaret edildiğini haber vermiş, bu dillerden yirmi üç harika dili incelemiştik. Bu gün geri kalan güzel dilleri inceleyelim:
24- Kâinatta her şey harikulâde güzel. Dağınık, beceriksiz ve bilinçsiz sebeplere verilmeyecek kadar eksiksiz düzenlenen sebeplere bağlı sonuçlar, her şeyde Allah’ın eşsiz tasarruf sahibi olduğunun en açık delilidir, dilidir.
25- Kâinâtın her sayfasında pek büyük bir îtina ve dikkat ile yazılan nakışlar, Allah’ın birliğini gösteren tartışma götürmez binlerce dildir.
26- Dilediğini yapma gücüne sahip insan elinin, kendi fiillerinde ancak yüzde bir faaliyet sahibi olması, Allah’ın insan üzerinde de etkin tasarruf sahibi olduğunu bildiren en açık bir dildir.
27- Sebepler içinden en geniş tercih gücüne sahip olan insanın, en âdî fiillerinde bile yüzde doksan dokuz tasarrufun kendisinden başkasına (Yaratıcısına) ait olması.
28- Bütün kâinâtın, Allah’ın bütün isimlerine ayna teşkil etmesi ve şehâdet etmesi.
29- Bütün kâinâtı topyekun ve her şeyi ayrı ayrı saran umûmî ve husûsî hikmetler.
30- Her şeyi umûmî ve husûsî hikmetlerine sevk eden yüksek kast.
31- Her şeyi umûmî ve husûsî hikmetleriyle tayin eden yüksek şuur.
32- Her şeyi sevk edildiği umûmî ve husûsî hikmetlerde muvaffak kılan yüksek irâde.
33- Her şey için sayısız benzer ihtimaller arasından tek bir tarzın seçilmiş olması.
34- Kâinâtın her zerresini, canlıların her ferdini kucaklayan tam ve umûmî inâyet.
35- Her inâyet gülümsemesini benzersiz lütufla sunma.
36- Her inâyet kucaklamasını eşsiz güzellikle süsleme ve şefkate dönüştürme.
37- Bütün kâinâtı kuşatan merhamet.
38- Geniş merhamet tecellîsi içinde her canlıyı çepeçevre saran husûsî rahmet.
39- Geniş merhameti ve husûsî rahmeti eşsiz nimetlerle sevilen ve aranan hale getirme.
40- Bütün hayat sahiplerini doyuran umûmî rızk.
41- Bütün kâinâtı canlı ve diri tutan umûmî hayat.
42- Allah’ın eşsiz iyiliğinin aynası hükmünde, kâinât yüzündeki geçici iyilikler.
43- Allah’ın benzersiz ve huzur veren güzelliğinin aynası hükmünde, kâinât yüzündeki hüzün verici güzellikler.
44- Hakîkî bir Sevgiliye ve Mahbûb’a işâret eden temiz ve sâdık aşklar.
45- Bütün sırları ve tabiat kanunlarını harekete geçiren yüksek kuvvetler ve cezbeler.
46- Bütün kuvvetlerin kâinâtta her şeyi etkisi ve cezbesi altına alması.
47- Zerrelerden kürelere her şeyde hükmünü gösteren yüksek bir tasarruf.
48- Bütün canlıların birbirinin ardı sıra hayata gelmeleri. Hayattakilerin birbiri ardı sıra hayattan gitmeleri.
49- Bütün canlıların her an halden hale uğramaları, değişmeleri, olgunlaşmaları.
50- Canlı cansız bütün varlıkları kasıp kavuran sürekli değişmeler ve başkalaşmalar.
51- Zerrelerden kürelere her şeyi istilâ eden hudûs, yani “sonradan var olma” gerçeği.
52- Bütün cüzleri ve nev'ileri ile milyarlarca şekil ve vaziyette bulunabilme imkân ve ihtimalini sürekli taşıyan kâinât için şu hazır şeklin seçilip korunması.
53- Fakr u ihtiyaç içindeki varlıkların bütün ihtiyaçlarının münasip vakitlerde hesapsız biçimde görülmesi.
54- Bütün varlıkları halden hale çeviren imkân gerçeği.
55- Hiçbir şeyin, kendisi için tayin edilen kemâl noktaya gelmedikçe hareketten durmaması; her şeyin hiç yolunu şaşırmadan daima kemal noktaya doğru hareket etmesi Allah’ın her şey üzerindeki etkin nüfuzunu, tasarrufunu, faaliyeti, Yaratıcılığını gösteren ve Kendi varlığını ve birliğini bildiren dillerdendir.1
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nûriye, s. 49-55
18.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|